Aphrodite | Hyunlix

•Yalnızca deltayı istiyorum•

☆

"Hazır mısınız?" diye sordu Jisung cariyelere bakarken. Onları bilmem ama ben hazır falan değildim. Ateşimin kırk dereceye çıktığına emindim, sanki Tanrı cehennem dediği şeyi içime koymuştu.

Cariyelere göz ucuyla baktığımda hepsinin fazla güzel ve çekici görünmesi sinirimi bozmuştu. Özellikle kadın omegaların göğüsleri daha büyük olduğundan vücut kıvrımları çok daha güzel görünüyordu. Bu kadar güzel omegalar benim sevgilimin önünde rask mı edecekti şimdi? İmparator falan demeyip canına okuyacaktım o Hyunjin'in. 

Jisung "Hadi bakayım, güzel kıvırın tamam mı?" dediğinde birkaç cariye kıkırdayıp Jisung'a rask etmeye başlamıştı. Herkesin keyfi yerindeydi de bir tek ben gülmüyordum. Ben nasıl bu kıyafetle dans edecektim? Adım atsam yırtmaç kalçama kadar açılıyordu. Hadi Hyunjin benim sevgilimdi, ya diğer cariyeler? 

Tanrım canımı al.

"Yeter oyalandınız. Düşün önüme. " Jisung'un peşine takılıp giderken eğlencenin nasıl olacağını düşünüyordum. Ben eğlenmiyordum bir kere!

Sarayın daha önce görmediğim bir odasına geldiğimizde muhafızlar kapıları iki yana doğru açtı. Önlerinde yarı çıplak omegalar vardı ama göz ucuyla dahi bakmıyorlardı. Bunun sebebi Harem ile ilgili çok katı kuralların olmasıydı, yoksa onların iffetinden değildi. 

Kapıların açılması ile müzik de başlamıştı. Seungmin ve birkaç cariye daha hemen hemen her eğlencede müzik ile görevli oluyordu. Sesim güzel olsaydı da ben de onlara katılabilseydim keşke. En azından her davette, eğlencede, şölende bu gerilimi yaşamaktan kurtulurdum.

Kapılar açıldığında karşıda direkt olarak tahtta oturan İmparatoru gördüm. Taht odasındaki gibi devasa ve görkemli bir taht değil, aksine oldukça sıradan,  üzerindeki altın işlemeler ve pahalı kumaşı olmasa koltuk denilebilecek bir şeydi. Yanında ise hanedan ve sarayda yüksek mevkili kişiler sedirlerde oturuyordu.

Başka alfalar ve betalar da vardı!

Vezir, Sancaktar, Cellatbaşı, Komutan, Valiler...

İçerideki kalabalığı görmemle karnımdaki ağrı kat kat artmış ve yüzümü buruşturmama sebep olmuştu. Neden aptal gibi sadece Hyunjin'in olacağını düşünmüştüm ki?

Donup kaldığımı fark eden cariyelerden biri çaktırmadan kolumu çimdiklemiş ve beni kendime getirmişti. Sırtımı dönüp gidebilirdim aslında ama yapmak istemiyordum. Ben gidecektim ve Hyunjin cariyelri izleyip keyfine mi bakacaktı? Asla.

Nedense sinirlendikçe vücudumdaki ağrılar çoğalıyor ve başedilemez hale geliyordu. O an için her şeyi bir kenara bırakıp sadece dansa odaklanmaya karar verdim. Nasılsa bunun hesabını Hyunjin'den soracaktım. 

Ritme uyup dans etmeye başladığımda üzerimize çekilen bakışları umursamamaya çalışıyordum. Birkaç saat önce yatak döşek yatarken şimdi kalkmış göbek atıyordum. O kadar berbat bir haldeydim ki Hyunjin'in dönüşüne bile sevinememiştim doğru düzgün. Dansa uyup etrafımda dönmeye başladığımda dünyada benimle beraber dönüyor gibiydi. Salonda bulunanlar ritme göre alkış tutmaya başladığında bakışlarımı İmparatora çevirdim. 

Onu özlemiştim ama o bana kaşlarını çatmış, sinirli bir şekilde bakıyordu. Beyefendi için dansözlük yapıyordum da beğendiremiyordum kendimi. 

Aklıma gelen şeyle tekrar İmparatora dönüp gülümsedim. Madem eğlence istiyordu, ben de onu eğlendirirdim. 

Çalıştığımız dansın dışına çıkarak oluşturduğumuz çemberin ortasına geçtim. Cariyeler şaşırmış olsa da neyseki bozuntuya vermemiş ve bana uyum sağlamış, sanki önceden planlanmış bir şey yapıyormuşuz gibi davranıyorlardı.