Küçük makyaj aynamla kendime bakarken sonunda hazırdım. Odada ayna olmaması kötüydü çünkü em azından saçımı düzeltmek için hızlı bir yöntem olurdu. Şimdilik sadece küçük ayna ile yetinmek zorundaydım.
Kapı çalınca aynayı masaya bıraktım. Gelen Yoon olmalıydı. Birlikte Jake'e gidecektik ve ben yaptığım büyük hatayı ona söyleyecektim. Kapıyı açtığımda beklediğim yüzü göremedim.
" Ah selam Jake bende yanına gelecektim söylemem gereken.."
Cümlemi bitiremeden Jake bileğimden tuttu ve beni çekerek ilerlemeye başladı. Sinirli gözüküyordu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
" Mi Soo ile konuşmamız gerek."
" Ama önemli bir şey..."
Konuşmaya çalıştım ama Jake beni duymuyor gibiydi. Kendi kendine konuşmaya devam etti.
" Bizden bir şey sakladığını biliyordum."
Merdivenlerin başına gelmişken Yoon' un kapısı açıldı.
" Hey beni bekleyin."
Sürüklenmeye devam ederken kafamı aramaya çevirip merakla bana bakan Yoon Hee'ye döndüm. Ağzını oynatarak konuştu.
" Ne oluyor?"
Aynı şekilde ona karşılık verdim.
" Bilmiyorum ki.."
Yoon Hee hızlanıp Jake'in önüne geçti.
" Hey hey enişte bey ne oldu bize de söyler misin?"
Jake'in yüzündeki gerginliğin yerini hafif bir şaşkınlığa bırakırken durduk.
" Sen bana ne dedin?"
Yoon Hee ile gözlerimiz buluşunca gözlerimi açarak ona karşılık verdim. Yaşamak istiyorsa cümleyi hemen toplaması gerekiyordu.
" Aa.. Ne olduğunu bize söyler misin dedim?"
Tek kaşını kaldırdı.
" Ondan önce.."
Yoon Hee aniden yükseldi.
" Konuyu değiştirme şimdi hiç! Ne olduğunu söyle ya da.."
" Ya da..?"
" Ya dası yok bu kadar. Söylesen iyi olur bence."
Yoon Hee'nin tatlı tatlı gülümsedi. Jake iç geçirdi.
" Az sonra öğreneceksiniz zaten."
Yoon Hee önden yürümeye başladı.
" İyi öğrenelim o zaman."
Jake bana döndü. Bileğimdeki elini fark edince hızla çekti.
