Bölüm 21: Tesadüf

17.6K 796 202
                                    

SINIR 240 VOTE 240 YORUM.

Ucu bucağı olmayan bir uçurumun dibindeydim. Atlamak için aşağı bakıyorum, fakat karanlık beni korkutuyor ve yutuyordu.

Bana yazılmış kaderin tam olarak neresindeyiz bilmiyorum.

Ben Baybars Tekin.

19 yaşında hayatını karanlığa teslim etmiş, 25 yaşında ise uçurumun dibinden yukarıya bakıp birilerini görmeye çalışan o genç.

Sevdiği kadının ölümünü kafasından hep silmeye çalışan, ancak her gözlerini kapattığında o anları tekrar ve tekrar yaşayan aptal çocuk.

Fırat'tan henüz haber yoktu. Bilgilere erişmek bir haftasını alabilirmiş. Öyle üst düzey bir koruma kalkanıyla karşılaşmış ki veri tabana sızmak şu an yaptığı işler arasında en zor olanmış. Onu daha fazla sıkıştırmak yerine kendi haline bırakarak tüm konuşmalarımızı okumaya başladım.

Fark ettiğim şey, hep gizemli konuşmalar, sapıtılan cümleler ve arada kalmışlık. Sanki bazen söylediği şeylere kendi de inanamıyor gibiydi. Bazen kendini fazla açmış, bazen fazlasıyla kapalı kutu misaliydi.

O kadar çelişkili konuşmalar vardı ki hiçbir halt anlamıyordum.

Ona instagram üzerinden nihayet yazdım.

BaybarsTekin: Neden bana bunu yapıyorsun?
BaybarsTekin: Kimsin sen?
BaybarsTekin: Bana bunları yaşatmaya hakkın var mı?
BaybarsTekin: Tam bir şeyleri sıçtığımın yoluna sokmaya başlamışken neden çıka gelip hayatımı siktin?
BaybarsTekin: Sana küfürler etmemek için kendimle çelişiyorum. Amacın ne lan amacın ne?!

Onlarca şey yazdım ama hiçbir şekilde dönüş alamadım. Fırat instagram hesabına sızmayı başarmıştı ama ona ulaşabileceğim tek yer burası olduğu için şifreyi değişmesini istemedim.

Kafam resmen çatlıyorken gelen kargocu ile küfürler savurup istemeyerek de olsa paketi alıp salona kuruldum. Hoyratça paketi açtıktan sonra karşılaştığım şey sadece bir tane polaraid resim ve nottu. Notu alıp okudum;

Çözülmeyi bekleyen bilmeceler...
Arafta kalmış bir adam...
Adı Araf olan bir kadın,
Ve bir de yemyeşil bir orman.
Sıradaki renk, Lacivert!

Hiçbir halt anlamadım fakat bu ormanda bir şeyler olduğunu anlamayacak kadar da salak değildim.

Buna da şükür.

Resmi Fırat'a gönderip neresi olduğunu bulmasını istedikten sonra yaklaşık yirmi dakika boyunca resme baktım. Esma bu süreçte birkaç kez arayıp neden ortadan kaybolduğumu, Ayvaz'ın yanıma gelmek istediğini söyleyince itiraz etmedim ve gelmesini söyledim. Sanırım bu kadar içime atmamalıydım her şeyi. Birilerine anlatmaya ihtiyacım vardı ve beni hem dalgaya alıp hem dikkatle dinleyecek tek kişi Ayvaz'dı.

Birkaç dakika sonra kapı çaldığında acele etmeden kapıyı açtım. Ayvaz içinde kırmızılar bulunan saçıyla oynayarak boş boş yere bakıyordu. Kapıyı açmamla hemen kafasını kaldırdı ve bitik halimi görmekten sanırım, fazlasıyla şaşırdı.

"Bu halin ne? Kerhane de baskına uğramış gibisin."

"Sağ ol ya," dedim alayla gülerek, "Çok moral verdin." ardından Arkamı dönüp tekrardan salona girdim. Peşimden girip kapıyı kapattıktan sonra yanıma yaklaştı ve iki elini dizlerinin üzerinde birleştirip bana döndü.

"Neyin var? Birkaç gündür fazla garipsin ve çizimlerden de uzaklaştın."

