Aphrodite | Hyunlix

•Şölen•

1K olmak üzereyiz 🥳🥳🥳🎉🎊🎉🎊 İlk kez bir ficim 5 bölümde 1K oluyor ve şoktan ne diyeceğimi bilemiyorum. Nasıl teşekkür etsem bilemediğimden ben de bölümü erken atayım dedim. HEPİNİZİ KOCAMAAAAN ÖPÜYORUM TEŞEKKÜR EDERİM BEBİKLERİM😽💋

☆

1 hafta sonra 

"İnanamıyorum Minjeong. Çok güzel olmuşsun. Eminim ki imparator gözlerini senden alamayacak."

Sofada toplanmış bir grup omega çoktan hazırlanmış olan Minjeong'un zaten tavan yapmış egosunu samimiyetsiz iltifatlarıyla daha da yükseltiyordu. İtiraf etmeliydim ki Minjeong gerçekten güzel bir omegaydı. Gece mavisi işlemeli elbisesiyle omegalar arasında en çok dikkat çeken de oydu. Ama sadece dışı güzeldi işte, içi kokuşmuştu. 

"Ben varken size bakacak hali yok ya?" dedi Minjeong narsist bir tavırla saçlarını savururken. Bu haline gözlerimi devirirken odağım haremin açılan kapısına kaydı. Harem Ağası Jisung yanında birkaç hizmetçiyle içeri girdiğinde herkes ayağa kalkmış ve sıraya dizilmişti. Muhtemelen şölenden önce duyuru yapacaktı. 

"Şölenin heyecanı hepinizi sarmış bakıyorum. İlk kez toplanın dememe gerek kalmadan sıraya dizildiniz. Neyse. Şölen akşam 5'te başlıyor. Saat tam 4'te hepiniz sofada hazır bir şekilde bekliyor olacaksınız. Hazinedar Ustalar görev dağılımı yapacak. Dans ve Müzik görevinde olanlar ise iki saat içinde şölenin yapılacağı salonda olsun. Geciken olursa çırasını yakarım. Anlaşıldı mı?"

Jisung normalden sert bir şekilde konuştuğunda herkesten onaylar mırıltılar çıkmıştı. Muhtemelen şölenin telaşından dolayı bu kadar sertti. Çünkü genç bir Harem Ağasıydı ve ilk kez böyle büyük bir etkinlikle yüz yüze geliyordu. Harem Ağaları doğuştan cinsiyetsiz kurtlardan seçilirdi. Yani Jisung her ne kadar diğer bütün kurtlar gibi dönüşebilse veya feromonları duyabilse bile feromon salgılayamıyor ve onlardan etkilenmiyordu. Onun bir türü yoktu; Alfa, Omega, Beta, herhangi bir bir türe mensup değildi. Zaten bir Alfa ya da Beta olsaydı hareme girip çıkmasına izin verilmezdi.

"Dağılabilirsiniz." deyince omegalar minderlere, bazıları ise odalarına dönmüştü. "Sen hariç Felix, benimle dışarı gel."

Şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırırken neden beni çağırıyor olabileceğini düşünüyordum. Görev falan vermezdi herhalde? Fısıldaşma ve tuhaf bakışları görmezden gelip Jisung'u takip ettim. Kapının dışına çıktığımızda Jisung yanındaki hizmetçileri kovup beni ayrı bir köşeye çekti.

"Ne iş çeviriyorsun sen?"

"Ne?"

"Soruma soruyla cevap verme Felix." deyip belindeki çantadan ağır olduğu belli tahta bir kutu çıkardı. Kutunun üstündeki işlemeleri hatırlıyordum; cevahircide gördüğüm mücevherin kutusuydu. "Bu ne?"

"Bu..." dedim nasıl cevap vereceğimi düşünürken. "Sende ne arıyor ki?"

"Muhafızlardan biri verdi bunu sana vermem için. Ona da başkası vermiş. Kim olduğunu falan da bilmiyorum üstelik. Felix sen delirdin mi? Sevgilin olduğu ortaya çıkarsa başına neler gelir biliyorsun değil mi?" dedi fısıltıyla bağırırken. Evet fısıldayarak bağırıyordu çünkü hem çok sinirliydi, hem konuştuklarımızı başkaları duysun istemiyordu.

Söylediklerini hayretle dinliyordum, sevgilim olduğunu nasıl düşünmüştü? 

"Benim sevgilim yok Jisung-shi. Bunu size veren kişiyi tanımıyorum-" 

Aptal herif. Resmen hayatımın tehlikeye attı. Bir de Harem Ağasına vermiş...Şaka gibi.

"Bak dinle. Açıkçası muhafız senin adını verince çok şaşırdım. Çünkü...Ne bileyim yani pek insanlarla flört edecek birine benzemiyorsun. Bunu sana vereceğim, yani gönderen her kimse soylu biridir muhtemelen. Muhafızlar bile yasağa ses etmediğine göre...Neyse, hediye olduğunu sakın söyleme. Soran olursa cevahircinin çırağı getirdi falan dersin. Tanrı'ya dua et muhafız Bunu bana verdi, hazinedarlara verseydi şimdiye deniz kızı olmuştun."