"Yumemi?" diye şaşkınlıkla olduğum yerde kaldım.Yaklaşık 2 haftadır ne ben onu görüyordum ne de o beni. Okulda da görememiştim zaten.
Derin bir nefes aldım ve hızla yanına gittim."Merhaba Ryuzaki!" diye sevinçle konuştu.
Baştan aşağı süzdüm onu. Değişmişti. İyi bir değişim miydi kötü müydü çözememiştim ama.Saçının bir kısmını boyatmış, her zaman ki gibi çıtçıtlı tokalarını takıp elbisesini giymişti. Tatlı görünüyordu aslında.
"Ah merhaba" dedim ve hafifçe eğildim saygı maksadıyla.
"Nasılsın? Bayadır görüşemedik çok özür dilerim bazı problemlerim vardı" dedi ve ensesini kaşıdı.
Ne olmuş olabilirdi ki? Yumemi ile çok yakın olmamama rağmen sonuçta önemsediğim bir kişiydi ve uzun süredir etrafta yoktu. Belki de anlatmak için biraz çekiniyordu ama bana anlatabilirdi. Zaten kimle paylaşabilirdim ki.
"Anladım anlatmak ister misin ayrıca Matsuda Yumemi - chan diye etrafta dolanıyordu sürekli başımın etini yedi" dedim ve hafifçe gülümsemeye çalıştım.
Ama pek beceremiyordum anlaşılan çünkü az önce Light ile yaşadığım ufak çaplı tartışma moralimi bozmuştu.Yumemi bu dediğim üzerine hafifçe kıkırdadı ve sıkıntıyla derin bir nefes aldı.
Tam anlatacaktı ki etraftaki insanlara baktı. Çekiniyordu sanırım. Ayak üstü anlatılacak bir konu değildi.
"Ryuzaki bir bank gibi bir yere oturalım önce çünkü anlatmazsam içim içimi yiyecek" dedi ve buruk bir şekilde gülümsedi.
Anlayışla kafamı salladım ve bir bank aramaya koyulduk.
------------------------------------------------------
Çoktan oturmuştuk ama Yumemi'nin söze başlamasını bekliyordum. Fazlasıyla gergin bir ortamdı. Bir yandan tırnaklarıyla oynuyor bir yandan da içli içli düşünüyordu. En sonunda dudaklarını araladı.
"Ryuzaki ben seni seviyorum" dedi ve vereceğim tepkinin nasıl olacağını kestiremediği için hafifçe gözlerini kıstı. Pat diye söylemişti.
Ben ise öylece bakakalmıştım. Nasıl yani? Hı?
"Ne yani sen benden mi hoşlanıyorsun?" diye tereddütleri sordum.
"Ah tam olarak o anlamda değil aslında, yani sana değer veriyorum ama senin başka birinden hoşlandığını da görebiliyorum" dedi. Ama cümlenin son kısımlarını ağzında geveledi.
Hoşlanmak mı?
"Bir dakika bir dakika ben kimden hoşlanıyormuşum?" diye tereddütleri sordum. Gerçekten çok garip bir atmosfer oluşmuştu. Bir kızın benden hoşlandığını ya da bana değer verdiğini bilmek..
Aaaah! Her neyse işte.
Ayrıca ben kimden hoşlanıyordum ki? Yumemi biraz hayal dünyasında yaşıyordu anlaşılan.
"Bak Ryuzaki, gerçekten seni çok önemsiyorum. Ama bu seni sevdiğim için. Yani sana aşık falan değilim. Çünkü aşk bencilliktir ve ben sadece senin mutlu olmanı istiyorum bu yüzden gözünün önündeki şeyleri gör ve fark et çünkü daha hepimiz çok genciz ve herkese aşık olabiliriz sana dolaylı yoldan söylemeyeceğim ama o melodi var ya.. İşte onu dinlersen bulabilirsin emin ol dışarıdan sandığın gibi görünmüyorsun" diyerekten uzun bir konuşma yaptı Yumemi.
Tek sorun tam olarak bir şey anlamamış olmamdı. İyi de bunun Yumemi'nin okula gelmesiyle nasıl bir ilgisi vardı?
"Peki neden okula gelmedin?" dedim ve tek kaşımı kaldırdım.
"Hah işte asıl soru" dedi ve saçlarını kulağının arkasına attı ve yutkundu. Ne kadar çekindiğini fark etsem de anlatırsa çok daha mutlu olabilirdi çünkü biraz solun görünüyordu. En sonunda dudaklarını araladı.
"Ben annem ve babam ile yaşıyordum ve geçen günlerde... Şey bir kız benden hoşlandığını mesaj olarak söyledi. Bu kız bizim sınıftaydı. Ortaokuldan beri bana aşıkmış. Sonrasında annem bu mesajı gördü ve bir anda bana bağırmaya başladı. 'biz seni böyle yetiştirmedik' tarzında ve beni babaannemlere gönderdiler. Ayrıca annem ve babam da bunun üzerine kavga etti. Boşanma işlemleri başlatıldı. Ben çok zor durumdaydım ayrıca aklımın bir köşesinde de sen vardın sürekli. O yüzden okula gelemedim"
Söylediği şeylerle hayrete düştüm. Nasıl olurda bir insan 2 hafta içinde bu kadar iğrenç olayları üst üste atlatabilmişti. Buna rağmen hala gülümsüyordu.
"Yumemi.."
"Gerçekten sana hayran kaldım böyle saçmasapan olayların üstünden gelebilmişsin gerçekten seni tebrik ediyorum. Ayrıca konuşmaya başladıkça daha az utangaç olmaya başladın" dedim ve hafifçe gülümsedim.
"T-teşekkür ederim ama.. Sanki sen mutlu değilsin bir şey mi oldu?" diye tereddütle sordu Yumemi tekrar elleriyle oynamaya devam ederken.
"Ah büyütülecek bir şey değil" dedim ve konuyu saptırdım.
"Anladım.. Ama bak Ryuzaki mutlu ol tamam mı? Şuan anlamıyor olabilirsin ama anlayacaksın" dedi ve kocaman bir şekilde gülümsedi.
Etrafıma bakındım.
Hava hafiften kararmaya başlıyor, insanlar işlerinden çıkmış etrafta koşuşturuyordu. İçten içe herkesin tek bir hayat amacı olduğunu düşündüm o an. Sanki hepsi hayatının getirdiği mutlulukları öylece bir kenara atmış sadece doğru olanları yapmaya karar vermişlerdi.
Ben ise sadece aptal bir çocuktum. Sanırım yaşınız küçük oldukça etrafınızdaki her şeyi çok sorguluyordunuz. Neyin doğru, neyin yanlış olduğunu. Oysa ki o şeyin doğru olduğunu ya da yanlış olduğuna karar veren de bizler değil miydik? Bu yüzden içimizden geleni yapmalıydık ya.
Bu şehrin soğuk havasını derin bir şekilde içime çektim. Sanırım anlıyordum. Benimle birlikte dışarıyı seyreden Yumemi'ye döndüm ve o da bana baktı.
"Yumemi teşekkür ederim bana sıkıntılarını anlattığın için. Ailenin de seni üzmesine izin verme ve.."
"Söylediklerini dikkate alacağım" dedim ve elimi cebime koydum.
Yumemi küçük bir tebessüm etti. Çok mutlu değildi ama.
Çok fazla da deşmeden el sallayıp gittim.O basit insan topluluğuna ben de öylece karıştım.
Ama tek fark içimde bir şeylerin değiştiğiydi.
Önümü görmeliydim, kör olmak iyi bir şey değildi.~
Bu saatte bölüm yazdım hadi yine iyisiniz bea
Daha uzun bölümler atmaya çalışacağım ama vaktim olmuyor..
Sizi çok öpüyorum melekler <3Sayonara :'3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~telepathy~ [ lawlight ]
Random"Aramızda bir çeşit telepati var Ryuzaki, ve ben bunun farkındayım" [ Death Note ile bağlantılı değildir, Smut bulunur rahatsız olanlar okumasın.] [tamamlandı.]