Ceren ve Cengiz gittikten sonra yine klasik aktivitem olarak kitap okudum. Son zamanlarda mum ışığında kitap okuma hastası olmuştum. Aşırı kaliteli ortamdı.
~Ertesi Gün~
Sabahın köründe kalkmıştım. Bugün 14:00'te Ceren ve Cengiz'in nişanı vardı. Çağlar da gelecekti...
Televizyonu açıp karşısına oturdum. İzlerken uyuyakaldığım için tekrar uyandığımda saat tam 12'ydi.
Ani bir kararla yerimden fırladım. Tamam nişana Çağlar geliyordu, tamam aynı ortamda olacaktık ama sonuç olarak en yakın arkadaşlarım evleniyordu ve tabii ki gidecektim.
Hemen odama çıkıp dolabımı açtım. Özel günler için giyecek hiçbir şeyim olmadığından düğün için yaptığım kombini çıkardım. Nasıl olsa düğünde bunu giymeyecektim. Ceren sağ olsun(!).
Üstümü hızlıca giydim ve saçlarımı düzleştirip makyaj yaptım. Makyajdan kastım bir fırça allık ve rujdu. Zaten makyaj yapmıyordum ama özellikle o tarihten sonra hiç yapmadım. Ruj dahil...
Aynada kendime iki saniye baktıktan sonra eksikliği gördüm. Ayakkabı! Şimdiye kadar bütün topuklularımı Ceren vermişti ve şu an giyebileceğim hiçbir şey yoktu!
O yüzden beyaz sneakerlarımı alıp giydim. Çantamın içine telefonumu ve gelişi güzel birkaç şeyi daha attıktan sonra hazırdım.
Aşağı kata indim. Televizyonu kapattım. Son kez kendime aynada baktım.
"Umarım Çağlar gelmez. Umarım umarım umarım..." dedim kendi kendime.
Kapıyı açtım ve çıktım. Şu an nasıl bu kadar cesur olduğumu anlamamışken arabaya bindim. Telefondan konuma baktıktan sonra arabayı çalıştırdım.
~10 dakika sonra~
Nişanın yapılacağı yere gelmiştim. Arabayı park ettikten sonra gözüm Çağlar'ın arabasını aradı ama yoktu. Derin bir nefes alıp içeri girdim. Girişte konuklarla ilgilenen adam hemen yanıma geldi.
"Hoş geldiniz, isminizi alabilir miyim?" dedi gülümseyerek.
"Eda Bulut."
Elindeki tablete yazdı. "Bir yanlışlık olmalı. Öyle bir isim yok."
"Nasıl ya? Emin misiniz? Bir daha baksanız."
"Üzgünüm hanımefendi, isminiz yok."
"Bir saniye." dedim ve çantamdan telefonu çıkarıp Ceren'i arıyordum ki aklıma bir şey geldi.
"Eda Söyüncü'ye de bakar mısınız?" dedim.
"Hemen... evet bu isim mevcuttur. Geçebilirsiniz."
"Teşekkürler." dedim ve salona doğru yürümeye başladım.
Bir yandan sinirliydim diğer yandan mutluydum öte yandan ise kendi kendime "Lütfen Çağlar gelmemiş olsun lütfen lütfen." diyip duruyordum.
İçeri girdiğimde Ceren, Cengiz ve akrabaları olduğunu tahmin ettiğim birkaç kişi konuşuyordu.
Ceren beni görünce küçük çaplı bir çığlık attı. Ben de onu gördüğüm sevinmiştim ama Eda Söyüncü yazdırması...
"Aşkıııım hoş geldin. Bu arada tarzım şekil önümden çekil, özellikle ayakkabılar kombine mükemmel gitmiş." dedi dalga geçerek.
"Ne yapayım topuklu ayakkabıları hep senden alıyordum. Ayrıca bence giymediğim çok iyi oldu. Aşırı rahatım. Ama sana bir şey söyleyeceğim."
"Söyle kuşum."
"Bunu niye yapıyorsun Ceren?"
"Neyi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kahve Damlaları 2| Çağlar Söyüncü
Storie d'amoreSen bana hayır dedin ve gittin... ama biliyor musun?.. ben seni hayatım boyunca bekledim. Çünkü sevdim... Biz seninle birbirine uymayan iki yapbozun parçaları gibiydik. Birleşmesi imkansız... Canın yandı, canım yandı; başın ağrıdı, başım ağrıdı; ka...