Ymir içinde bulundukları binaya hayranlıkla bakıyordu. Bulundukları yer devasa bir müzeydi. Her kısımda birbirinden ilginç şeyler vardı.
"Vay canına! Bu müze çok güzel!" dedi Jes. Öğretmenleri gezmeleri için serbest bırakmıştı onları. "Gezmediğimiz yer kalmadı, otursak mı artık?" dedi Dia yorgun argın. Jes Dia'yı bile yormayı başarmıştı.
"Aslında Dia haklı. Hadi biraz oturalım." dedi Ymir dinlenme alanını göstererek.
Jes somurtarak takip etti onları. "Ama daha gezmek istiyorum." dedi üzgün bir sesle. Ymir kıkırdadı. Dia çoktan oturma alanına ulaşmıştı.
Dia'nın yanına giderken iki kişi dikkatini çekti. Bakışları Ciel öğrencilerinin üstündeydi. Ymir dinlenme alanına otururken o iki şüpheli kişiyi görebileceği bir yer seçmişti.
Şüphelilerden biri diğerini dürttü, ileride birini gösterdi. Ymir gösterdiği kişinin bir Ciel öğrencisi olduğunu fark etmişti. Şimdi iki şüpheli ve bir hedef vardı.
Bir yandan Dia ve Jes'le sohbet ediyor, bir yandan da hedefi takip ediyordu. Hedef tanımadığı bir erkek çocuğuydu. Ciel'de birkaç kez görmese aynı okulda olduklarından bile şüphe edebilirdi. Çocuk yanında arkadaşlarıyla geziyordu. Bir anda çocuk diğerlerini bırakıp başka bir yöne ilerledi.
Hedef yalnız kalmıştı.
Şüpheliler hedefe yaklaştığında Ymir ayağa kalktı. "Şuna bakın, biri çocuk kaçırıyor!" dedi daha yeni dikkatini çekmiş gibi. Dia ve Jes anında ayağa kalktı. Jes güvenliklere yönelirken Dia bağıra bağıra öğretmenlere koşmuştu. Ymir de normalde yapılmaması gereken bir şey yaptı, şüphelilere doğru koştu.
Çocuğu yakalamışlardı, çıkışlardan birine doğru koşuyorlardı. Ymir bunu fark eder etmez önüne çıkan ilk çıkıştan çıktı. Artık önünde kimse yoktu, iyice hızlandı. Adamları bekleyen bir araba vardı. Şimdi tek yapması gereken şey kendini yakalatmaktı.
Gizlice arabanın yakınında bir yere çöktü. Yavaş yavaş arabanın önüne doğru ilerledi. Arabaya en yakın çıkış kapısı kırıldığında kendini geriye doğru attı, ağzından küçük bir çığlık kaçmıştı. Yakınında bir hareketlilik hissettiğinde gülümsemesini bastırdı.
Biri kabuğundan tuttu.
Korkuyla kendini tutan kişiye baktı. "Patron burada birini buldum!" diye bağırdı. Patron diye seslendiği kişi öfkeyle baktı. "Ah! Bu iyi olmadı, onu arkada bırakamayız. Bayılt da arabaya at." diye emir verdi. Adam hızla Ymir'in boynuna vurdu. Ymir olduğu yere uzandı.
Adam onu arabanın arkasına atarken Jes'in 'Ymir!' diye bağırdığını duydu. Bu iyiydi işte. Kaçırıldığını görmüşlerdi. Birden bire ortadan kaybolsaydı sorun olurdu.
Onu baygın sanan adam ellerini ve ağzını bağlarken hiçbir şey yapmadı. Kaçırılan çocuğun da ağzını bağlamış olmalılardı, çıkardığı boğuk sesleri duyabiliyordu.
Arabada dört kişi vardı. Şoförü görmemişti. Patron dedikleri kişinin önde oturduğunu görmüştü. İlk gördüğü şüphelilerden biri onu yakalayan kişiydi, diğeri de hedefin yanında olmalıydı. Şimdi bile ayağa kalkıp hepsini indirebilirdi.
Ama kimliği ortaya çıkardı.
Sessizce adamları dinledi. "Beider'ı başarıyla ele geçirdik. Peki kızı ne yapacağız?" dedi Ymir'i bayıltan adam. "Yanımızda götürmekten başka çaremiz yok." dedi patron. "Önce bu çocuğa karşı Crysha'nın liderini almalıyız."
Ymir içinde bulunduğu durumu anlamaya çalışıyordu. Beider ismini bir yerlerden hatırlıyordu. Crysha'nın liderine karşı verilecek biriyse önemli bir isim olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ninja Kaplumbagalar GEZEGEN
FanfictionTamam, sanırım bu sefer gerçekten de ne yapacağımızı bilmiyorum. Olaylar o kadar saçma ki bu gelişmiş teknoloji bile dikkatimi- O üst düzey bir Meg-ekran mı? NE DEMEK BURADA PİZZA YOK? NASIL YAŞAYACAĞIZ O ZAMAN?! Kimse beni buna ikna edemez. Gerçek...