(Not: Bu anı Bong-yi' nin vampir olmasından ve diğer bütün olaylardan çok önce yaşanmıştır. Yani her şey yolundayken.)
" Olmuyor olmuyor olmuyor."
Bong-yi elindeki kağıtları agresif bir şekilde karıştırdı. Tam bu sırada önümüzdeki askılıktaki giysi yığınının arasından fırlayan -oraya ne zaman girdiğini bilmediğimiz- Sunghoon hepimizi korkutmuştu.
Sunoo bu ani harekete tiz bir çığlık attı ve hemen yanında oturan Jungwon'a kollarını sardı. Jungwon'un itme çabaları işe yaramadı çünkü Sunoo yapışmış gibiydi.
Beatrix ile birbirimize bakıp kıkırdarken Sunghoon yüksek ve büyük hareketler ile kendi repliğini okuyordu. Tek dizinin üzerinde durmuş bir eliyle Bong-yi' nin elini tutuyor diğer elinde tuttuğu kağıda bakıyordu.
" Dur, şu pencereden süzülen ışık da ne?
Evet, orası doğu, Bong-yi de güneşi!
Yüksek ey güzel güneş, öldür şu kıskanç ayı,
Bak nasıl da sararıp soluvermiş tanrıça kederden
Sen ondan çok daha güzelsin diye..."Bong-yi' yanakları kızarmış bir şekilde güldü ama ciddi olmaya çalışarak elini nazikçe çekti.
" Orada Juliet yazıyor bir kere şapşal."
" Benim güneşim Bong-yi ama.."
" Hadi Bong-yi sen de repliğini söyle bak Sunghoon nasıl içinden gelerek söylüyor. Rol yapmak için doğmuş adeta."
Sunghoon dediğim şeye sırıtarak karşılık verirken önümde eğilip selam verdi.
" Bu iltifatlarınız için teşekkürler leydim."
Dediği şeye kusarmış gibi yaptım. Bu lafı sevmediğimi biliyordu ve sırf gıcıklık olsun diye söylüyordu.
Bong-yi ayağa fırladı.
" O zaman bunu siz istediniz..."
Öksürerek boğazını temizledi. Sonra giydiği elbisenin tüllerini sallayarak ve ellerini abartılı bir şekilde hareket ettirerek konuşmaya başladı.[ Yeşilçam filmlerinde kadınların şekilden şekle girmesi gibi hayal edin djdkkdd]
" AH, Romeo, Romeo! Neden Romeo'sun sen?"
Daha fazla dayanamadan kendini gülerek koltuğa attı.
" Ahhh, Sora sen ol Juliet."
Kafamı iki yana salladım.
" Ben annen olmaktan oldukça memnunum!"
Üzgün suratla Beatrix'e döndü.
" Trix! Lütfen..."
Beatrix gözümün önünde yaşlı bir kadına dönüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
color of blood
Fanfiction" Hayır, hayır, hayır.. Lütfen ölme lütfen ölme.." Kanlar içindeki bedeni sıkıca tuttum. Kalbine saplanmış kazığa bakmamaya çalışıyordum. Göz yaşlarımın bulanıklaştırdığı gözlerimi silmek istedim ancak yerini hemen yenileri alıyordu. " Jake lütfe...