ZORAKİ MİSAFİR

1.1K 45 1
                                    

Jack, “Daha ne kadar uyumaya devam edeceksin?” diyerek içeri girdi. Jack’in bu sorusu karşılıksız kalmıştı. Yatağın başına gelerek, “Kahvaltıya da kalkmadın.” dedi.

Jack, sesinin tonunu bir kat daha artırdı:

“Biz kahvaltımızı yaptık ve adada son turumuzu yapmak için dışarı çıkıyoruz.”

Bill, suskunluğunu bozmadı.

Jack, Bill’in kafasına örttüğü çarşafı çektiğinde, gördüğü manzara karşısında dehşete kapılmıştı. Bill’in mosmor olan yüzü, âdeta tanınmayacak hâle gelmişti. Boğazını sımsıkı saran kemer, kim bilir kaç saattir boynunda takılıydı?

“Martin!” diye bağırdı titreyen bir sesle…

Jack’in sanki son haykırışıymış gibi bağırdığını duyan Martin, hemen odaya koştu ve gördüğü manzara karşısında donakaldı. Ancak birkaç saniye sonra, “Ama neden?” diyebildi. Elleri titrer vaziyette gözlerindeki yaşları tutmakta zorlanan Jack, “…ve kim?” dedi sessizce…

Bir müddet sonra, pansiyonun sahibi Samuel’i aramaya karar verdiler. Bu arada Amin ve Edwin de bu korkunç manzarayı görmüş ve Edwin o dakikadan itibaren tek kelime bile etmemişti. Amin ise Bill’i o vaziyette gördükten sonra, yine hiçbir şey söylemeden pansiyondan ayrıldı.

Telefonda durumu Martin’den dinleyen Samuel, yaklaşık on dakika sonra yanındaki orta boylu, gözleri âdeta ışık saçan, uzun krem rengi pardösülü bir adamla, pansiyonun kapısına geldi.

“Bu, Bay Poyraz.” dedi.

“Büyükannem, her kötülüğün içinde, en az bir tane iyi şeyin olduğunu söylerdi. Bu kötü olaya da iyi taraftan bakmak gerekirse, dedektif Mr. Poyraz, bu sabah feribotu kaçırdı ve yolculuğunu erteledi.”

Murat, başını hafifçe öne-arkaya sallayarak Samu-el’in sözlerini onayladı ve ekledi:

“Sanırım bana yardımcı olmak istersiniz?”

Bu, bir tahmin ya da ricadan çok, soru gibiydi.

Martin ve Jack, Samuel ve Murat’ın içeri girebilmesi için kapının kenarına doğru sıkıştılar.

“O şimdi nerede?” dedi Murat. Gördüğü manzaranın şokunu henüz üzerinden atamamış olan Jack, ani bir hareketle oturduğu kanepenin karşısındaki saate doğru bakıyordu. Martin ise Samuel ve Murat’ı alarak, Bill ile beraber kaldıkları odaya götürdü. Samuel, “İşiniz ölülerle değilse, onu götürmesi için bir gemi isteyeyim.” dedi. Murat, “Bir-iki incelemeden sonra olabilir.” diyerek ekledi: “Merak etmeyin. Uzun sürmez.”

Yaklaşık on dakikadır, Bill’in cesedinin bulunduğu odadaki tek canlı olan Murat dışarı çıktı. Jack ve Edwin kanepede uyuyakalmışlardı. Murat, “Rahatlık mı, yoksa zafiyet mi?” diye sordu kendi kendine… Daha sonra Samuel’e döndü.

“Ne zaman geliyorlar?”

Samuel, yere eğik olan başını hafifçe kaldırdıktan sonra, Murat’ı görebilmek için kalan açığı ise gözlerini olağanca yukarı kaldırarak kapattı ve, “Gelmek üzeredir.” dedi.

Murat’ın; “Ne zaman geri dönecektiniz?” sorusuna cevap veren Martin; “Bu gece…” dedi.

“Korkarım bu imkânsız görünüyor. Bir müddet daha burada kalmak zorundasınız beyler!”

Martin, yalnızca, onaylar biçimde başını sallayabildi.

ŞU SAATTE ORADA MIYDIN?!(Son Sayfası Yırtık Kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin