BİR YIL SONRA
DİAGON YOLU
Sakin, yağmursuz ve huzurlu bir yaz günüydü. -Ağustos ayı. Diagon Yolu'nun en kalabalık olduğu aylardan biridir.- Etraf, Hogwarts macerasına yeni başlayacak öğrenciler, yeni yılın alışverişini yapmaya gelen eskiler ve onların aileleriyle doluydu. İnsanlar, yakın zamanda karşılaşabilecekleri yeni felaketlerden habersizdi.
Geçen yılın bitişinden çok kısa bir süre sonra Lord Voldemort (adı anılmaması gereken kişi), yeni mezun olan müritlerini de saflarına kattı ve büyücüler dünyası bir dizi olumsuz olayla karşılaştı. İnsanların yoğun olduğu yerde bir takım saldırılar oldu ve pek çok insan zarar gördü. Hatta bakanlığın büyü dünyasına hala açıklamadığı şeyler de oldu. Affedilmez lanetlerin ölüm yiyenlerce kullanıldığı, bu lanetlerle bakanlıkta pek çok kişinin ele geçirildiği ve en kötüsü, iyi tarafta olduğu düşünülen bazı bakanlık çalışanlarının adı anılmaması gereken kişiye çalıştığı tespit edildi. Şimdiye kadar, insanlar saldırılar dışındaki bilgilerden haberdar olmamıştı. Dedikodular vardı, ama açıkçası kimse dedikodulara inanmak istemiyordu. Bakanlığın aldığı tedbirlerin işe yaradığını düşünmek istiyorlardı.
Diagon Yolu'nda ıssız bir barda, yaşanan olayların tamamen farkında olan ve bunu değiştirmek için her şeyi göze almaya hazır, pek çok başarılı büyücü toplanmış, yakında başlayacağı bariz olan savaş için hazırlık yapıyorlardı. Büyü dünyasında güvenilir, yetenekli ve iyi tarafta yer alan ne kadar büyücü varsa, başkanlığını Albus Dumbledore'un yaptığı Zümrüdüanka Yoldaşlığına katılmışlar, dünyada kötülüğün hakimiyetini engellemek için planlar yapıyorlardı.
James, Sirius, Remus, Lily ve -nedenini henüz bilmiyorlardı ama Peter yoktu-; tahmin edilebileceği gibi buradaydı.
Yoğun geçen toplantının ardından, bir şeyler içmek için Çatlak Kazan'a geçtiler.
'Böyle bir durumda düğün hazırlığı yapmak ne kadar doğru James, bilemiyorum.' dedi Lily endişeyle.
'Bu olayın hayatımızı engellemesine izin vermemeliyiz Lily. Ona teslim olmak anlamına geliyor ve biz bunu kabul edecek değiliz. Düğünümüz olacak, tam olarak olmasını istediğimiz şekilde ve biz, düğünün ardından savaşmaya devam edeceğiz.' dedi James kararlılıkla. Devam etti; ' Tabii minik bir balayı yapabiliriz.' dedi sırıtarak.
'Ooof, aşık muhabbeti. Sanırım bizim kalkma vaktimiz geldi' dedi Sirius.
'Kesinlikle, ayrıca Peter'ın hangi cehennemde olduğunu da bulmalıyız. Tek başına kaldığında başına bir şey gelebileceğinden endişeleniyorum. Hele de bu dönemde...' dedi Remus.
'Korkmayın çocuklar, bir şey yoktur. Belki de sadece kafasını dinlemek istiyordur. Bu olaylar başladığından beri psikolojisi gerçekten iyi durumda değil, biliyorsunuz.' dedi Lily endişeyle.
'Evet, kesinlikle! Belki de kalan hayatını korkudan fare kılığında geçirebilir. Bu yüzden ona sahip çıkmalıyız.' dedi James kahkahayla. 'Siz ikiniz onu arasanız fena olmaz gerçekten.' dedi Remus ve Sirius'a bakarak.
Sirius ve Remus, haftaya yapılacak olan toplantıda görüşmek üzere yanlarından ayrıldılar. Lily ve James de yeni taşınacakları evlerine gittiler. Son birkaç eşya da tamamlandıktan sonra her şey hazır olacaktı. Sonsuza kadar birlikte ve mutlu... Yaşanan pek çok olayın yanında, evlilik hazırlığında olan iki aşığı mutlu eden tek şey buydu.
Evlerine vardılar. James, Lily kapıdan girerken onu durdurdu.
'Hop, hoop!' dedi.
'Ne oluyor şimdi?' diye cevap verdi Lily.
'Eve öylece giremezsin tatlım. İçeride görmemen gereken şeyler olabilir...'
'O da ne demek şimdi?'
James yine bir muziplik peşinde diye düşündü Lily. Gözlerini süzdürdü. Şaka olsun diye. Aslında, James bu hareketine bayılıyordu, o yüzden yapmıştı.
'Sana bir hediyem var. Gözlerini kapatmanı istiyorum.' dedi James.
Lily gözlerini kapattı. James kapıyı açtı ve Lily'yi dikkatlice içeriye aldı. Merdivenlerden çıkmasına yardım etti. Koridordun sonundaki odaya doğru yürüyorlardı.
'Meraktan çatlatmak istiyorsun sanırım..' dedi Lily sabırsızca.
James sadece güldü.
Odaya girdiler. Lily gözlerini açtı. Karşısında bir beşik vardı. Üzerinde de mavi bir bebek battaniyesi. 'Harry' yazıyordu battaniyenin üstünde.
Lily'nin gözleri doldu. James'e döndü.
Döndüğünde, onun da gözlerinin dolu olduğunu gördü. Ama en çok da mutlulukla parladığını.
Arkadaşlarına söylememişlerdi ama aslında Lily, iki aydır hamileydi. James ve ikisi, böyle bir dönemde çocuk sahibi olmanın doğru olup olmadığından bile emin olamamışlardı başta çünkü. Ama sonra, bu fikre alıştılar. İkisinin aşkından doğacak bir bebek. Belki de böyle bir dönemde esas buna ihtiyaçları vardı. Kendilerini koruyabiliyorlardı, çocuklarını da koruyabilirdilerdi. Evlenmeye ve bir aile kurmaya karar vermişlerdi.
Sonunda Lily konuştu; 'Harry' dedi sessizce.
İkisi de bu isme bayılıyordu ve en son buna karar vermişlerdi.
'Harry.' dedi James tekrarla.
Lily'e yaklaştı ve onu öptü. Defalarca yaptığı gibi. Aynı sevgi ve istekle. Hayatının sonuna dek onu öpeceğini ve asla ona doyamayacağını biliyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Jily -
Fiksi PenggemarLily, okulun küstah ve kendini beğenmiş yıldızını hayatına almamakta kararlı. James ise onu elde edebilmek için son şansı olduğunu biliyor. Okulun son yılında, okulun en gözde çiftini bir sürpriz bekliyor. Nefret aşka dönüşür mü? Peki ya tutku, onu...