seachtú

2.1K 225 166
                                    

🌸

Güneş neredeyse batmıştı. Parktaki lambalar yanıyordu. Ve hâlâ burası çok kalabalıktı.

"İzuku yüzün acımıyor değil mi?"

"A-acı-mı-yor." Annem saçımı okşayıp gülümsedi ve Bakugou-san ile sohbetine geri döndü. Yemekleri yiyip midemizi doyurmuştuk. Şimdi de akşamın çökmesi ile serin havayı soluyup güzel kokulu değişik bir çay içiyorlardı annemler.

Maç yaptığımız çocuklar cidden de parktaki bütün her şeyden satın alıp getirmişlerdi. Açıkçası biraz mahcup olmuştum. Hem bunlar benim için fazlaydı.

Önümüzdeki oyuncak ve yiyeceklere bakıyordum. Hem bunları arabaya da zor sığdırırız. Kalbimde anlamlandıramadığım bir rahatsızlık vardı.

Aklıma bir fikir geldi şimdi. Fazla olanları parktaki çocuklara dağıtsak güzel olabilirdi. Hem imkanı olmayan diğer çocuklara da versek güzel olabilirdi. Kacchan içinde fazla değil miydi ki bu kadar şey hem?

"K-kac-ch-an."

"Ha? Ne var?" Gözlerimi yüzünden çevirip zar zor konuşmaya başladım.

"B-ben-ce bun-l-lar bi-zim..." Konuşmayı kesip defter ve kalemi aldım elime. Bu cümle benim için zordu ve resmen zaman kaybıydı. Deftere tam yazacağım sırada Kacchan elimden tuttu.

Ona doğru başımı kaldırıp bakınca düz ifadesi ile konuştu.

"Konuşman... daha iyi olur bence."

"A-ama-"

"Senin için iyi olur. Konuş yani."

Gülümseyip defteri ve kalemi aldığım yere bıraktım ve cümleyi baştan aldım.

"B-bu şey-l-ler b-bi-zim iç-in f-faz-la d-de-ğil m-mi? B-bun-la-rı pa-park-ta-k-ki ço-cuk-l-lar-a d-ağ-ıt-m-mak is-ti-y-yor-um."

Cümlem bitince Kacchan başını önümüzdeki yığına çevirdi. Birkaç saniye öylece bakıp başını yine bana çevirdi.

"Doğru. Arabaya da sığmazlar şimdi bunlar."

Verdiği cevap ile gülümseyip ona baktım.

"Hadi birkaç tanesini kucağına al da dağıtalım."

"Ah! Çocuklar! Siz nasıl bir şeysiniz!" Bakugou-san'ın sesini duymamla başımı çevirdim. Gözlerini siliyordu. Ağlıyor muydu?

Anneme baktığımda ise sadece gülümseyerek bize bakıyordu. Başını aşağı yukarı sallayıp izin verdiğini anladım.

Alabildiğim kadar kucağıma oyuncak aldım. Kacchan'ın da birazını kucakladığını görünce yürümeye başladım.

Peki şimdi nasıl vereceğiz. Hemen önlerine geçip "Al bu senin olsun" diyemeyiz ya.

Ben bunu düşünürken Kacchan'ın sesini duydum.

"Oi, velet. Al bunu." Küçük beş-dört yaşlarındaki çocuğun eline bir oyuncak arabayı sıkıştırmıştı. Çocuk hem korkuyla hem de mutlulukla oyuncağı alıp hemen koşmaya... ya da kaçmaya başladı.

Bu görüntü bayağı komiğime gitmişti. Minik bir kahkaha attım. Cidden çok komikti!

Gözlerimi açıp yine Kacchan'a çevirince bana kaldırdığı kaşları ile bakıyordu. Ona baktığımı görünce hemen önüne dönüp oyuncakları dağıtmaya devam etti.

🌸

"Herkes hazır mı? Çocuklar emniyet kemerleri?"

"T-tak-ıl-ı!"

"Tamamdır o zaman, eve dönelim!"

Saat akşam sekize geliyordu. Bununla birlikte geç olduğunu düşünüp yola çıkmaya karar vermişlerdi annemler.

Güneş tamamen batmıştı. Hava da baya serinlemişti. Kısa kol bir tişört giyindiğim için üşümüştüm şimdi. Ellerimi kollarımın üzerine atıp arabanın camına başımı yasladım.

Ah, şimdiden uykum gelmişti. Bir anda uyku bastırdı. Gözlerimi kapattım. Hem yol uzundu da. Belki birazcık gözlerimi dinlendirebilirdim.

Birden arabanın sert hareketi ile başımı cama çarpmıştım. Ağzımdan da minik bir ses çıkmıştı. Annemler hiç duymamış gibiydi.

Umursamayıp tekrar başımı cama yasladım. Yine başımı sert bir şekilde cama çarpınca sinirle başımı kaldırdım. Nefret ediyorum bundan!

Başımı geriye doğru yasladım. Bu da hiç rahat değildi.

"Oi, Deku." Gözlerimi açıp ona doğru çevirdim.

Kacchan sessiz bir şekilde bana bakmayı sürdürdü. Belki de cevap vermemi bekliyordu.

"E-efen-dim?"

"İstersen... başını... omzuma..." Sesi giderek kısılıyordu. Ama anlamıştım.

"S-sen ra-hat-sız-"

"Koy işte!" Sol koluyla başımı tutup omzuna yasladı. Ani hareketi ile şaşırmıştım. Bozuntuya vermeyip başımı hiç kaldırmayıp oynatmadım. Hem rahattı da.

Gözlerimi kapatıp birazcık dinlenmeye çalıştım.

🌸

"...İzuku, İzuku, uyan tatlım." Gözlerimi yavaşça açıp başımı kaldırdım. Boynum ağrıyordu.

"Gel tatlım hava soğuk, hırkanı giyin." Verdiği hırkayı uyku sersemliği ile giyinip sadece oturdum.

Gelmiştik sanırım. Başımı sola doğru çevirdiğimde Kacchan'ın da uyuduğunu gördüm. O da yorulmuş olmalıydı.

Annem yine gelip beni kucakladı. Bakugou-san ile bir şeyler konuşup adımlamaya başladı.

"Kocaman oldun İzuku, artık seni taşıyamıyorum." Annemin dediğine pek kulak asamamıştım. Gözlerim arabadaydı.

Bakugou-san da Kacchan'ı uyandırmıştı. Annem gibi kucağına almamıştı Kacchan'ı.

Uyuşuk adımlarla evlerinin kapısına doğru adımlayıp içeriye girdi. Fazla gözlerimi açık bırakmayıp kapattım ve uyumaya devam ettim.

Bugün cidden güzel bir gün olmuştu.

Bugün cidden güzel bir gün olmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Silent Voice     ||BakuDeku||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin