***
" Kameralarda da bir şey gözükmüyor. Çıldıracağım. Hepsi benim hatam."
" Hayır Heeseung saçmalama. Bulacağız Yoon Hee'yi. Sora sen de duydun mu beni?"
" Hı. Ne?"
" Yoon Hee'yi bulacağız dedim. O haliyle fazla uzaklaşamaz."
" Evet. Doğru.. Ben bir Bong-yi' nin yanına gideyim. Oradan da Mi Soo' nun yanına giderim."
Oturduğum sandalyeden kalkıp garip bir şüpheyle bana bakan Jake'e bakmamaya çalıştım. Heeseung bütün hastaneyi baştan sona ararken gelmişti ve Seungmin'i yıllar önce ölen ailesinin yanına defnettiğini söylemişti.
" Tamam. Ama önce şu yüzündeki yaralarına baktır."
Kaybedecek vaktim olmasa da dikkat çekmemek için bunu kabul ettim. Hemşire yaraları temizledikten sonra Bong-yi' nin yanına gittim.
Yarası benim yaptığımdan daha düzgün bir biçimde sarılmıştı ve uyuyordu. Sunghoon onun başında bekliyordu. Geldiğimi görünce oturduğu yerden kalkmak istedi ama elimle onu durdurdum.
" Kalkmana gerek yok. Nasıl olduğunu öğrenip gideceğim."
Uyuyan Bong-yi'ye kısa bir bakış atıp tuttuğu eli okşadı. Sonra da bana döndü.
" İyi ama daha iyi olacak. Biliyorsun Bong-yi güçlüdür."
Son cümlesinde ki imalı tonundan şüphelerimde haklı olduğumu anladım.
" Hiçbir şey söylemesende gözlerinden hep bir şey demek istediğini anlıyordum. Neden direkt söylemedin ki."
Azarlanmış bir çocuk gibi başımı önüme eğdim.
" Bilmiyorum. Sanırım tamamen hatırlamadan söylemek zor geldi."
" Neyse ki artık bunlar önemli değil. Ama... Anlamadığım bir şey var.."
" Nedir?"
"Yoon Hee. O bütün bunların neresinde?"
Anlaşılan Heeseung bir şey söylememişti. Ne diyeceğimi bilemezken Bong-yi mırıldanarak kıpırdanmaya başladı. Sunghoon ona dönerken bende sessizce odadan çıktım. Oyalanmadan merdivenlerden indim ve kendimi dışarı attım. Derin bir nefes alıp kasabanın diğer tarafındaki dağlara yöneldim.
Nereye gittiğimi bilmesem bile cadının beni bulacağını biliyordum. Ağaçların arasında ilerlerken rüzgarın bana yön gösterdiğini fark ettim. Anlaşılan cadı kaybolmamı istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
color of blood
Fanfiction" Hayır, hayır, hayır.. Lütfen ölme lütfen ölme.." Kanlar içindeki bedeni sıkıca tuttum. Kalbine saplanmış kazığa bakmamaya çalışıyordum. Göz yaşlarımın bulanıklaştırdığı gözlerimi silmek istedim ancak yerini hemen yenileri alıyordu. " Jake lütfe...