'she knows'

317 38 46
                                    


L'nin ağzından:

"Ryuzaki hadi odandan çık da biraz kitabevine uğra da işler nasıl ilerliyor bak" diye salondan seslenen Watariyle yataktan kalktım.

"Tabi ya kitapevi" dedim ve kafama vurdum. Daha sonrasında kitabevine Light'ın çalıştığı aklıma gelince uzun bir şekilde yutkundum.

"Watari bugün gitmesem olur mu?" diye sorarken bir yandan da odadan çıktım hızlıca.

En sonunda salona vardığımda gazete okuyan bir çift Watariyle karşılaştım.

"Neden? Bir süredir uğramıyorsun kitabevine, eskiden her gün giderdin?" diye sordu.

Bir anda yüz ifademin değiştiğini hissettim. Eskiden her gün giderdim tabi ya.

"Şey özel bir nedeni yok" dedim ve hafifçe kafamı eğdim.

Watari elindeki gazeteyi bıraktı ve ciddiyetle bana döndü.
"Bir sorun mu var? Eskiden böyle değildin?" diye sordu bir yandan da omzuma dokunurken.

"Hayır yok, her neyse kitapevine gideceğim" dedim ve gülümsedim.

Watari de gülümsemeye çalıştı.

"Peki şimdilik böyle olsun" dedi ve gitmeme izin verdi.

-----------------------------------------------------

Görmeye çok alışık olduğum o tabela ile yine karşılaşmıştım yine.

Tabela yine aynı aynı da ben aynı mıyım ki?

Derin bir iç çektim ve umursamaz tavrımı takındım. Böyle yapmak en iyisiydi.

Ve içeri girince yine alışık olduğum bir manzara karşıladı beni. Misa Light ile uğraşıyor. Bazen gerçekten kıskandığımdan değil de insan neden gururunu bu kadar ayaklar altına alır ki? Beyni çok boş ve tüm hayatını Light yapmış.

"Light bu seferlik seni öpeceğim yaşasın!" diye ellerini çarptı.

Böyle söylemesiyle her yerimin gerildiğine emindim. Bir anda donarsınız ya aynı öyle. Bu hissi odamda böcek gördüğümde yaşıyordum.

"Of Misa tamam öp de git" dedi Light umursamazca. Galiba içeri girdiğimi görmeyecek kadar Misa'ya odaklanmıştı.

Misa Light'a yaklaştı ve dudağına sert bir öpücük bırakıp kızarık yanaklarıyla arka kapıdan çıktı.

Misa gittikten sonra Light dudağını sildi ve tiksinç bir yüz ifadesi takındı ve kendi kendine söylendi.

Tanrım bu aptal o kadardır kapının köşesinde beklememe rağmen beni nasıl fark etmez?

"Tanrım kadınlardan tiksindiğimden değil, sadece bu kadınlardan tiksiniyorum" dedi ve bir anda beni görmesiyle irkildi.

"Sonunda iki saattir kapıda bekliyorum ve beni görmedin" dedim ve saçlarımı karıştırdım.

"A-Ah özür dilerim" dedi ve ensesini kaşıdı ve bir anda aklına bir şey gelmiş olmalı ki kafasını eğdi ve gülümsedi.

Yaklaştım ve omzuna vurdum.

"Ne çıplak karı görmüş gibi gülüyorsun ne var aklında?" dedim ve kaşlarımı çattım.

"Ha.. Yok bir şey" dedi ve eski yüz ifadesine geri döndü.

Ben de aramızdaki gergin ortamı azaltmak için pat diye söyledim

"İkinizi öpüşürken gördüm"

"N-ne?"

"Söylesene madem bu kadar iğreniyorsun ondan neden yanında tutuyorsun?" diye ciddiyetle sordum.

Bir insan sevmediği bir insanı nasıl yanında tutardı ki? Ben olsaydım sevmediğim birine onu sevmediğini söylerdim hatta bağırabilirdim bile.

"Anlamıyorsun" dedi ve derin bir nefes aldı.

Kaşlarımı çattım.

"Neyi aptal bir kızı yanında tutacak birine benzemiyorsun?" diye şüpheyle sordum.

Light ise söyleyip söylememek arasında kararsızdı.
En sonunda dudaklarını araladı. 

"Aslında biz Misa ile küçüklüğümüzden beri babam aracılığıyla tanışıyoruz, babam teşkilatta çalışmadan önce Misa'nın babası ile işbirlikçisiymiş ve büyüyünce ikimizin evlenmemizi istemişler, biraz babam yüzünden onu yanımda tutuyorum çok geç değil en fazla 2 sene evlilik üzerine baskı yapacaklar" diye tek bir çırpıda anlattı.

Söyledikleri ile şok içinde kaldım.
Önceden evlenilmesi planlanmış bir kadın ve bir erkek..

Light ve Misa'nın ileride evlenmesi.

Yutkundum ve kafamı salladım.

"Anladım" dedim ve bir çırpıda kitapevinden çıktım.

Bu sırada Light arkamdan seslendi.

"Hey! Ryuzaki ben onunla evlenmek istemem" dedi ve hızlıca yanıma geldi.

"Anlamıyorsun" dedim ve kaşlarımı çattım.

"Neyi anlamıyorum onunla evlenecek olmam düşüncesi seni rahatsız etmedi mi yani?" diye beklentiyle sordu.

Sinirle gözlerimi kapattım ve tekrar açtım.

"Sorun o değil seni seven ve ileride evlenmen gereken bir kadın var iken neden benimle flört ettin?" diye sesimi hafif yükselttim o aptal kafası algılasın diye.

"Sen kendini ne sanıyorsun Light, sana aşık olduğumu falan mı? İki erkek asla birbirine aşık olamaz tamam mı?" diyerek yakasına yapıştım.

Sanırım biraz fazla sinirlenmiştim ama anlaması lazımdı işte.

"Tamam kadar sinirlenme Ryuzaki!" diye bağırdı Light ve ellerimi yakamdan çekti.

"Nasıl sinirlenmiyim Light ya?! Seni anlamıyorum her şey senin için nasıl bu kadar basit oluyor, sana aşık olan o kıza acıyorum ben, çünkü iğrenç bir adama aşık olmuş. O kıza bari bunu yapma" diye söyledim.

Çünkü zaten bana yapıyorsun diye içimden geçirdim.

"Ryuzaki tamam insanlar bize bakıyorlar" dedi Light omzuma dokunarak.

Etrafıma baktım gerçekten herkes bize bakıyordu.

"Her neyse.. Gidiyorum ben tamam mı? Seninle tartışmak bana hiç bir şey kazandırmıyor çünkü"

Light'a baktım gitmemelisin demek istiyordu ama çok ağır tepki alacağını bildiğinden dolayı beni bıraktı.

"Tamam, şimdilik seni rahat bırakıyorum.. Aramızdaki onca saçma şeye rağmen." dedi ve iç geçirdi. 

Tam gidecekken kafamı ona çevirdim ve dudaklarımı aramadım sakince.

"Aramızda hiç bir şey olmadı"

Light gülümsedi ve kafasını hafifçe eğdi.

"Doğru, olmamıştı" dedi ve el salladı.

Ona bakma tenezzülünde bile bulunmadan hızlı adımlarla kitabevinden uzaklaşacaktım ki caddenin köşesinde beni bekleyen iki çift meraklı gözle karşılaştım.

"Y-Yumemi?"

                              ~

Konnichiwa! Ficte Yumemi adında güzeller güzeli bir kız olduğunu unutmuşum :'>

İşler karışacak, Ryuzaki çok sinirli ama bu sıralar Laytoyu rahat bırak bi aq

Malum sahneden de ikisi hiç bahsetmedi tabii :/

Sayonara :'3

 ~telepathy~ [ lawlight ] Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin