Light'ın ağzından;
"Şimdi siz nasıl bir ilişki içindesiniz?" diye bize kuşkuyla soran Kirari'ye baktık.
"Ee.. Birbirinden hoşlanan iki insan?" dedim ve ellerimle oynamaya başladım. Ne olabilirdik ki? Yani ne?
"Gerizekalılar birbirinizden hoşlanıyorsanız sevgili olmanız gerekir!" dedi sesini yükselterek Kirari. Bu sırada ikimiz de annesi tarafından azarlanan iki çocuk gibi birbirimize baktık.
Ama en sonunda Ryuzaki dayanamamamış olacak ki söze girişti.
"Yeter ya! Kapat şu konuyu"
"Of iyi be! Boşuna bisküvi çocuğu demiyorum size yakuzacılar" dedi Kirari ve sinirle masadan kalktı. Ne diye burada duruyorsa.. Gitsin kitabevinin işleriyle ilgilensin değil mi?
Sinirle gözlerimi devirdim ve o sırada elleriyle oynayan bir adet endişeli Ryuzaki gördüm. Utanmış mıydı? Rahatsız mı olmuştu?
Tereddütle elimi omzuna koydum."Hey Ryuzaki iyi misin?"
"Evet evet iyiyim" dedi ve hemen önüne döndü. Salak şey. Aaah!
Yok böyle olmayacaktı biz tatlı ilişki yaşayamazdık. Bize uygun değildi.Hemen yanağına bir öpücük bıraktım ve kaçtım.
"Hey! Napıyorsun salak" dedi ve sinirle kanepeden kalktı. İşte bu en iyisiydi onu kızdırmayı çok seviyordum. O da seviyordu, sevmeseydi benle uğraşmazdı zaten.
Hemen ileri atıldım ve yüz yüze geldim kızgın bakışlarıyla. Bu sefer anlamadığım bir şekilde o güldü ve iki saniyede sadece iki saniyede beni masaya yatırıp bileklerimi ayırıp sıkıca tuttu.
Tabi ben güldüm bu sırada.
"Bu sahne sanki bir yerden tanıdık geliyor" dedim ve ellerimi onun ellerinden çektim ve ondan kurtuldum.
Bu sırada Ryuzaki'nin hafifçe gülümsediğini gördüm sanki. Yüz yüze dururken bir anda onu öpme isteğim de gelmişti bu şekilde.
Yutkundum ve sordum tereddütle."Ryuzaki seni öpebilir miyim?"
Ryuzaki'nin bakıp yüzünde nasıl bir ifade olduğunu çözmeye çalıştım. En sonunda hafifçe kafasını sallamasıyla ben de ona yaklaştım. Gerçekten heyecanlıydım. Ryuzaki ile daha önceden öpüşmüş müydük? Hatırlamıyordum.
En sonunda iyice yaklaştım ve dudaklarımı hafifçe onunkine değdirdim. Ancak bu anımız bir kapı kapanma sesiyle son buldu. İkimiz de irkilerek birbirimizden ayrıldık ve kapıya baktık.
Ne oluyordu?Kitabevinden ayrılan silüete dikkatle bakınca kim olduğunu anladım ve dehşete düştüm.
Ryuzaki anlamamıştı büyük ihtimal."Ryuzaki beni bekle burada" dedim ve hızla kapıdan çıktım. Koştum ve çok da geçmeden sinirli sinirli yürüyen Misa'yı gördüm ve kolunu tuttum.
"Misa" dedim ve kolunu tutmama karşın o da kolunu çekti. Misa'yı hiç böyle görmemiştim hiç gerçekten sinirli olarak görmemiştim. Ya da sinirli değildi sadece kırgındı. Ve o an bir şey fark ettim.
Bu gün farklı olarak ilk defa saçlarını iki yandan toplamamıştı. Misa bugün kırmızı rujunu sürmemiş, siyah eteğini giymemişti.
Bir hışımla bana döndü ve sordu.
"Ne zaman bana söylemeyi düşünüyordun Light?" dedi hareketlerinden bağımsız derecede bir sakinlikle. Gerçekten sakindi.
Derin bir nefes aldı eliyle başını ovdu. Uzun bir konuşma bekliyordu beni.
"Bak Light ben senden ümidimi kestim zaten, fark ettiysen bir süredir aramıyordum seni çünkü babam senle evlenmeye bir süredir sıcak bakmıyordu. Bunu senin babana da biz söyledik ve sözleşmeyi iptal ettik. Tabi senin haberin yoktu çünkü artık benle evlenmeyecek olma düşüncesi yüzünden baban karı kıza falan gidebilir niyetiyle söylemedi. Yani artık senin peşinde bir aptal gibi dolaşmayacağım, senden tek bir isteğim var küçükken birlikte geçirdiğimiz anıları hiçe sayma lütfen. Babana da bir erkekten hoşlandığını söylemem böylece" dedi ve kafasını eğdi.
Hangisine tepki vereceğimi kestiremiyordum. Bu yüzden yapabileceğim en iyi şeyi yapıp kafa salladım.
Ama bunu daha ayrıntılı konuşmam gerekiyordu Misa ile."Peki neler oldu tam olarak anlat" dedim ve hafifçe kolunu tuttum.
"Gitmem gerekiyor Light yanımdaki valizi görmedin mi?" dedi ve ağlamaklı bakışlarla baktı etrafa.
"Nereye gidiyorsun?" diye tereddütlü bir şekilde sordum. Benim bildiğim Misa Japonya'dan asla ayrılmazdı. Büyük bir ihtimal tatile falan gidecekti.
"Ben.. kalıcı olarak Kanada'ya gidiyorum bir daha buraya geri gelmeyeceğim çünkü annem orada yaşıyor biliyorsun. Bu yüzden yaşadığımız şeyleri unutmamanı söylüyorum ya aptal çocuk" dedi ve burnunu çekti.
O an üzüldüm, gerçekten üzüldüm. Sonuçta eskiden bir yaşanmışlığımız vardı. Bunu hiçe saymak yapabileceğim en adice şey olurdu.
"Üzüldüm" dedim yutkunmaya çalışarak Misa'yı kendime çekip sarıldım. Buna ihtiyacı vardı.
"Merak etme aptal kız unutmam.. o kadar küçükken evcilik oynadık seninle, umarım orada mutlu olup gerçekten birine aşık olursun" dedim ve kendimden çektim.
O da kafasını salladı ve bavulunu
çeke çeke uzaklaşmaya başladı.
Gerçekten Misa için hiç üzüleceğimi düşünmemiştim ama insan üzülüyordu işte. Sonuçta küçükken hep yanımda o vardı. Belki bu evlilik olayları olmasaydı çok iyi anlaşabilen iki insan olabilirdik.Kafamı otobüse binen Misa'ya çevirdim. Bir kaç saniye sonra otobüs hareket ederken camın hafifçe açıldığını gördüm ve onu fark ettim.
"Senden nefret ediyorum pis Layto!" dedi ve yanaklarını şişire şişire bana el salladı.
Gitmişti. Çocukluk arkadaşım gitmişti.
"Aptal kız" dedim ve kendi kendime gülümsedim.
Şimdi Ryuzaki'nin yanına gidip onu affettirmem gerekiyordu yoksa her an beni altına alabilirdi.Hızlıca oradan uzaklaştım ve kitabevine doğru yol aldım.
~
Misa gülüm ah ah.. Misa'yı animede de seviyordum sadece bir adam için kendini heba etti ya :'>
Her neyse dediğim gibi final yakın dostlar
Sizi seviyorumSayonara :'3
Tam olarak buyum şu an :'(
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~telepathy~ [ lawlight ]
Random"Aramızda bir çeşit telepati var Ryuzaki, ve ben bunun farkındayım" [ Death Note ile bağlantılı değildir, Smut bulunur rahatsız olanlar okumasın.] [tamamlandı.]