*Akın'dan*
Yattığım yerden irkilerek doğrulurken nefes nefese ve şokla bakışlarımı üzerimdeki yorgana çevirdikten sonra titreyen ellerimi yüzüme götürerek gözlerimi kapatıp nefeslerimi düzenlemeye çalıştım.
Gözlerimin önüne gelen kâbusumdan parçalar daralmış nefesimi daha da daraltırken bu şekilde sakinleşemeyeceğimin farkına vararak ellerimi yüzümden çekip üzerimdeki yorganı kaldırdım ve ayaklarımı yataktan sarkıtarak çıplak ayaklarımın soğuk zeminle temas etmesine izin verdim.
Titreyen bedenime inat ayağa kalkmaya çalıştığım ilk denememde başarısız olduğumda kendime olan öfkemle ellerimi yumruk yapıp bacaklarıma sertçe vurdum ve bir kez daha ayağa kalkmayı denedim.
Bu kez başarmıştım.
Komodinin üzerinden sigara paketimi ve telefonumu almak için komodine doğru uzandım ancak telefonumun ağırlığını bile taşımayı reddeden parmaklarım yüzünden telefonumu yere düşürdüğümde onu eğilip almaya kalksam yere düşeceğimi bildiğimden sigara paketimi alarak odanın çıkışına ilerledim.
Ya buradan çıkacaktım ve çatıya ulaşacaktım, ya da koridorun ortasında yığılacak ve birinin beni bulmasını umacaktım.
Eh zaten Oğuz'a da ulaşamadığım için telefonumu yanıma almamın da bir anlamı yoktu çünkü ondan başka yardım isteyebileceğim kimsem yoktu.
Odanın kapısını açıp dışarı çıktıktan sonra yalpalamamak için duvardan destek alarak merdivenlere doğru yürümeye başladım. Bulanık görüş açım bana bu konuda hiç yardımcı olmazken bu bulanıklığı sağlayan şey geçirdiğim kriz mi yoksa dolan gözlerim miydi, bilmiyordum.
Bu gece gördüğüm kâbus yerine her zaman gördüğüm kâbusta tüm gece sıkışıp kalmayı tercih ederdim.
Çünkü bu kez kaybettiğim şey ailem değildi.
Oğuz'du.
O arabanın içinde, arka koltuktayken yanımda annem yoktu ama Oğuz vardı. Kanlar içinde cansız mavi gözleriyle bana bakıyordu ama onun çoktan öldüğünü biliyordum. Ona dokunduğumda ellerime bulaşan kanının kokusu hala daha burnumdaydı.
Ama olanlar sadece bununla da sınırlı değildi.
Kâbusum bir döngüye girmiş gibi sürekli aynı şeyi yaşıyordum. Ne yaparsam yapayım sonuç aynı oluyordu ve Oğuz benim kollarımda ölüyordu. Arabayı durdurmayı ya da kendimi ona siper etmeyi denesem de her seferinde zarar gören tek kişi Oğuz oluyordu.
Kalbinin ortasına saplanmış bir demirle ve bomboş gözleriyle bana bakıyordu.
Bağırsam da arabadan çıkıp yardım çağırmak istesem de yerimden bir milim bile kıpırdayamıyordum. Kabusum boyunca Oğuz'un türlü şekillerde ölümüne maruz kalan benliğimse şu anda bitik bir haldeydi.
Kafamı ve düşüncelerimi toparlayamıyordum. Yarım yamalak aldığım nefeslerden vücuduma giren oksijen miktarı oldukça yetersizdi. Merdivenlerin basamaklarını tırmanan bacaklarımın hissi her bir sonraki basamakta biraz daha azalıyordu.
Çatıya ulaşamayacaktım.
Kaçıncı katta olduğumu bilmiyordum ama daha fazla devam edemeyeceğimi fark etmiştim. Ya burada duracak ve sigarayla sakinleşmeye çalışacaktım ya da merdivenleri çıkmaya çalışırken bayılıp merdivenlerden aşağı yuvarlanacaktım.
Tırabzanları sıkıca kavrayıp onlardan destek alarak zar zor basamaklardan birine oturdum ve omzumu tırabzanlara yaslayarak cebime koyduğum sigara paketini çıkarttım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çakmak (BxB)
Teen FictionKapalı bir kutu gibi olan Akın Tetikçi, Oğuz'u gördüğü ilk andan itibaren kalbindeki boşluğu dolduracak kişiyi bulduğunu fark etmişti... Oğuz'sa o zamanlar Akın'ın var olduğunun farkında bile değildi. Her daim tek başına olan Oğuz Alsancak, Akın'a s...