I

1.4K 64 53
                                    

Keyifli okumalar <3

× × × × ×

| 4 Mayıs 2018 • 23.33

| Anıl

  22 yaşındaydım ve üniversite sınavına altıncı kez girmeme neredeyse iki ay kalmıştı. Şu ana kadar beş kere girmiş olsam da lise son sınıfken boş beleş gezip, sınava hiç hazırlanmadığım için buna dört kez girdim de denebilirdi. Aslında, bunu düşünüp sayıyı bir eksilttiğimde kendimi teselli etmiş oluyor ve daha iyi hissediyordum.

  Zaman su gibi akıp geçiyordu.

  Derin bir nefes bıraktım. Çok sağlıklı bir zihin yapım olduğu söylenemezken, üzerine bir de dört yıldır kazandığım hâlde istediğim bölüme gidemeyip, herkesten de duyduğum beceriksiz, başarısız, senden bir şey olmaz lafları yüzünden psikolojik olarak şu anda tam bir bok gibiydim. Kendimi iyi hissetmiyordum. Tabii zaman geçtikçe bu bok gibi olan psikolojim daha da kötüleşirken bu sene de duyacağım cümleler yüzünden üzerimde hissettiğim baskı da sınav yaklaştıkça artıyordu.

  Bahsettiğim baskıların düşüncesi ellerimi buz kestirirken, ellerimi saçlarıma geçirip gözlerimi kapattım. Bu sene de, dört senedir gitmeyi deli gibi istediğim bölüm olan yazılım mühendisliğine gidemeyecektim. Ailemin bana değer vermediğini biliyordum ve ne dersem diyeyim akrabalar yüzünden benim dediklerimi umursamıyorlardı. "Ne yapacaksın o bölümde?", "Onu okursan işsiz kalırsın.", "Bir sik olmaz o bölümden." gibi kurdukları saçma cümleleri yüzünden ailem göndermiyordu.

  Yazılım mühendisliğini kazandığım ilk sene ailemin eline baktığım için gidemedim. Önümüzdeki yıl gidebilmek adına hem sınava hem de bir işe girip yaz tatilinde üç ay boyunca amele gibi çalıştım. Üçüncü ayımın sonunda maaşımı aldığımda onlara yük olmadan okula para biriktirebildiğim için tam seviniyordum ki üç ayda kazandığım tüm parayı ailemin "Sen bu parayı şimdilik bize ver, biz seni zamanı gelince göndeririz." deyip almasıyla beni göndereceklerini umut ederek parayı onlara vermek dışında yapabileceğim bir şey yoktu. Tabii versem de keyfim sikilmiş, yine sik gibi ortada kalakalmıştım.

  İkinci yılımda da kazansam bile yine tercih zamanı geldiğinde ortanın biraz üstü olan maddi durumumuzu kötüymüş gibi bahane ederek göndermedikleri için gidememiştim.

  Diğer yıllarda da gitmek adına çalışıp, uğraşsam bile yine aynı şeyler olmuştu. Artık hem ders hem de iş hayatının yoruculuğu yüzünden ben de çalışmayı bırakmış, her şeyle iletişimimi kesip sadece derslerime odaklanmıştım. İkisini aynı anda götürebilmeme rağmen ailem yüzünden bir şey yapamıyordum.

  Göndermedikleri yetmezmiş gibi gitmek için kazandığım paraları da alarak resmen elimi kolumu bağlıyorlardı. Bu yüzden maddi durumumuz kötü olmadığı için ikisi için de aynı anda kendimi yormaya gerek yoktu.

  Keyfim mümkünmüş gibi daha da kaçarken bu sene ailemin ve sevgili akrabalarımın istediği bölüm olan matematik öğretmenliğini kazanmak için soru çözmeye kaldığım yerden devam ettim. Bu konuda da yapabileceğim bir şey yoktu. Yıllarım bir hiç uğruna çöpe gittiği için gidemeyeceğim bir bölüm uğruna daha fazla yıl kaybetmeme gerek yoktu. Belki ileride mezun olduktan sonra ya da açıkta varsa açıktan bu bölümü okuyabilirdim.

  Önümdeki dört senedir ezbere bildiğim konular sayesinde soruyu kafamda çözdüm ve cevabını işaretledim. İşaretlediğim an da telefonuma gelen bildirimle tüm dikkatim dağıldı. Telefonumu sessize almayı unutmuştum. Gerçi istediklerim olmadığı için ders çalışırken sessizde olup olmaması eskisi kadar umrumda değildi. Sonuçta amele gibi ders çalışıp, yüksek puan alsam bile istediğimi yapamıyordum.

Belirsiz • [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin