•Oğlumun güzel bir zevki var•

4.3K 510 315
                                    


İmparatorun başlamasıyla diğer herkes de kahvaltıya başlamıştı. Kahvaltının pek sessiz sakin geçtiğini söylemezdim çünkü konuşmaktan yemek yemeye fırsat bile bulamıyorlardu. Minjeong İmparatorun sol arkasındayken ben de İmparatoriçenin sol çaprazındaydım. Yani tam olarak İmparatorun görüş açısına giriyordum.(Kafa karışıklığı olmasın diye mükemmel çizim yeteneğimle oturma düzenini çizdim⤵️)

(Kafa karışıklığı olmasın diye mükemmel çizim yeteneğimle oturma düzenini çizdim⤵️)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Umuyorum ki misafirliğinizin ilk günü güzel geçmiştir Chris. Siz ve aileniz konukseverliğimizden memnun kaldınız mı?" diye sordu İmparator. Saygı eklerini bırakmasa da Avustralya İmparatoruna ismiyle hitap etmesi, samimi olduklarının göstergesiydi. "Kesinlikle" diye yanıtladı İmparator Chris, "Saray halkı oldukça kibar ve bizi çok güzel ağırladılar."

"Emin olun yalnızca saraydakiler değil, halkımızın tamamı çok konukseverdir." dedi İmparatoriçe Jihyo. Halbuki Hyunjin tahta çıkmadan önce şehre bile inilmezdi korkudan. Ancak şölen için alışverişe çıktığımızda gerçekten çok sakin ve huzurlu bir yerdi. Sadece birkaç ayda asayişi sağlaması cidden takdir edilesiydi. 

"Şehre henüz inmedim ancak belki bugün birlikte gideriz?"

Bunu sorarken Prens Jeongin'e bakıp gülümsemişti ve bunu masadaki herkesin gördüğüne emindim. Demek ki tahminlerim doğruydu. 

"Ben de şehre inip alışveriş yapmak istiyorum. Arkadaki cariyelerin kıyafetleri çok hoş, bizim İmparatorluğumuzdaki elbiseler daha sade. Böylelerini bulamıyorum." dedi Avustralya'nın omega prensesi Sana. İltifatına başımı kaldırmadan hafifçe gülümserken İmparatoriçenin bana dönen bakışlarını hissetmiştim. 

"Oğlumun güzel bir zevki var."

  Ne?

Anlık galeyana gelip kafamı hayretle kaldırdığımda masadaki herkesten ufak kıkırtılar çıkmıştı. Utançla başımı hemen önüme eğmiştim ama çoktan rezil olmuştum bile. "Oğlum derken, Prens Jeongin'den bahsetmiştim. Kıyafet seçmekte size yardımcı olacağından eminim."

Tanrı'm canımı al.

Prens Jeongin "Seve seve yardımcı olurum. Hatta cariyeler de bize eşlik etse çok güzel olur." derken yanında duran Seungmin'e bakıp gülümsemişti. Meraktan çatlasam da kafamı kaldırıp Seungmin'in ne halde olduğuna bakamıyordum. Bir yanında Komutan Changbin, diğer yanında Prens Mingi vardı. Komutan Seungmin onun hediye ettiği elbislerden giydiği için neler düşünüyordu kim bilir? Ya da Prens sinirli miydi?

"Nasıl arzu ederseniz Prensim" dedi Seungmin hafifçe eğilirken. "Ben de geleceğim!" diye atıldı Küçük Prensimiz Jungsu. Sohbet bu şekilde başını almış giderken ara ara çaktırmadan İmparatora ve Seungmin'in olduğu tarafa bakıyordum. Herkes kendi halinde eğlenirken benim için çok gergin bir ortamdı. Nihayet kahvaltı son bulduğunda hizmetçiler sofrayı toplamış, biz de arkalarından ilerlemiştik. "Pelerinlerinizi hazırlayın" demişti Bayan Yoonah. Çok geçmeden pelerinlerimizi almış, Sarayın giriş kapısında onları beklemeye başlamıştık. İmparatorumuz, İmparator Chris, Prens Jeongin, Prens Jungsu ve İmparatoriçe bir arabaya binmişti. Prenses Jisu, Prenses Sana, Prens Younghyun arkalarındaki arabaya yerleşmişti. Komutan Changbin ve Prens Mingi ise katılmayacaklarını bildirmişti. Ben, Yuna, Minjeong ve Seungmin en arkadaki arabadaydık, İmparatoriçenin isteği üzerine Hazinedar Ustalar sarayda kalacaktı.

Aphrodite | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin