12 - m

4.1K 358 306
                                    



"Hoş geldin." Minho masanın önündeki koltuklardan birine otururken başını salladı. "Pek değil."

Jisung dudaklarını ısırıp masada bulunan telefonu kulağına yasladı. "Bir şey içer misin?" Kızıl saçlı dudaklarını birbirlerine yaslayıp birkaç saniye düşündükten sonra konuştu. "Su."

Mavi saçlı onu onayladıktan sonra telefondaki kişiye söyledi. "Teklifimi düşündün mü?" dedi mesafeli ses tonuyla , telefonu kapattıktan sonra.

kızıl saçlı derin bir nefes verdi. "düşündüm ve—" jisung bir anda yeni fark etmiş gibi onun cümlesini kesti. "saçını neden boyattın?"

minho ne diyeceğini bilemeyerek birkaç saniyeliğine duraksadı. "değişiklik istedim." başını salladı mavi saçlı olan. "yakışmış," dedi hâlâ onun kızıl saçlarına bakarken.

minho konuşmak yerine sessiz kaldığı sırada jisung'un mükemmel fiziğe sahip olan asistani elinde tepsiyle içeriye girdi.

kadın jisung'un kahvesini ve minho'nun istediği suyu masaya bıraktıktan sonra başka bir istekleri olup olmadığını sordu. jisung istedikleri bir şey olmadığını söylediğinde, sarışın kadın yüksek topuk sesleriyle beraber odayı terk etti.

"evet ne diyorduk—" dirseklerini masaya dayayıp kızıl saçlıya baktı. "kabul ediyor musun?"

minho kararsızca durdu. "kabul etmeden önce bazı maddeleri konuşmamız gerektiğini düşünüyorum." mavi saçlı onu dikkatle dinlerken başını da aynı anda sallıyordu. "tabi, konuşalım."

minho göz teması kurmaktan kaçınarak odanın içini izlemeye başladı. "neden böyle bir şey istiyorsun?" derken hissettiği gerginlik sesine de yansımıştı.

"nasıl bir şey istiyorum?" mavi saçlı kaşlarını kaldırmış merakla karşısındaki bedene bakarken, kızıl saçlı dudaklarını birbirine bastırdı. "beden sözleşmeli bir yatak arkadaşı istiyorsun? tanrı aşkına anlayamıyorum jisung—"

jisung kendisine şaşkın ve bir o kadar da sinirli bakan çocuğu ellerini kaldırarak durdurdu. "ikimiz de bunu istemiyor muyduk?" ardından tavrı soğuklaştı. "ben mi yanlış biliyorum yoksa—"

minho sert bir tavırla arkasındaki koltuğu ittirip ayağa kalktı. "biz sevişecektik, ben senin seks kölen olmayacaktım." derken sonlara doğru sesi kırık çıkmıştı.

jisung sabır dilenircesine kafasını geriye doğru yasladı. "ne kölesi minho?" yutkunurken belli olan adem elmasına kaydı kızıl saçlının gözleri. "ben sana böyle bir şey mi söyledim?"

minho aklına dolan kurnaz düşünceler kovmak için başını iki yana sallarken dalgınca mırıldandı. "gönderdiğin sözleşmede yazanları kendin okumadın herhalde?" yok olmamış siniri tekrar gün yüzüne çıktı. "sen de kalacağım günler bile belirli! şaka mısın sen?"

"sesine dikkat et," dedi mavi saçlı karşısındaki çocuk gibi sinirlenmeye başlarken. minho'ya fazlasıyla taviz vermişti ve şu anki tavrı buna büyük bir örnekti. "bu sadece düzenli bir ilişki yaşayabilmemiz için."

minho ısırmaktan kanattığı dudaklarını serbest bırakırken alayla güldü. "düzenli bir ilişki? senin beni düzenli olarak becerip sonra da bırakacak olmandan mı bahsediyoruz?"

mavi saçlının yüzünde mimik kıpırdamadı. "istediğin bu değil mi?" diye sordu sakince.

minho'nun gözleri sinirle dolarken, saklamak için başını eğip derin bir nefes aldı. "artık değil." başını kaldırıp karşısındaki adama hislerine zıt bir şekilde gülümsedi. "artık beni kullanıp sonra da bir kenara atmana izin vermem."

 lost in the fire • minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin