SİZ BENİM NEFESİMSİNİZ

518 105 5
                                    

2 gün sonra...

Haftanın ilk günü çok mutluydum açıkçası. Okulu, dersleri, hocaları, arkadaşları,herşeyi özlemiştim. Erkenden uyanarak, Jungkook'un beni saran güçlü kollarından zorla ayrıldım. Aşağıya inip tost yapmak için malzemeleri çıkardım. Tata çok seviyordu bu tostu. Tostu yapıp portakal suyunu sıkıp masayı hazırladım. Jiminsii'nin odasına gittiğimde üstü açık, aşırı salaş uyuyordu. Sağlığı için endişeleniyordum, üşütecek diye ödüm kopuyordu. Bünyesi çok zayıftı,hemen hapşırır, burnu akardı.Turuncu saçlarını okşadım sevgiyle. Mandalinaya benziyordu bu saçla.Çok tatlıydı. Uyuyan bir melekti adeta.

"Jiminsii hadi uyan. Okula geç kalacaz. "

Uzun uğraşlar sonucuda yavaş yavaş açılan gözlerini ovuyordu.

"Günaydın prenses."

Sesi kalın ve boğuktu. Esniyordu sürekli.

"Günaydın mandalinam."

Deyip yanağına öpücük bıraktım.

"Hadii kalkk giyin, koş kahvaltıya."

Deyip odadan çıktım. Taehyung 'un odasının önünde durduğumda içeriden hırıltılı bir ses geliyordu. Sanki Tae biriyle boğuşuyordu. Sesi rahatsız ediciydi. İçeri girmemle Tae'nin yatağında çaresizce kıvranıp bir şeyler sayıklaması içimi acıttı.

"Dokunma onlara,dokunma!!"

Deyip çığlık atmasıyla kendinden geçip ağlama krizine girmişti. Sanki bir şey onun göğsünü itiyor, kalkmasına müsaade etmiyordu. Kabus görmüştü. Hemen yatağına koşup onu sertçe sarstım.

"Uyan, Tae uyan!"

Dememle derin bir nefesle doğrulmuş, gözlerini hızla açmış, etrafını korku dolu gözlerle süzmeye başlamıştı. Sanki kaybettiği birşeyi arıyordu. Bakışları beni bulunca kesik kesik nefesler verip bana sarıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki nefes almakta güçlük çekiyordum. Gördüğü kabus onu çok korkutmuşa benziyordu.

"Şş tamam geçti. Kabus gördün sadece Tata."

Dedim mavi saçlarını öpüp koklayarak.

"Alıyordu... sizi benden alıyordu. Hepinizi gözümün önünde tek tek öldürüyordu. Onunla boğuştum, elimden geleni yaptım. Ama sizi kurtaramadım. Lanet olsun!"

Dedi. Ağlama krizine girmişti. Onu yatağın başlığına sırtını dayadım. Komodinin üzerindeki içi su dolu bardağı elime alıp dikkatlice ona içirdim. Hâlâ ağlıyordu, aramızda en duygusalımız Tae'ydi. Ağlamaktan çekinmezdi. Hatta ağlamanın kendisini rahatlattığını söylerdi daima.

"Hepiniz gittiniz beni bi başıma bırakıp gittiniz!"

Kolları belimi sıkıca kavramıştı. Arada kesik kesik nefesler alıp veriyordu.

"Tamam geçti. Bak biz burdayız, yanındayız. "

Dedim başını göğsüme dayayarak.

"Her ne olursa olsun beni bırakmayın tamam mı,siz benim nefesimsiniz. İnsan nefessiz yaşayamaz."

"Bizden bu kadar kolay kurtulamazsın kuzencim."

Deyip onu neşelendirmeye çalıştım.
Gülümsedi. Onu kendimden ayırarak gözyaşlarını sildim. Başını ellerimin arasına alarak terli alnını öptüm.

"Hadi giyin. Kahvaltıya gel, senin sevdiğin tosttan yaptım hem."

Deyip odadan tam çıkacaktım ki arkamdan seslendi.

"Prenses!"

Arkamı döndüm.

"Hı?"

"Teşekkür ederim."

KUZENİM | JEON JUNGKOOK  (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin