4 Kasım 1721
" Sora?"
Kanım bedenimi hızla terk ederken kapıdan içeri giren Jake' e döndüm. Hareket etmek istedim ancak ayaklarım bana itaat etmedi. Yere yığılırken soğuk betona düşmekten son anda kurtuldum.
Tanıdık parfüm kokusunu alınca gülümsedim. Gözlerim kapanmamak için direnirken Jake' in parlayan suratına baktım. Ay ışığında ne kadar da güzel gözüküyordu!
" Bunu sana kim yaptı?"
" Artık bir önemi yok."
" Var Sora! Bunu onun yanına bırakmam."
" Bırakmak zorundasın."
" İzin ver, seni de dönüştüreyim. Daha zamanımız var..."
" Jake, ölmek zorundayım. Senin için..."
" Hayır, bunu yapmadım de Sora. O cadıya inandığını söyleme bana!"
" O doğruyu söylüyordu. Biliyorum çünkü sana verdiğim sözü ikimizden başkası bilmiyordu. O nasıl bilebilir?"
" Sora.."
" Bekle, bir şey daha söyledi. Yeniden buluşacağız. Başka bir hayatta.. Tekrar..."
Nefesim tükenirken cümlemi bitiremedim. Jake' in söylediği şeye odaklanmaya çalıştım.
" Bekleyeceğim. Seni s......."
Tekrar karşılaşıncaya kadar, kendine iyi bak Jake.
***
Günümüz 2021
" Sora, Sora! Nereye daldın yine. Müdür seni çağırıyor."
Elimdeki kalemi bırakıp Yoon Hee' ye baktım. Gözlüklerini düzeltip bana bakmaya devam etti.
" Duymadın mı beni? Hadisene."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
color of blood
Fanfic" Hayır, hayır, hayır.. Lütfen ölme lütfen ölme.." Kanlar içindeki bedeni sıkıca tuttum. Kalbine saplanmış kazığa bakmamaya çalışıyordum. Göz yaşlarımın bulanıklaştırdığı gözlerimi silmek istedim ancak yerini hemen yenileri alıyordu. " Jake lütfe...