Derin bir nefes alıp verdim. Yere sürünen pijamalarımı izlemeye devam ettim. "Anlat hadi," diyerek ısrarda bulunduğunda daha fazla içimde tutamadım ve en başından olan biteni anlattım. Konuşmam bittiğinde irice açılmış gözlerle bana bakışını izlemeye koyuldum.

"Hani şu benim konuştuğum minnak kız? Böyle oyunlar oynuyor? Seni kedinin fareyi kovaladığı gibi kovalıyor? Basketbol topu gibi parmağında çeviriyor? İnanmam." ağzı açık arkasına yaslandı ve yanında oturan beni şaşkınca izlemeye devam etti. Zaten tek verdiği tepki şaşkınlıktı.

" İnanma kardeşim, ben götümde element uyduruyorum şu an."

"Bak buna inanırım."

Beni sinir etmesine daha fazla dayanamayarak koluna bir tane geçirdim ve buruşan yüzüne hafif keyifle baktım.

"Zehra ya da Fırat'a gönderdin mi numarayı instagram hesabını falan? Ya da polise bildirdin mi?" kahverengi gözleri kısılmıştı.

"Fırat'a gönderdim. Muhtemelen Zehra'dan yardım alıyordur, zaten beraber çalışıyorlar."

"Peki ya polis?" sesi şüpheciydi. İnanmak istemese de bir şeylerin ters olduğunu ve ciddi boyutta olduğunu kendisi de fark etmişti.

"Hayır gitmedim. İçimden bir ses, eğer polise gidersem her şey daha çok boka saracak diyor. Ayrıca o sikik polisler ne zaman doğruyu ve yanlışı ayırt etti ki? Onlara zerre güvenim ve sevgim yok." diyerek tükürürcesine konuştuğumda beni yargılamadı. Çünkü neden böylesine nefret dolu olduğumu en iyi o biliyordu. Ben suçsuz yere iki yıl içeride yatarken onların dışarı çıktığım zaman söylediği tek şey masummuşsun oldu. Fakat benden çaldıkları bu iki yılı geri veremediler! Sevdiğim kadını geri veremediler! Her şeyi daha da bok ettiler.

"Anlıyorum." dedi iç geçirerek. "Telefonunu versene, konuşmaları okuyayım. Belki senin fark edemediğin şeyleri ben dışarıdan biri olarak fark ederim." dediğinde ona itiraz etmedim. Doğru söylüyordu, bana normal gelen şey ona farklı gelebilirdi. Masanın üzerindeki telefonu alıp ona uzattım. Kısa süre içerisinde tüm mesajlaşmaları okudu ve tekrar geriye döndü.

" Öncelikle, hep doğaçlama yapmış. Yani ani sorularına karşı basit, lakin caydırabilecek cevaplar vermiş. Seni aileyle ve kayıplarla vurmaya çalışmış ki kurcalama diye. Çünkü sen kayıplara değer veren ve saygı duyan bir adamsın. İkinci olarak buradaki fotoğrafta bir kan detayından bahsetmiştim. Nasıl gördün bilmiyorum ama güzel bir detay çünkü bir parmak kesiğinden böyle bir kan dökülmez, dökülse bile neden kapının girişinde? Ardından bu Mahi'nin kasa meselesi, sana verdiği; beni durduran hiçbir şey yok yanıtı... Bunların hepsi büyük bir şüphe. Çünkü mecaz olarak kullanılmış gibi gözüküyor konuşma sırasında fakat şu an anlattıklarına bakarsak sanki mecaz değil de bir takım gerçeklerden bahsediyor. Mahi için yaptığını söylemiş, ama neden? Mahi'nin intikamını mı alıyor? Yoksa sıradan bir oyun mu oynuyor? "

Yaptığı uzun açıklamayı dikkatle dinledim. Söyledikleri çok mantıklıydı. Ben bunları nasıl fark etmedim? Mahi'nin intikamı...

"Siktir." dedim gözlerim irice açılırken.

"Ne oldu?"

"Geçenlerde bir haberde, Mahi'nin ölümünde parmağı olan bir kişinin ölümünü gördüm." dedikten sonra güç bela yutkundum ve çaresizce Ayvaz'a baktım.

"Bu bir tesadüf mü?"

***

Sizce tesadüf mü?

Gidişat hakkında düşünceleriniz?

Teorileriniz?

Her geçen gün daha da büyüyoruz, desteğiniz için çok teşekkür ederim ❤️

Yıldıza basmayı unutmayın❤️

İnstagram :crktulay
Twitter :crktulay

XI ' Vahşi ' +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin