'oblivion'

478 46 90
                                    


"Ağğğğğ neden bu dersler bitmiyor eve gidip porno dergisi okumak istiyorum"

Matsuba'nın dediğiyle gözlerimi devirdim. Yumemi ile tanışmamız üzerinden 3 gün geçmişti ama gelip benimle konuşmuyordu. Ya da konuşma cesareti bulamıyordu.
İkincisi daha mantıklı geliyordu çünkü Yumemi insanlar arkasından konuşan ve onları yüz üstü bırakan birine benzemiyordu pek.

Zilin çalmasıyla Matsuba büyük bir of çekti ve çantasını aldı. Son ders de bitmişti. Günler çabuk geçiyordu ve ben de Light ile o olaydan sonra hiç görüşmemiştim. Ayrıca büyük ihtimalle Yumemi'nin arkasındaki kişi o değildi. Emindim. Ya da değildim ama Light'a benzeyen bir çok kişi olabilirdi değil mi? Kuruntu yapmamak gerekirdi.

Karmaşık düşüncelerimden kurtulduğumda sınıfta kimsenin kalmadığını fark ettim ve afalladım. Son zamanlarda çok dikkatsizdim. Ben de çantamı alıp çıktım. Ve o sırada bana tereddütle el sallayan Yumemi'yi gördüm ve yanına ilerledim.

"Merhaba Ryuzaki, sanırım evlerimiz yakın bu yüzden şey eve birlikte yürüyebiliriz sanırım?" diye teredütlü bir şekilde sordu ve gülümsedi Yumemi.

Sohbeti ilerletmiş miydik? Emin değildim. Pek de umrumda olmadan kafamı salladım.
Sessizce yürüyorduk. Ancak bu yanımızdan koşturarak koşan bir çocuğun Yumemi'ye çarpmasıyla bozuldu.

Yumemi yere düşmüştü ama çocuk umursamadan koşmaya devam etti. Tanrım! İnsanları anlamıyorum.

"Şey Yumemi iyi misin?" dedim ve eteğinin altının açık olduğunu fark ettim. Şu etekler çok kısa!
"Yumemi hadi ayağa kalk altın görünüyor" dedim ve Yumemi afallayarak ayağa kalktı ve bana tutundu. Sanırım kötü düşmüştü ayrıca yüzü kızarmıştı altını gördüğüm için.
Ancak benim için sorun değildi.
"Gerçekten iyi olduğuna emin misin?"

"Ah şey sanırım iyiyim çocuk çok kötü çarptı ehehe" dedi ve güldü.

Yumemi üstünü başını düzelttikten sonra tekrar yürümeye başladım ve yağmur yağdığını fark ettim.
"Aa Ryuzaki baksana yağmur yağıyor kesin beş dakikaya çok kötü devam edecek"

"Sanırım" dedim ve bizim evin yakınlarına geldiğimde bir siluet gördüm.

Yoksa bu tahmin ettiğim kişi miydi? Neden buradaydı. Daha hızlı yürüdüm ve yanına gittim.
Hangi hakla evimin önünde beni bekliyordu?
"Şey Ryuzaki birini mi gördün? Ne oluyor?"
Yumemi'nin de bileğinden tuttum ve kendimle götürdüm.
Light'ın yanına gittim. Garip bir şekilde sinirlenmiş hissediyordum. O an hiç bir şeyi umursamayıp zevk aldığımı düşününce utançtan ölecek gibi oluyordum.

Light'ın yüzüne baktım. Her zamanki alaycı ifadesi yoktu. Oda sinirliydi. İki sinirli çocuk.
Ne kadar aptalca.
Yumemi ise öylece ikimize bakıyordu.

"Neden buradaydın?" diye sordum yağmurun bastırmasına karşı yüksek sesle.

"Boş ver onu Ryuzaki konuşmamız gerek" dedi Light sert bir şekilde.
Ona ne olmuştu? O sadist ve fantezik yanı bir yere kadar mıydı? Ah tabi insanlarla eğlenmeyi çok seviyordu.

Yumemi'ye baktım.

"Sanırım ben gitmeliyim siz konuşun" dedi Yumemi ve oradan hızlıca uzaklaştı.

"Y-Yumemi" dedim ve Light'a baktım.
"Ryuzaki bu sefer de tatlı kızlara sarmış galiba, ah sanırım gay olduğun konusunda yanılmışım" dedi Light ve güldü.
Beni sinir etmede nasıl usta oluyordu? Ayrıca bu kadar kışkırtıcı olmasına rağmen nasıl kızlar onun peşinden koşuyordu?

"Sen ne diyorsun? Yumemi benim arkadaşım ayrıca daha 1 hafta öncesine kadar sikimi yalayan çocuğun o içindeki fantezik tarafı nereye gitti ha? Sevgilin varken resmen.." dedim ve kaşlarımı çattım. Yağmur çok kötü yağıyordu. O ise soğuk bakışlarıyla bakıyordu. En sonunda alayla güldü.
"Hah sen istememiş miydin? Ben sadece senle oynayan bir çocuktum."

Doğru.. Doğru söylüyordu. Şuan bayılacakmış gibi hissediyordum. Kocaman bu boş sokakta yağmurla birlikte sesimiz yankılanıyordu.
Aptallık bu!
Bağırmaya başladım.
"İşte bu yüzden senden nefret ediyorum! Ben, gerçek ben olmak istemiyorum. Çünkü sahte ben beni umursamaz yapıyor ama sen dengeleri kırıyorsun. Hayatımda bir kere bile utanmadım! Bir kere bile!" dedim ve Light'ı ittim. Yakasına yapıştım.

"Sen.. Sen beni bu hale getirmekten zevk mi alıyorsun! Nesin sen sadist mi? Ben ne kadar kendimden iğrensem de yapamıyorum. Beceremiyorum"

Light bu sefer kaşlarını kaldırdı. Böyle şeyler dememi beklemiyordu. O alaycı ifadesi tamamen gitmişti.

"Her şey çok ani gelişti ve ben bundan nefret ediyorum"
Yağmur damlalarıyla birlikte gözümden bir şeyler süzülüyordu.
"R-Ryuzaki" dedi Light.

Bir dakika bir dakika! Ben ağlıyor muydum?
Saçmalık. Ryuzaki ağlamaz.

Light kafamı çekti ve göğsüne koydu. Anlaşılan sakinleşmemi istiyordu. Çünkü o da beni böyle görmemişti. Ben bile kendimi ağlarken görmemiştim.
Aramızda hiç bir şey yoktu.
Yoktu.

"Neden Yumemi ile bu kadar yakınsın?" dedi ve kafamı çektim.
"Bunu sormaya hakkın var mı?" dedim.

"Yok biliyorum ama cevap vereceksin"

Of.. Nasıl bu kadar beni iyi tanıyor anlamıyorum. Çok sinir bozucu.
"Yumemi arkadaşım, belki kadınlara farklı gözle bakarım diye arkadaş oldum onunla ama tatlı bir kız bu kadar"

"Peki neden göğüslerine baktın, Elini tutup kaldırdın?"

"Hey sen nereden biliyorsun? Oradaki sendin değil mi?"

Demek yanılmamıştım. Beni gözetliyordu.

"Peki neden sen beni gözetliyordun?" dedim ve kaşlarımı çattım.
"Seninle uğraşmak hoşuma gidiyor, ben sözümü esirgemem, utanmam, sana aşık falanım diye düşünme sadece insanlarla uğraşmak hoşuma gider" diye açık bir cevap verdi.

"Peki Ryuzaki, Yumemi gerçekten seni etkiliyor mu?"
Ne diyecektim.
Hayır dersem ne olacaktı. Ne değişecekti? Hayır demek istiyordum ama böyle diyince sanki onun istediğini yapıyordum.
Ve bunu istemiyordum.

"Evet, Yumemi beni etkiliyor" dedim kesin bir sesle.

Ben bariz bir aptaldım.

Ayrıca bir yalancıydım.

Bölümü yazarken ağlayacaktım çünkü arkada 505 dinliyordum..
Bölümlerin duygusal olması smut olmayacağı anlamına gelmez gardaşlarım 🌈

Sayonara :')

 ~telepathy~ [ lawlight ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin