Suyun içinde çırpınırken nefesim de iyice tükeniyordu. Yüzmeyi öğrenseydim şimdi burada ölmeyecektim işte.
Artık ciğerlerime hava girmiyordu ve gözlerim kararmaya başlamıştı. Sakin ol Sora. Sakin ol. Çırpınmayı bıraktım. Maviliğin içinde belli belirsiz bir surat belirdi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Belimden kavrandığını hissettim ve yukarı çekildim. Az sonra sonunda nefes alabiliyordum ama görüşüm giderek kaybolurken karşımda bir erkek yüzü gördüm. Beni kucağında taşırken birden çok tanıdık gelmişti.
Beni yere bıraktı. Bir şeyler mırıldandı ancak bir şey anlamadım. Tekrar kucağına alırken yorgun hissedip gözlerimi kapattım.
Çok kısa bir süre sonra kendimi yatakta buldum. Gözlerimi açmaya zorladığımda kiraladığım odamdaydım. Üzerindeki ıslaklığa baktım. Daha yeni sudan çıktığımı biliyordum. Bu kadar hızlı nasıl gelmiştik?
Yeniden güçlenene kadar yataktan kalkmadım. En sonunda kendimi doğrulttum. Yataktan yavaşça kalktım. Başım dönünce geri oturmak zorunda kaldım.
Sonunda kalkmayı başarınca ilk önce üzerimi değiştirdim. Daha sonra ıslak çarşafları kaldırıp yenilerini serdim. Kapının önünde duran çantamı kontrol ettim. Her şey yerindeydi. Dolaptan aldığım havluyla kısa saçlarımı hızla kuruladım.
Kapım çalınca yerimden sıçradım. Kapıyı açtığımda motelin sahibi kadın bana bakıyordu.
" Üşümüşsündür. Aşağıda şömineyi yaktım."
" Çok teşekkürler. Şey acaba beni getiren kişi nerede?"
" Çoktan gitti. "
" Nerede bulabilirim. Bir teşekkür etmek istiyorum."
Arkasından yürürken birden durdu. Ben de ona çarpmamak için durdum. Bana bakmadan konuştu.
" İsmi Jake. Tepedeki şatoya benzeyen küçük evi gördün mü? Orası kütüphane. Orada çalışıyor."
" Pekala teşekkürler. "
Yanan ateşin başına oturdum. Çantamdan telefonu çıkarıp saate baktım. Yedi dakika? Yalnızca yedi dakika mı geçmişti? En azından on beş dakika sürmesi gerekirdi. Ayrıca iskelede oturduğum vakit de vardı.
