18. Bölüm -HOKUS POKUS-

1.8K 278 201
                                    

Travis elimi yakalamıştı, havaalanının içinde çılgınlar gibi koşturan beş kişi vardı. Bir eliyle beni kavramışken diğer eliyle telefonu tutuyor ve Felix'e bağırıyordu. "Lanet olası Raxad, Dünya'da olduğumuzu nereden biliyor?" O kadar çok bağırdı ki, yanımızdan geçen birkaç kişi hem onun sesini duyup hem de koşuşturmamızı izlemek için bize döndü.

Felix ona bir şeylerden derken Silas bize yetişip ne dediğini sorunca Travis öfkeyle ona bakıp susturdu. "Neredeler? Türkiye mi?" dedi Travis.

Gökten düşen ışığı Felix başka bir gezegende olmasına rağmen bizimle aynı anda görmüştü ve indiğimiz gibi Travis'i aramıştı. Çıkışa doğru koşarken Travis telefonu kapattı ve valiz bekleyen insanların arasına girince sakince yürümeye başladı. Bir yandan dikkat çekmemeye çalışıyor, bir yandan da Felix'in dediklerini anlatıyordu.

"Raxad biz Dünya'ya indiğimiz an bunu anlamış olmalı. Takip ediyorlardı, beşimiz bir araya gelince uçağı düşürmeye çalıştılar." Ama başaramamışlardı çünkü Aria ve Travis büyüyle uçağı resmen kendileri uçurmuştu. Hava kontrolünü almak bu kadar kolay olmamalıydı. "Biraz daha havada kalsaydık eminim ki patlayacaktı."

"Buradalar mı?" dedim çevreme bakınarak.

Hala Travis'in elini tutuyordum. Hızlıca göz teması kurdu, bunun beni rahatlattığını biliyordu. "Bilmiyoruz Tess. İzmir'deyiz. Burada bir kapsül yokmuş ve İstanbul'a geçmemiz gerekiyormuş. Tekrar uçağa binme riskini alamayacağımız için arabayla gitmemiz gerekiyor ama Felix şu an hiçbir şey yapmamamız ve kendimizi kaybettirmemiz gerektiğini söyledi."

"Ne yapacakmışız?" dedi Aria stresle.

Travis çevresine hızlıca bakındı. "Eğer buradalarsa ve bizi araca binerken görürlerse takip edeceklerdir. İndiğimizi biliyorlar ve yer değiştirmeliyiz." Görevliyi durdurdu. "Toplu taşıma kullanacağız."

**

Metronun içinde, kafamı arkamdaki duvara dayamış bir şekilde bekliyordum. Aria'yla yan yana oturuyorduk, diğerleri ayakta, tam önümüzde kalmıştı. Nereye gittiğimizi kimse bilmiyordu. Felix Türkiye'ye daha önce gelmediği için şehre dair bir bok söyleyemiyordu ve talimatı bir başkasından alıyordu. İstanbul'a geçmemiz için bize araç yollayacaktı ama biniş rotamızı mümkün olduğunca gözden uzak bir yere çekmeye çalışıyordu.

Raxad bir takım oluşturduğumuzu tabii ki tahmin etmişti, aynısını onların da yaptığına hiç şüphe yoktu. Felix'in veya diğer konsey üyelerinin ellerindeki en iyi beş kişiyi bambaşka topraklarda köşeye sıkıştırmak istemeleri çok doğaldı ama kimse onların Dünya'ya geçebileceğini düşünmemişti. Biz kapsülleri kullanıyorduk lakin onların elinde Dünya'yla bağ oluşturabilecek bir şey yoktu, olmamalıydı.

Raxad bizler gibi düşünmüyordu. Dünya'yla hiçbir zaman iletişime geçmemişlerdi ve Protia'yı ezeli düşman olarak görüyorlardı. Sebebi çoktan unutulmuştu, asırlar öncesine dayanıyordu. Derslerde, akademiye giriş yaptığımız ilk an bize onlar anlatılırdı ve her zaman taraflı olunduğunu düşünürdüm, onları mümkün olduğunca kötülediklerine inanırdım lakin yıllar içinde bencil olduklarını herkes gibi kendi başıma öğrenebilmiştim. Protia ve Dünya birlik içindeydi, büyüyle insanlara yardımcı oluyorduk fakat Raxad iki türün birleşmesi ve anlaşmasından rahatsızdı. Dünya'daki kaynakları kendisine istiyordu lakin bunun için ticaret veya takas önermiyordu. Geçmek ve sömürmekti amacı. Aynı şekilde Protia'da da göz kamaştıran nimetler vardı.

Raxad'a asla geçiş sağlanamamıştı ama incelemeler sularının bile tadının demir kadar çirkin olduğunu gösteriyordu. Yayılmak istiyorlardı. Hem Dünya'ya hem de Protia'ya. Bu yüzden saati alıp şimdilik durgunlaştırdıkları hayallerini gerçekleştireceklerdi.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin