🌸
"Sonraki ders ne?"
"Beden eğitimi!"
Sıradaki ders beden eğitimi olduğu için sevinen çocuklara baktım. Bugün Denki-kun gelmemişti. Haberim olmadığı için endişelenmiştim.
Geçen hafta sensei basketbolu anlatmıştı. Bu hafta da dışarı çıkıp antrenman yapacaktık.
Zilin çaldığını duyunca sınıftan çıkıp girişteki dolabıma adımladım. Kıyafetleri alıp soyunma odasına ilerledim. En köşeye gidip üzerimi değiştirmeye başladım.
Okul ceketimin ardından gömleğimin düğmelerini açarken kapı sesi duydum. O an hızla önümü duvara çevirdim.
"...Babam fazladan para verdi bugün. Size içecek ısmarlarım belki."
"O! İşte bu Amida!"
Sesler tanıdıktı. Kacchan'ın yanındaki arkadaşlarının sesine benziyordu. Ve muhtemelen Kacchan da buradaydı. Kalbim... Hızlanmıştı. Neyim var böyle? Sadece kıyafetlerimi değiştiriyorum. Hemcinsimden utanmak çok saçma.
Bir derin nefes aldıktan sonra gömleğimi çıkardım. Hızla eşofmanı başımdan geçirdim. Onlar hâlâ konuşuyordu. Kacchan'ın sesini hiç duyamadım. Belki de burada değildi.
Ellerim kemere gitti. Şimdi hızla pantolonumu değiştirmeliydim. Kemeri çözüp düğmeyi açtım. Pantolonumu çıkarmadan önce eşofman altını hızla giyinebilmek için hazırladım.
Bir dakika, eğer acele ederken ayağım takılır düşersem çok kötü olurdu. Bir süre düşündüm. Hızlı aynı zamanda dikkatli olmalıydım. Çok utanıyorum, Tanrım!
Pantolonu hızla indirip ayaklarımdan çıkardım. Hemen elime eşofmanı alıp giyindim. Alelacele kıyafetlerimi katlayıp hızlı adımlarla kapıya ilerledim.
Önüme geçen ayakkabılarla duraksadım. Başımı kaldırıp o bedene baktım.
"Lanet Deku." Gözlerimi ondan çekip konuşmasını bekledim. Konuşmayınca yüzüne baktım. Gözünü sağdaki pencereye çevirmişti.
"K-ka-cch-an?"
"Tedavi... Nasıl gidiyor?" Şaşırmıştım. Neden sordu bunu ama? Kaşlarımı çatıp yüzünden çektim bakışlarımı.
"N-no-r-mal." Konuşmayınca merakla tekrar baktım yüzüne. Gözleri yüzümdeydi. Bir süre bakıp arkasına döndü. "Tamam." Kapıyı açıp gitti. Şaşkın şaşkın kalakalmıştım.
🌸
Sensei bizi boy sırasına göre üç gruba ayırmıştı. Uzun olanlar en arkadaydı. Önden üçüncü sırada bekliyordum. Kuralları tekrar hatırlatıp ilk olarak top sürmemiz gerektiğini söyledi. Düdüğü çaldığı an ilk sıradakiler başladı.
Saeko elindeki basketbol topunu işaretli yere kadar sektirerek götürüp geri geldi. Böyle sırayla devam etti.
Sıra bana gelince Kishi topu bana verdi. Sakince tutup ağır topu sektirmeye başladım. Normalde gözüm topta değil ileride olmalıydı. Ama gözüm toptaydı.
Topu ilerletip işaretli yönden geri döndüm. Geri dönerken Kacchan'ın ilerlediğini gördüm. Ona baktıktan iki saniye sonra top elimden çıkıp sağa doğru gitti. Hızla topu tutup geri geldim ve devam ettim.
Sıradaki kişiye attım ve arkaya geçtiğimde Kacchan'ın benimle aynı anda geldiğini gördüm. Ama o benden sonra başlamıştı. Nasıl benimle birlikte geldi?
🌸
"Bak tutuş şeklin yanlış." İkinci dersteyik ve şimdi de topları potadan geçirmeye çalışıyorduk. Sıra bana gelince topu aldım. Tutuş şeklinden emin olup ağır topu fırlattım. Potadan gireceğine eminken top dışarıya gitti.
"İyi atıştı Midoriya." Gülümseyip eğildim ve topu almaya gittim. Giderken ağaçların olduğu taraftan bir ses duydum. O tarafa bakıp o sesin ne olduğunu anlamaya çalıştım.
Topu yerden alıp başımı tekrar o tarafa çevirdim. Gözüme ağacın bir dalında gergin bir şekilde miyavlayan küçük bir kedi gördüm. Senseie doğru koşup haber vereceğim sırada bana doğru hızla gelen topu gördüm.
🌸
İlaç kokuları aldım ilk olarak. Sonra başımdaki feci ağrıyı hissettim. Yavaşça gözlerimi açtım.
"Oh? Midoriya-kun." Okul hemşiresi yanıma geldi.
"İyi misin tatlım?" Başımla onaylarken başımın ağrısı arttı.
"S-sad-de-ce b-baş-ım a-ağ-r-rı-yor."
"O normaldir. Beyin sarsıntısı geçirmediğin için şanslıyız. Anneni aradık, az sonra burada olur. İstediğin bir şey var mı? Eğer susadıysan komidinin üstünde var."
"S-su-yu u-za-t-ta-b-" Cümlemi bitiremeden suyu alıp bana verdi. Gülümseyip suyu içtim.
"Rica ederim tatlım." Teşekkür edeceğimi anlamıştı sanırım.
"Bir şey olursa seslen!" Başımı yavaşça salladım.
Başıma basketbol topu gelmişti hatırladığım kadarıyla. O kadar ağır bir topun başıma çarpıp da beyin sarsıntısı gecirmediğim için gerçekten şanslıydım. Okulumuzun hemşiresi gayet bilgili ve yetenekli olduğu için ambulans çağırmamışlardı büyük ihtimalle.
Gözlerimi kapattım ve derin nefes aldım. Gülümseyip gözlerimi açtım ve pencereye baktım öğlen saatleriydi büyük ihtimalle.
Kapı sesiyle başımı oraya çevirdim.
"İzuku!" Annem korkuyla önden arkadan da sensei girdi.
"İzuku, iyi misin? Bir yerin ağırıyor mu?"
"İ-iyi-yim, b-baş-ı-ım ağ-r-rı-yor."
"Bayan Midoriya." Hemşire anneme seslenmişti. Annem alnımı öpüp ona döndü. Konuşmaya başladılar. Hemşire konuşurken dolaptan bir ilaç çıkardı. Poşete koyup anneme uzattı. Annem eğilip poşeti aldı.
Tekrar bana doğru geldi. "Yürüyebilir misin, İzuku?"
🌸
Üstümde eşofmalmarım olduğu için rahattım. Merdivenlerden yavaşça inerken müdürün kapısı açıldı. İçeriden yüzü yara içinde Masaaki-kun'u gördüm. Şaşkınlıkla konuşacağım sırada onun arkasından Kacchan'ı gördüm. Şimdi daha çok şaşırmıştım.
"K-kac-cha-an!" Hızla yanına gittim. O sırada Masaaki-kun hızla gitti.
"N-ne o-ol-d-du?!"
O sırada sadece yüzümü inceliyordu. Sonra kaşlarını çatıp konuştu.
"Sanane bokt-"
Annemi gördüğü an susmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Silent Voice ||BakuDeku||
Fanfiction"Yaraların tamamen iyileşecek..." "İzuku, Tutuk Afazi hastası... Y-Yani, konuşmada çok fazla zorluklar çekiyor." İzuku Midoriya, diğer çocuklardan eksi puanla gelmişti bu dünyaya... !Yan ship!