☆
"Bu mu yoksa bu mu?" diye sordu Prenses Sana tezgahtaki elbiseleri gösterirken. 'Zenginsin, ikisini de al işte' demek istesem de canımın kıymetini bildiğimden "İkisi de size çok yakışır. " deyip gülümsedim. Böyle de içi dışı aynı bir insandım işte.
Gün batmak üzereyken bir an önce saraya dönmek istiyordum. Her ne kadar alışveriş yapmak güzel olsa da artık bacaklarımı hissetmiyordum. "Hava kararmak üzere, saraya dönsek iyi olur." dedi Prens Jeongin içimi okumuşcasına. "Felix, dışarıdaki muhafıza arabayı buraya çağırmasını söyler misin? Oraya kadar yürümeyelim şimdi."
Başımı sallayıp tuhafiyeden çıktım. Gözlerim muhafızı ararken hiç görmek istemediğim birine denk gelmiştim. Hemen içeri kaçmayı düşünsem de geç kalmıştım ve o bunu fırsat bilerek dibimde bitmişti. Neyseki İmparatora ve hanedana bakmak yasaktı da başımı eğip suratını görmüyordum.
"Bir dahakine daha hızlı olursan yakalanmadan kaçabilirsin." dedi önümde dururken. Sesi kulağa hep ama hep alay eder gibi geliyordu.
"Kaçmıyordum." dedim başımı kaldırmazken. Kaçsam ne olacak sanki? İmparatorsun sen ya, istediğin an bulursun beni.
"Tüh, ben de beni gördüğü an arkasını dönüp kaçmaya çalışan ama fark edilince elmahkum bekleyen kişiyi sen sanmıştım. Karıştırmışım demek ki."
"Aynen, hekime görünün bir bence." dedim kendimi tutamayarak. Bir gün bu dilim yüzünden idam edilecektim ya neyse.
Söylediğime şuh bir kahkaha atarken ona karşı olan tavrıma rağmen yine bana sinerlenmemesine hayret ediyordum. Eski İmparatora böyle davransaydım muhtemelen cesedimi dar ağacında sallandırırdı.
İdam edilme korkusuyla "Yanlış anlamayın bu arada, gözleriniz için dedim." diyerek kıvırmaya çalışmıştım sonrasında.
"Gözlerim gayet iyi görüyor Felix." dedi keyifle. "Aklından geçenleri görebilecek kadar hem de."
Latife mi yapıyor yoksa ciddi mi? Ciddi olmasına imkan yok canım, zihin okumak mümkün olur mu hiç? Ya ciddiyse? Ya Delta diye böyle bir gücü varsa? Önceki deltaların böyle bir gücü yoktu ki. Yoktu değil mi?
"Latife yapıyorum, korkma bu kadar." dediğinde söylediği hiç gerçekçi gelmemişti. Şimdi ömrümün geri kalanında deltaların zihin okuyup okuyamadığını düşünecektim. Ne harika ama.
"Güzel görünüyorsun." dedi birdenbire, konudan alakasız bir şekilde. Ben iflah olmaz bir aptal olduğum için heyecanlanıp kafamı kaldırmıştım yine. Simsiyah irislerini ve hafifçe gülümseyen dudaklarını görünce aptallığımın farkına varıp tekrar eğdim başımı.
Elini çenemin ucuna koyup kaldırdı başımı. Böyle küçük temaslardan pek etkilenen biri değildim. Aslında etkilenmemem çok tuhaftı. Sağlıklı bir omega muhakkak bir deltanın ya da alfanın feromonlarından azıcık bile olsa etkilenirdi. Belki de karakterim kurdumu fazla baskıladığından böyleydim, kızgınlıklarımda bile kurdum kendini pek dışarı çıkaramıyordu. Normalde omegaların kızgınlıkları çok ağır geçerdi. Hatta haremdeki omegalar kızgınlığa girdiğinde özel bir odaya alınır ve kızgınlığını daha hafif atlatması için ellerinden ne geliyorlarsa yaparlardı. Benimse kızgınlıklarımda sadece karnım ağrıyordu, ara sıra ıslak rüyalar görüyordum. Açıkçası halimden çok memnundum çünkü Seungmin'i de görmüştüm; her kızgınlığında içi dışına çıkana kadar acıdan ağlıyordu.
"Yanımdayken yere değil de gözlerime bakmanı tercih ederim. Eskisi gibi."
"Eskiden İmparator değildiniz." dedim bu konudaki sinirim sesime de yansırken. Hala nasıl kandırıldığımı düşünüyordum ve bazı zamanlar muhaliflerle bir olup İmparatora suikast kurmak isteyecek kadar kin doluyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aphrodite | Hyunlix
FanficTahta çıkacak olan Delta Prens Hwang Hyunjin ve hareminin gözde cariyesi Omega Lee Felix.