KAFEDE İKİNCİ AKŞAM

1.1K 55 2
                                    

Kafenin nüfusu biraz daha artmıştı. Kafedeki boş sandalyeler, düne göre biraz daha doluydu. Bu sabah yanaşan feribotun, daha fazla yolcu getirdiği belli oluyordu. Edwin, garsonun getirdiği briç oyunun kartlarını dağıtırken birden başını kaldırdı. Heyecanlı heyecanlı bağırdı:

“Mr. Drake mi bu?”

“Eyvah!” dedi Bill…

Bu sırada Mr. Drake, kafenin bahçe kapısından girerek, çoktan kapıyı kapatmıştı.

“Umarım geç kalmamışımdır gençler. Balıklar nasıldı? Methettiğim kadar güzel olduklarını zannediyorum.”

Cevap, yine Martin’den geldi:

“Teşekkür ederiz Bay Drake… Bu iyiliğinizi unutmayacağız. Ayrıca onları pişirmemiz için verdiğiniz ızgarayı da temizleyerek Bayan Drake’e geri verdim. Izgara için de ayrıca teşekkür ederim.”

“Bunun için teşekkür etmene gerek yok delikanlı… Dediğim gibi, ben sizi memnun etmek için sizden para alıyorum.”

Elindeki şişeyi Martin’e göstererek devam etti:

“Yarın son gününüz sanırım. Aslında daha fazla kalmanızı isterdim. Yarın akşam da benim evime gelin. Hep birlikte içeriz.”

Martin, Amin’e bakarak cevap verdi:

“Teşekkürler Bay Drake… Ancak, arkadaşımız Amin bir Müslüman ve alkol kullanmıyor. Biz de onunla beraberken içki içmiyoruz.”

Samuel’in yüzü birden ekşidi:

“Türk müsün?”

Amin, Samuel’in bu sorgulayıcı tavrından pek de hoşlanmamıştı; ama belli etmedi.

“Filistinliyim efendim. Nablus’tan…”

“İyi; ama bir yanlışın var evlat! Nablus, Filistin’e değil İsrail’e ait. Hem oranın adı Şehem…”

“Hayır efendim. Onlar, dağdan gelip bağdakini…”

Amin, son anda frene basmıştı. Çünkü muhabbetin lastik gibi uzayacağı belliydi. O andan itibaren konuşulan her şey maksadını aşacak gibi görünüyordu.

ŞU SAATTE ORADA MIYDIN?!(Son Sayfası Yırtık Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin