6. BÖLÜM

470 15 4
                                    

          -James-


      Senenin başından beri kendimi kandırdığımı öğrenmem yaklaşık on dakika falan sürmüştü.


      Hogsmeade gezisi için yola çıkmadan önce kızları bahçede bekliyorduk. Kızların hazırlanması haddinden fazla uzamıştı ve Sirius şimdiden pişman olmaya başlamış gibi görünüyordu.

'Şu anda dördümüz Bağıran Baraka da takılıyor olabilirdik, kesinlikle bundan daha verimli bir hafta sonu olurdu ha?' dedi Sirius. Haklı olabilirdi, dördümüzün ortamı asla sıkıcı olmazdı ve 7 yıldır sadece birbirimizle vakit geçirerek çoğu insanın sahip olamadığı bir öğrencilik hayatı yaşamıştık. Ama tabii Lily gerçeği de hep vardı. Ve 7 yıldır aşık olduğunuz ancak bir türlü ulaşamadığınız kızla sonunda birlikte vakit geçirme fırsatını yakaladıysanız, herhangi bir hafta sonunun pek önemi olmuyordu.

      Kızların geldiğini gördüğümüzde o yöne doğru döndük. Marlene, her zamanki gibiydi. Bu kızdan hoşlanmıyordum. Fazla aşırıydı, itici. Sophie fena değildi, Amy ise silik bir kızdı ama belli ki iyi bir kişiliği vardı. Çünkü Lily'nin kendini en çok ona yakın hissettiğini anlıyordum.

     Lily'nin bana gülümseyerek gelişini gördüğümde, geçen 7 yılın buna değdiğini anladım. Hala gördüğüm en güzel şeydi ve bariz bir şekilde görülüyordu ki Lily, bu hafta sonu için özel olarak hazırlanmıştı. Zaten muhteşem olan gözleri, sürdüğü bir şeylerle daha da ön plana çıkmış gibiydi. Üzerindeki mavi kazak, gözlerinin yeşiline yansıyordu ve tanrım, giydiği pantolon gerçekten seksiydi. Aynı zamanda hem bu kadar tatlı hem de seksi olabilen başka bir kız bilmiyordum.

    Yanıma geldi ve bana bir şeyler sordu. Nasıl olduğumla ilgiliydi sanırım, ne cevap verdiğimi dahi hatırlamıyorum. Düşünebildiğim tek şey ne kadar muhteşem olduğuydu.

     Oldukça uzun bir yürüyüş ve yorucu bir kartopu savaşının ardından Üç Süpürgede takılmaya karar vermiştik. İçerisi sıcaktı, sohbet güzeldi evet, ama daha önemlisi Lily tam yanımda oturuyordu. Arada bana doğru dönüyor, gülümsüyor, başını eğiyor ve bir şeyler anlatıyordu. Yaptığım esprilere gülüyordu ve hatta birkaç Quidditch anımı dahi merakla dinlemişti. Onun arkasındaki sandalyeye kolumu attığımda hiçbir şey demedi. Sadece bir an durdu, sonra bana baktı ve gülümsedi. Her şey daha güzel olamazdı.


      Sümsükus'un kapıya geldiğini masada ilk fark eden bendim, ama görmezden geldim. Kendime hakim olmalıydım. Lily'i yeni kazanmıştım ve muhtemel bir Sümsük problemi bizi başa döndürürdü. O nedenle, Lily'nin sandalyesine kolumu attığımda yerimi işaretledim ve Sümsük'e, buraya kesinlikle gelmemesi gerektiği imajını vermekle yetindim. Ama katıksız bir aptal olduğu için bunu anlamadı. Kendinden beklenebileceği gibi bir şeyleri kırdı ve Lily'nin dikkatini çekti. Lily, yerinden kalkmak için izin isteyerek onunla konuşmaya gitti.

       Uzun bir süre bekledikten sonra, Lily için endişelenmeye başladım ve kontrol etmenin iyi olacağını düşündüm. Kapıdan çıktım, etrafıma baktım, muhtemelen arka taraftaydılar. Oraya doğru yöneldiğimde, duymamam gereken şeyi çok net bir şekilde duymuştum.

'Sana bu konudaki düşüncemi daha önce söylemiştim. Onunla çıkmıyorum ve çıkmayı da düşünmüyorum. Daha kaç kere söyleyeceğim. Ona söylediğimi hatırlıyor musun? Dünyada bir tek o kalsa çıkmayacağımı söylemiştim. Sözümün arkasındayım. Şimdi, bu kadar yeter. Bir daha yanıma yaklaşma Snape. Ciddiyim. Benden uzak dur!' dedi Lily.


       Gerçek miydi bu? Daha birkaç dakika önce her şey farklı gibiyken...

       Daha kaç defa reddedilmem gerekiyordu? İyi davrandığımda da kötü davrandığımda da, yanında olduğumda da uzak durduğumda da sonuç değişmiyordu. Kalbinde istediğim yeri bir türlü kazanamıyordum. Nerede yanlış yapıyordum? Onunla olduğumda kendim gibi davranıyordum. Hatta başka insanlarla olduğumdan daha çok KENDİM GİBİ. Dikkatli ve naziktim, sabırlı olmaya çalışıyordum. Tam yedi yıl beklemiştim. Yedi yıl! Eğer beni sevdiğini bilsem ömrümün sonuna kadar bekleyebileceğimi; ancak beni sevmesinin asla mümkün olmadığını bildiğim halde hem de. 

      Bu kadar yeterdi! Tam yedi yıldır sevmekten başka hiçbir şey yapamadığım kızın, en çok yakınlaştığımızı düşündüğüm bu anda; tahminlerimin tam tersi şeyler söylemesi, en başından beri bana karşı samimi olmadığını ve benim boşa çaba harcadığımı gösteriyordu. Bu yılın geçen yıllardan bir farkı yoktu. Gelecek yılın da bu yıldan bir farkı olmayacaktı. 

      Sinirlendiğimi, kızdığımı ama daha önemlisi kırıldığımı hissediyordum.

      Benden bu kadardı, evet. Defalarca reddedilişimin ardından artık gururumu korumam gerektiğini düşündüm birden. 

       

       Bu seferki reddedilişim diğerlerinden farklıydı. Ona çıkma teklifi etmemiştim, neyse ki... Gururum yeterince kırılmıştı, hem de olabilecek en kötü şekilde. Bu defa, ona beni reddetme zevkini yaşatmayacaktım.



          -Lily-

     James'in yanına yaklaşırken ne ile karşılaşacağımı bilmiyordum. Kavga mı edecektik, hayal kırıklığına mı uğramıştı? Neden uğrasın ki, biz birlikte değildik. Değil miydik? Kafamda milyon tane soru vardı. Ama James en beklemediğim tepkiyi verdi. Yanına gittiğimde, gülümsedi.

'Uzun süre ortadan kaybolduğunu fark edince meraklandım, peşinden geldim. Bir sorun yok değil mi?' dedi gülümseyerek.

'Ee, hayır. Sadece Severus, yani Snape bir şeyler sormak istemiş, hepsi bu.' dedim aceleyle.

     Yalnızca, 'Tamam.' dedi sakince ve arkasını dönüp yürümeye başladı. Mekana dönüp masamıza oturduk. Herkes Sophie'nin anlattığı bir hikayeye odaklanmıştı. Geldiğimiz fark bile edilmedi. James, hemen ortama adapte oldu, sohbete kaldığı yerden katıldı. Sanki az önceki konuşmaların hiçbirini duymamış gibiydi. Belki de duymamıştı. Duymamış olmasını istiyordum.

     Bunu diliyordum.


     James'in konuşmalarımızı duymuş olma ihtimalinin beni bu kadar korkutmuş olması, aslında her şeyi açıklıyordu. 

     Uzun üredir kendime itiraf edemediğim şeyi... Sanırım...


     Ondan hoşlanıyordum, kabul etmeliydim. Çoğu erkeğin katlanabileceğinden daha uzun süredir beni seviyordu ve hiçbir zaman bana yönelik hatalı bir davranışı da olmamıştı. Diğer insanlara karşı davranışlarını ve tavrını her zaman takdir etmesem de, sanırım o da büyümüştü, değişmişti. Olumsuz yönlerini törpülemiş, daha olgun bir James olmuştu ve açıkçası bu James, benim istediğim erkekti. 

     Bana çıkma teklifi etmesi için sabırsızlanıyordum.

Jily -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin