Bong-yi' ye kafa sallayıp elimdeki yayı gerdim. Koşar pozisyonu aldıktan sonra sesli bir şekilde saymaya başladı.
" Bir, iki... Üç."
Ok yaydan çıktığı an Bong-yi' de aynı anda koşmaya başladı. Gözlerim hızına yetişemezken bir yandan da tezahürat yapıyordum.
" Hadi Oh Bong-yi! Bir yayın seni geçmesine izin vermeyeceksin herhalde.."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ağaçların arasından hızla geçerken ben de görüşümden kaybetmemek için uğraşıyordum. Sonunda hedef tahtasının hemen yanında Bong-yi durdu. O durduktan bir saniye sonra ok da tahtaya saplanmıştı.
Kan ter içinde kalarak yanında vardım. Bong-yi oka alaycı bir bakış attı.
" Meh, daha hızlı olmalıydın."
Ona sarılırken birlikte güldük.
" Güçlerine alışman uzun sürmeyecek anlaşılan. Yakın zamanda bundan daha da hızlı olabilirsin."
" Bizim oğlanları geçmem ama.. Sen ne dönüşmeyi düşünüyorsun.."
Huzursuzca kıpırdandım.
" Daha önce de söyledim. Bong-yi öyle bir isteğim yok."
" Ama niye? Birlikte mutlu mesut yaşar gideriz."
Ağzımı açmıştım ki Bong-yi işaret parmağını dudağıma koyup konuşmama izin vermedi.
"SSH.."
Beni kendine doğru iyice çektikten sonra çalıların arkasından gelen hışırtıyı bende duymaya başladım. Tuttuğu kolumu çekip gitmek için hareketlendik ama önümüze kesen beyaz kurt hırlayarak bize bakıyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Arkamızı döndüğümüzde ise iki gri kurt aynı şekilde bakıyordu. Bong-yi dişlerini gösterip kırmızı gözleri ile onlara bakarken geri çekilmelerini sağladı. Kurtlar insan formuna döndü. Yüzünde pis bir sırıtış ile alfa bize bakıyordu.