06

3K 343 102
                                    


"Neden bu kadar takıldığını anlamıyorum. Bu sadece bir iş yemeği minho..." parlatıcıyı iyice yedirdiği dudaklarını öne kıvırarak konuşan bedene göz devirmemek için kendisiyle büyük bir savaş verdi minho.

Birbirlerine geçirdiği bacaklarını ayırarak masaya kollarını dayadı ve ona biraz daha yaklaştı. "Anladığını sanmıyorum fakat tekrar edeceğim. Bu tür şeylerden hoşlanmadığımı biliyorsun, felix. Her seferinde beni birilerine sunar gibi gittiğin her yere yanında taşımandan nefret ediyorum. Ayrıca tanımadığım adamlarla hiç alakam olmayan bir iş için neden yemek yiyeceğim?" Başını iki yana sallayıp derin bir nefes verdi. " tanrı aşkına, beni yoruyorsun."

Sarı saçlı olan suçlulukla dudaklarını kemirirken, kendilerine doğru gelen nişanlısını farkettiğinde far görmüş tavşan gibi yerinden zıpladı ve ayağa kalktı.

Minho onun bu haraketine iğrenerek bakarken, "aptal" diye mırıldandı ağzının içinden. " gerçekten, kelimenin tam anlamıyla aptal."

Yer yer yeşil tutamların ev sahipliği yaptığı saçlarını karıştırırken, başının ağrımaya başladığını hissetti. Bu lanet olası yemeğin bir an önce bitmesini diliyordu. Akşam eve gittiğinde jisung ile konuşmak için adeta dakika sayıyordu.

Kardeşi ve nişanlısı nihayet sarılma faslını bitirip, masaya oturduklarında minho ikisine de samimiyetsiz bir gülümsemeyle baktı.

Chan onun yüz ifadesine göz devirip, " çok çirkin gözüküyorsun" dedi alayla. Minho ona aynı gülümsemeyle, " bu dediğin imkansız bebeğim" özgüvenle gerginleşen omuzlarını biraz daha dik tuttu.

Chan ona bıkkın bir şekilde bakarken, "her neyse..." kafasını umutsuzca sallayıp nişanlısına döndü.  " Han jisung ile bir yemek yiyeceğiz. Onu hatırlıyorsun değil mi bebeğim?" diyerek onu küçük bir teste soktu.

Felix ağır ağır başıyla onay verirken " mavi saçlı, tuhaf adam?" dedi soru sorar gibi. Chan onay mırıltıları çıkarıp, " aynen öyle" diyerek onu tastikledi.

Minho duyduklarıyla kas katı kesıldı. Sürekli jisung ile yollarının kesişmesi, bir gün kendisini tanımasına sebep olacağını biliyordu. Sakince titreyen ellerini yumruk yaptı. Tırnaklarının etine battığını hissediyor, fakat karşı koymuyordu. Zira aptal kedi kulaklarıyla yeterince dikkat çekerken, bir de ucube davranışlarıyla insanların odak noktası olmak istemiyordu.

Chan onun gergin halini fark ettiğinde sormaktan çekinmedi. "İyi misin minho?" Minho kendisine yöneltilen soruyla istemsizce kulaklarını oynattı. Gözlerini ağırca masanın diğer ucunda oturan arkadaşına çevirip abartısız tepki vermeye çalışarak "hayır, neden?" dedi.

Sarı saçlı olan kaşlarını yavaşça kaldırıp arkadaşının yüzünü izledi bir süre. " sebebi nedir?" sorgular ses tonunun altında aslında cevabı bilir gibi bir tını yatıyordu.

Minho önüne koyulan peçeteyle ilgilenirken, "sorun o adam, onun gibi bir ucubeyle yemek yiyeceğimi bilseydim hiç gelmezdim" memnuniyetsizce mırıldandı. Arkadaşının hayrete düşmüş tepkisini gördüğünde gülmemek için kendini sıktı.

Chan başını iki yana sallayıp, "tanrım, saçmalıyorsun. Jisung mükemmeldir" dedi hayranlıkla. "Neden onu sevmediğini anlamadım."

Minho kaşlarını imayla havaya dikti. Pantolonuna sıkıştırdığı kuyruğunun da havalandığını hissetti. "Öyle mi?" Alayla gülüp, "konuşmayı bile bilmeyen bir adam hakkında böyle hayran hayran konuşman şaşırtıcı." dedi. Kendisini şüpheyle izleyen kardeşine gözlerini değdirmeden önüne döndü.

Kıskançlığın yavaş yavaş benliğini ele geçirdiğini hissediyordu. Jisung hakkında birilerinin böyle güzel konuşması onun sinirini bozuyordu. Evet jisung mükemmeldi fakat kimse onun güzelliğini konuşmamalıydı.

Sinirle dudaklarını dişlemeye devam etti. Kardeşinin biricik nişanlısını parçalamak istemiyor, sakin kalmak için direniyordu. Ayrıca felix'in bir şeylerden şüphelendiği oldukca aşikardı. Gözlerini kahverengi saçlıdan asla ayırmıyor, dikkatle her haraketini izliyordu.

"İnan bana eğer onu tanısaydın sen de çok severdin," diyen chan'e tepkisiz kaldı. Eğer jisung'u ne kadar yakından tanıdığını bilseydi asla böyle konuşmazdı tabi.

Sarı saçlı olanın telefonu çaldığında masakilerden izin isteyerek ayağa kalktı ve çıkışa doğru yürümeye başladı. O sırada felix, kardeşinin eline dokunarak dikkatini kendi üzerine çekmeyi başardı.

Başını sağa doğru eğmiş, kardeşinin yüzüne dikkatle bakarken "bilmediğim bir şey mi var minho?" diye sormuştu güzel ses tonuyla.

Minho kuruyan dudaklarını diliyle ıslattı ve derince nefes aldı. "Hayır yok. Sadece dediğim gibi, bu tarz mekanlarda bulunmayı sevmiyorum. Üzgünüm." Yüzüne sahte bir üzüntü kondurduğunda kardeşinin bu yalana inandığını anladı.

Şükürler olsun ki bu biraz olsun felix'in ilgisini üzerinden çeketi. Yoksa tüm yemek boyunca onu izlerdi ve bu hiç iyi olmazdı.

Chan masaya döndüğünde tek değildi. Yanında minho'nun nefesinin kesilmesine sebep olan adam da vardı.

Jisung kendini beğenmiş gülüşüyle masanın başında duruyor, erkek kardeşiyle selamlaşıyordu. İkisi sarıldığında minho şaşkınlıkla dudaklarını araladı. "Merhaba jisung, nasılsın?" Saygı eklerini kaldırıp samimiyetle konuşan kardeşine dik dik baktı.

Ne ara bu kadar samimi olmuştu bunlar?

Jisung ondan ayrılırken, "iyiyim felix, sen nasılsın? Bugün oldukca çekici gözüküyorsun." dedi yalancı çapkınlıkla.

İkisi gülüşüp sohbet ederken selam verme sırasının kendine geldiğini anlayan minho ayağa kalkıp elini mavi saçlı adama uzattı. "Merhaba."

Jisung sanki onu daha yeni fark ediyormuş gibi baktı. Minho onun göz bebeklerinin parladığını gördü. Ya da belki de sadece basit bir hayaldi fakat çok gerçekciydi. Yüzüklü parmaklarını ona uzattı ve ince kemikli parmakları minho'nun elini kıskıvrak yakaladı. "Merhaba...?" Kahverengi saçlı onun ismini hatırladığını anlayınca, "minho, lee minho." diye hatırlattı.

Mavi saçlı hatırlamış gibi gülerek başını aşağıya salladı. "Ah evet, minho. Adını biliyorum ama sadece bir anlığına seni tanıdığım birine benzettim" dudaklarını büzerek " saçma bir benzerlik, üzgünüm." dedi.

Minho gergince onun yüzüklü parmakları arasında hapsolan elini kendisine çekip sandalyesine oturdu. Tanrı aşkına, jisung anlamaya başladığında ne yapacaktı?

Belki de artık jisung'a söylemenin vakti gelmişti.

___

Of mal gıbı hıssedıyorum hıcbır sey yazamadım resmen😓😓 kıtaptan o kadar uzaklasmısım kı... her seyı unutmusum.

bu bolum bıraz hatalarla dolu, alısmaya calısırken sacmaladıgım bır bolum oldu. Sımdıden uzgunum😔😔 bır sonrakı bolumler de duzeltmeye calısacagım!!

Btw hepınızı cok ozledım💓💓

 lost in the fire • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin