☆
Yoğun bir baş ağrısıyla uyandığımda kendime gelebilmek adına birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Ellerimle gözlerimi ovuştururken uyumadan önce bilelerimin bağlı olduğunu hatırlıyordum. Muhtemelen Hyunjin ben uyuduktan sonra bileklerimi çözmüştü.
O pislik herife dün gece yaptıklarının hesabını soracaktım!
Aklıma gelenlerle uzandığım yerden kaşlarımı çatıp kendimce kafamda intikam planları kuruyordum. Bir daha beni öpmesine asla ama asla izin vermeyecektim. O kızgınlığa girdiğinde de onu yatağa zincirleyecektim!
Odadan duyduğum bir kadın sesi ile kurmacama ara verip hemen yatağımdan doğruldum.
Minjeong'u ve onunla konuşan Hyunjin'i görmemle ağzım açık ikisine bakıyordum. Ancak onlar uyandığımı fark etmemiş olacak ki sohbetlerine devam ediyordu.
"Seferden sağ sâlim döndüğünüz için çok mutluyum." demişti Minjeong başı önüne eğik bir vaziyetteyken.
Sana mı döndü? Mutluymuşmuş...
"Ben de seni gördüğüm için çok mutluyum."
Hayır bunu Hyunjin söylemedi. Sadece ben kabus görüyorum. Evet, hadi 1, 2, 3! Uyandım mı?
Tanrım canımı al!
Hyunjin'in söylediği cümleye karşılık utangaç(?) bir şekilde gülümsemişti Minjeong. Ağzım beş karış açılmış bir halde ikisine bakıyordum ve gördüklerimi, duyduklarımı asla anlamlandıramıyordum. Burada ben, İmparatorun yatağında uyurken Minjeong odaya giriyor, yetmezmiş gibi onunla konuşuyor, sözde gözü benden başkasını görmeyen Yüce İmparatorumuz(!) onu gördüğüne sevindiğini söylüyordu. Eğer bu bir kabus ise çok komik, değilse daha da komik.
Uyanık olduğumu onların fark etmesini istediğimden dolayı susmuş ve onları dinliyordum. Nihayet Hyunjin'in başkaları beni bulduğunda gülümsemiş ve yatağa doğru yaklaşmaya başlamıştı. Onun bana doğru geldiğini gören Minjeong ise kızgın mı yoksa ukala mı olduğunu anlayamadığım bir şekilde izliyordu beni. Ve ben gördüklerimi atlatamadığımdan dolayı öylece yatakta oturmuş, bekliyordum.
Hyunjin yatağın önüne geldiğinde yeni uyandığımdan dolayı karışmış saçlarımı elleriyle düzeltip "Günaydın." dedi tatlı bir gülümsemeyle.
"Aymasaydı daha iyiydi." dedim bir ona bir Minjeong'a bakarken. Ne tepki vereceğimi bile kestiremiyordum o an. "Niye huysuzlandın sabah sabah?" diye sorduğunda suratının ortasına yumruğumu geçirmek istiyordum. Ne zaman bu kadar kıskanç ve sahiplenici biri olmuştum?
Saçlarımda dolaşan ellerini çekerken "Yok bir şey. " diye yanıtladım onu. Ancak sesinden bile bir şeyler olduğunu belli ediyordum. Kendi içimde neler olduğunu sorgulamaktan doğru düzgün bir tepki veremiyordum bile. Belki de fazla hassas davranıyordum ama Tanrı aşkına kim sevgilisinin yatağında uyanırken sevgilisinin başka bir kadına "Seni gördüğüm için mutluyum." demesini normal karşılayabilirdi ki?
Ellerini ittiğimden dolayı şaşırmış ve kaşlarını kaldırmıştı. Ardından biraz durup gülmeye başladığında gülerken görünen o inci dişlerini tek tek sökme isteği dolmuştu içime. Ama o an için bütün enerjimi sakin kalmaya harcıyordum. Zaten kızgınlıktaydım, sinirlerim tepemdeydi. Katil olacaktım bu gidişle.
Minjeong'a dönmüş ve "Kahvaltıyı odama yapacağım. İki kişilik hazırlat." demişti. Minjeong selam verip odadan çıktıktan sonra ben de sinirle yataktan doğruldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite | Hyunlix
FanfictionTahta çıkacak olan Delta Prens Hwang Hyunjin ve hareminin gözde cariyesi Omega Lee Felix.