Bir adım geri çekilerek hazırladığım masaya baktım. Çok güzel ve iştah açıcı gözüküyordu. Kapının çalınması ile hızla ilerlemeye başladım. Tam vaktinde gelmişlerdi.
Aynada topladığım saçıma baktım. İlk defa topladığım için garip geliyordu.
" Pekala hiçbir şey belli etme Sora. Her şey yolunda..."
Kapı tekrar çalınca gözlerimi aynadan çektim. Kapı kolunu çevirirken yüzüme bir gülümseme takındım.
" Geldim.."
Kapıyı açtığımda Bong-yi, kapıya bir kez daha vurmak için elini kaldırmıştı.
" Neredesin kızım be.. Ağaç olduk."
" Geldim işte Leydim. Lordlarım."
Bong-yi içeri girerken garip bir yüz ifadesi ile bana baktı.
" Hadi bunlar Lord tamam da.. Ben ne alaka. Hem bizi de giydirdin böyle. Neler oluyor? Kutlama mı yapıyoruz..."
" Aynen öyle.. İçeri geçin."
En son Sunoo içeri girerken kolundan tuttum ve diğerlerinin ilerlemesini bekledim.
" Jay nerede? "
" Bir şey alması mı ne gerekiyormuş. Sora'ya söyle o anlar dedi. "
Hançerden bahsediyordu.
" Tamam. Biz de girelim artık."
Peşlerinden içeri girerken diğerleri şaşkınca masaya bakıyordu.
" Otursanıza."
Bong-yi elbisesini çekiştirerek sandalyeye otururken söylenmeye devam ediyordu.
" Umarım iyi bir nedenin vardır. Yoksa bu güzel hazırlanmış yemeklerin yanında taze kanından içeceğim.."
" Ha ha çok komik Bong-yi."
" Evet??"
Kapı tekrar çaldı. Hızlı adımlarla kapıyı açtım. Jay kapıya yaslanmış bekliyordu. Heyecanla sordum.
" Aldın mı?"
Güldü ve kafasını salladı.
" Çocuk oyuncağı."
Belinden çıkardığı hançeri bana doğru uzattı. Tam alacakken geri çekti.
" Nasıl yok edeceksin bunu?"
" O da bana kalsın. Hadi yemekler soğumasın. Geç içeri."
Jay' i içeri yolladıktan sonra hançeri yatak odama sakladım. Yarın bu iş bitecekti. İçeri tekrar döndüğümde herkesin beni beklediğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
color of blood
Fanfiction" Hayır, hayır, hayır.. Lütfen ölme lütfen ölme.." Kanlar içindeki bedeni sıkıca tuttum. Kalbine saplanmış kazığa bakmamaya çalışıyordum. Göz yaşlarımın bulanıklaştırdığı gözlerimi silmek istedim ancak yerini hemen yenileri alıyordu. " Jake lütfe...