24. BÖLÜM

335 15 19
                                    

                                                   - James –

               Emily ile koşar adımlarla şatonun olduğu tarafa doğru yürüyorduk. İkimiz de sessizdik. Bir planımız yoktu. Emily'nin içeriye benimle birlikte girmesini ve Daniel ile yüzleşmesini beklemiyordum. Nerede olduğunu bana gösterdikten sonra, kendi yoluna gidebilirdi. Zaten yapabileceği her şeyi yapmıştı. Hem de olayların açığa çıkabilme ihtimalini de göze alarak.

              Sadece gideceğim ve Lily'i oradan alacağım, dedim kendime. Daniel'ı tehdit edecek miydim, yaptıklarını yüzüne vuracak mıydım, bilemiyordum. Daniel, ben Lily'i alıp götürdüğümde, Remus'un sırrını söyleyecek miydi, bunu da bilmiyordum. Bildiğim tek şey, Daniel ne yapacak olursa olsun arkadaşlarımın benim arkamda duracağından emin olmamdı. Öğrendiğim şeylerden sonra öylece oturmamı kimse benden bekleyemezdi.


             Şatonun içine girdiğimizde, Emily beni zaten daha önce bildiğim bir geçite doğru yönlendirdi. Okulda bizden başka kimsenin bilmediğini düşündüğümüz, aslında apaçık ortada olan ama çoğu insanın öylece önünden geçip gittiği bir geçitti. Bu geçidi takip ettiğinde, doğrudan okul arazisinin dışına çıkabiliyordun. Hogsmeade'e gitmekten bahsetmiyorum. Karanlık ormanın da ilerisinde, kuş uçmaz kervan geçmez bir alana açılıyordu bu geçit. Zamanında neden yapılmıştı, ne için kullanılıyordu asla çözememiştik. Zaten gittiği yer de pek ilgimizi çekmediği için, çok sık kullandığımız bir geçit değildi.

'İşte burası.' dedi Emily tam geçidin girişinde dururken. 'Hiçbir şey yok gibi göründüğünü biliyorum. Ama içeride oda ve de bir yol var. Sonuna kadar asla gitmedim ve nereye ulaştığını da bilmiyorum.'

'Ben biliyorum.' dedim ve Emily'nin şaşkın bakışlarının arasında, tam olarak olması gereken taşlara asamın ucunu dokundurarak büyülü sözleri söyledim.

              Kapı önümüzde beliriverdi.

'Daniel bunları söylememişti. Böyle yapmamıştı. Sen nereden biliyorsun bunu?' dedi şaşkınlıkla.

'Bunun için vaktimiz yok Emily. Ama giriş böyle bir yer, değil mi?' diye sordum.

              Beni başıyla onayladı. İçeriye girdik.

              Buraya uzun süredir gelmemiştim. Ama önceden geldiğimde aldığım o rutubet ve pas kokusunu içeriye girer girmez aldım. Belli ki hiçbir şey değişmemişti. Yolun sonu hiçbir yere çıkmadığı gibi, içerisi de asla bulunmak istemeyeceğiniz türden, iğrenç bir yerdi.

'Burayı Daniel'ın bilmesi esas şaşırtıcı olan. Biz dördüncü sınıfta keşfetmiştik ve bu berbat yere tekrar gelmedik. Üstelik burada bu patika yoldan başka bir şey yok.' dedim Emily'e, yolu elimle göstererek.

'Demek ki siz burayı tam anlamıyla keşfedememişsiniz. Gel benimle.' dedi.

               Yolun devam ettiği yere değil, sapa görünen ufak girişe doğru yöneldi. Girişin az ilerisinde, görünen yerde büyük bir kapak vardı. Sıkıca kapalıydı. Muhtemelen atıkların olduğu yere açılıyordu. Yani bize hep öyle gelmişti.

               Ama Emily, sanki ezbere biliyormuşçasına sağdaki kirişi eliyle kavradı ve kendine doğru çekti. Kapak ardına kadar açıldı. Ardından Emily bana doğru döndü.

'Ben daha fazla devam etmek istemiyorum James. Onunla karşılaşmak istemiyorum.' dedi mahcubiyetle.

'Sorun yok, Emily. Buraya kadar gelmen bile büyük bir şeydi. Devamını ben hallederim.'

Jily -Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin