Suga'dan;
Sun ile havuzun arkasında ki bahçede, boş sandalyelere oturduk. Gözlerimin içine heyecanla bakıyor ve gülümsüyordu daima.
"Bana olan hislerinde ciddi misin?"
Dedim gözlerimi onunkilere dikerek.
"Hiç olmadığım kadar ."
"Ben... cidden ne diyeceğimi bilmiyorum. "
Dedim parmaklarımla oynayarak. Çok şaşırmıştım.İlk defa bir kızdan böyle şeyler duyuyordum. Kızlarla aram iyi değildi.
"Birşey demek zorunda değilsin.Bana bi baksan yeter. "
"Bak seni üzmek istemiyorum. İnan bana sen çok daha iyilerini hakediyors-..."
Dememe müsaade etmeden dudaklarıma yapıştı. Bocalamıştım, karşılık verememiştim.Uzun bir öpücükten sonra ayrıldı. Gülümsüyordu, ben ise hakikaten afallamıştım. Bunu yapacağını düşünmüyordum. Kafam allak bullak olmuştu.
"Bir şans versen bize. Bir denesek. Seni asla zorlamam, ben zorba biri değilim. Anlatmak istediğim şey;Bir deneyelim, olmuyorsa olmuyor demektir. Uzatmanın kimseye faydası olmaz zaten."
"Benim gibi yükü taşıyabilir misin,ben çok ağırımdır haberin olsun."
Dedim gülerek.
"İkimiz bir olursak, inan bana herşeyin üstesinden geliriz. İnan bana benim sana olan hislerim herşeyden çok daha fazla ağır. "
"Ne güzel konuşuyorsun öyle, kelimeler şiir gibi dökülüyor ağzından. "
Dedim ellerini kavrayarak.
"Biz seninle güzel oluruz ha."
Dedim gülümseyerek.
"Bu evet demek mi oluyor?"
Deyip gözlerime umutla baktı.
"Bu; herşeye beraber göğüs gerelim demek oluyor."
Ayağa kalkıp çocuk gibi zıpladı. Elleri havada dans ediyor gibiydi. Çok güzeldi. Siyah, dalgalı saçları rüzgarda dans ediyordu. Siyah gözleri güneşten dolayı kısıktı. Kıvrılan pembe dudakları
öpülmeye layıktı. Ayağa kalkıp, bana minettar gözlerle bakan küçük kadına içtenlikle gülümsedim."Seni seviyorum..."
Lena'dan;
Şezlongta oturmuş, Jimin ile Namjoon'un getirdiği içecekleri içiyorduk. Suga ile Sun
elele tutuşurken görünce yine coştu ortalık."Wouowww!!"
"Ya yapmayın şunu cidden!"
Dedi boşta eliyle yüzünü kapatan Suga.
"Tebrik ederiz çocuklar. Mükemmel görünüyorsunuz yanyana."
"Teşekkür ederizz."
Dedi Sun gülümseyerek.
"Bugün burada mı kalacağız?"
Dedi Cho Hee.
"Kimler kalmak istiyor?"
Diye sordu J-hope.
Jungkook bana dönüp konuştu.
"Çok yorgunsun. Gidip dinlenelim evde."
"Aynen evimize gidelim. "
İkimizden hariç herkes el kaldırmıştı.
"Bizim, daha eğlenmeye ihtiyacımız var."
Dedi Jin heyecanla.
"Siz nereye gideceksiniz?"
"Eve geçicez. Lena çok yoruldu. Dinlenmesi lazım. "
"Sadece dinlemek için gidiyorsunuz yanii."
Dedi Jimin imalı bir şekilde sırıtarak.
"Wuowww!!"
Demişti yine herkes bağırtıyla.Yüzümü utançla kapadığımda,
"Utandırmasana."
Dedi Hye Sun Jimin'in kolunu dürterek.
"Ne var ya, yabancımıyız.Elbet başbaşa kalacaksınız."
Deyip sırıttı.
"Sus Jimin. Sus!"
Dedim yüzümü örten ellerimin altından konuşarak. Herkes gülmüştü.
"Hadi gidelim. Yoksa Jimin elimde kalıcak ."
Masadan kalktığımızda herkese tek tek sarıldım.Tekrar kızların önünde durdum.
"Tekrardan çok teşekkür ederim. Size minnettarım."
Deyip saygı maabında eğildim.
"Biz birşey yapmadık. Asıl ikiniz birbirinize sahip olduğunuz için Allah'a teşekkür edin."
"Görüşürüz. Kendinize iyi bakın. "
"Sizde dikkat edin."
Deyip kabine doğru yürüdük. İkimizde kıyafetimizi giyip biraz yürüyüş yapmak istedik. Uzun dar yolu huzurla yürüyorduk. Tam yanımızdan bir aile geçti. Bebek annesinin kucağında, elleri ayakları sürekli hareket halinde, ağzını açmış , meraklı gözlerle etrafına bakınıyor. Baba elindeki peçeteyle çocuğun ağzından çenesine süzülen salyayı özenle, incitmeden siliyor. Anne, çocuğun minik başını okşayıp, koklayıp öpüyor, Durmadan eşine bakıp gülümsüyordu.Çok mutlular...
Onlara gözüm takılmıştı.Bebeğin attığı her kahkaha da gülümsemem daha da genişliyor, ister istemez duygulanıp gözlerim doluyordu. Jungkook 'un sesiyle kendime geldim. Gülümseyerek,
"Çok mutlu görünüyorlar değil mi?"
Başımı heyecanla olumlu anlamda salladım.
Beni kendine çekip başımın tepesini öpüp kokladı."Çocukları çok seviyorsun, biliyorum. "
Devam etti.
"Annelik sana çok yakışacak. Doğacak çocuklarımız çok şanslı."
"İyi bir anne olabilir miyim sahii?"
Dedim ona bakarak.
"En güzelini olursun."
Dedi içten gülümseyerek.
Arabaya binip geniş koltuğa oturmuştum. Sevgilim başını dizime dayamıştı. Saçlarıyla oynuyor, yüzüne düşen saç tellerini tüy hafifliğiyle üflüyordum.
"Yoruldun mu bugün?"
Diye sordum.
"Sensizlik yordu beni."
İri siyah gözlerini gözlerime dikmişti.
"Biliyor musun; sana kırgın olmak zulümdü benim için. Sana tüm kalbimle inanıp,güvenmek istiyordum. Ama sizi o gün, öyle görünce beynimden vurulmuşa döndüm resmen.Dudaklarına yapışmış, elleri yakanı kavramış.... Ne bileyim işte ."
Deyip gözlerimin hızla dolmasıyla yüzümü cama taraf döndüm. Boğazımda bir yumru oluşmuştu. Nefes alıp vermek mümkün değildi. Boşta kalan elimle hemen gözlerimdeki yaşları sildim.Başını dizimden kaldırıp bana baktı.
"Tamam, geçti. "
Deyip yüzümü okşayıp, gözümden öptü.
"Bundan sonra bir tek mutluluktan ağlayacaksın. Yemin ederim ki bir daha kimse bizi üzemeyecek."
Bu sefer o beni dizine yatırdı. Elini tişörtümün içine geçirmiş, köprücük kemiklerimi ve ardından karnımı okşadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUZENİM | JEON JUNGKOOK (TAMAMLANDI)
FanficBirbirlerinin çocukluk aşkı olan iki kuzenin; kıskançlıklarını, atışmalarını,birbirlerinden asla kopamayışlarını konu edinen hikayeye gelin sizde şahit olun canlar! #1 - diss (13.12.2021) (23.11.2022) #1 - evlilikteklifi (13.12.2021), (03.03.2022...