19

1.2K 172 137
                                    

"Taehyun top kaçtı, getirsene."

Sınıftaki erkeklerin birkaçı toplanmış futbol oynuyorlardı. Jeongin oynamıyordu, oynayan Hyunjin'i izliyordu. Bir yandan da yanında komşusu olan Yuna vardı ve onunla sohbet ediyordu. Onunla iyi anlaşırdı, ancak farklı sınıfta oldukları için pek karşılaşamazlardı. Beden dersleri ortak olduğu zamanlar birlikte ağaç altında otururlar, Taehyun'dan hoşlanan Yuna'ya onu izlemesi için eşlik ederdi.

Jeongin, Yuna'nın kolunu dürtmesiyle bakışlarını Hyunjin'den uzaklaştırıp Taehyun'a yöneltti. Taehyun bir kızla konuşmaya başladığında Yuna yalancı bir kıkırtı atmış, "Bu kız da kim?" diye sormuştu. Jeongin "Bilmiyorum, ilk kez gördüm." dedi.

Hyunjin, Changbin ve birkaç kişi daha Taehyun'un birisiyle sohbet etmeye başladığını gördüklerinde oflayıp dağıldılar. Hyunjin ve Changbin, Jeongin ve Yuna'nın yanına gelmişti.

"Neden oynamayı bıraktınız?" diye sordu Jeongin, Hyunjin ve Changbin'e su uzatırken. Changbin de "Taehyun topu getirmiyor, baksana unuttu oyunu." dedi.

Taehyun biraz sonra onların yanına geldiğinde yere, çimenlerin üzerine oturdu. "Kız okulda yeniymiş, çok güzel değil mi?" dedi, Yuna sinirle yüzünü ekşitti kıza bakarken. "Hayır, çok zevksizsin Taehyun." karşısındaki kız ona birden gülümsediğinde ağzı açık kalmıştı, çok güzel gülümsüyordu.

Hyunjin adını bilmediği kızın gülümsemesini gördüğünde kız ona şirin gelmişti. "Ne tatlı gülümsüyor." dedi. Jeongin başını Hyunjin'in yüzüne çevirip öylece baktı. Kalbinde yakıcı bir his vuku bulmuştu.

Her biri dakikalarca sohbet ederken yanlarına az önce hakkında konuştukları kız yaklaşmıştı. Kız sakince "Merhaba." dedi, "Ben Chaeryeong, bugün burada ilk günüm." Taehyun hemen kızı yanlarına oturması için davet etmişti, Jeongin ve Taehyun'un arasına oturmuştu. Her biri kendilerini tanıtmış, Chaeryeong'un sevecen bir kız olduğunun farkına varmışlardı.

Jeongin kendini sürekli Hyunjin'i takip etmek zorunda gibi hissediyorken Yuna da sürekli Taehyun'u takip ediyordu. Chaeryeong'u buraya sürükleyen tek neden ise içlerinde oturan siyah saçlı güzel kızdı.

Birbirlerini tanımak için sürekli sorular sorarken Chaeryeong'dan "Sevgiliniz var mı?" sorusu gelmişti. İçten içe Yuna ile bir şansı olabileceğini ölçmeye çalışıyordu. Bu konularda utangaç olduğundan çekine çekine konuşuyordu.

Jeongin ve Hyunjin gelen soruyla göz göze geldiklerinde Jeongin çekinerek bakışlarını kaçırdı. Sevgili olmadıklarını biliyordu, ancak aralarındaki ilişki çok daha farklıydı. Ancak emindi ki arkadaş değillerdi.

Herkes cevap vermiş, yalnızca Hyunjin ve Jeongin sessiz kalmıştı. Chaeryeong, "Hyunjin-shi, senin sevgilin var mı?" diye sordu yalnızca ikili cevap vermediği için. Hyunjin ise Jeongin'e istemsizce bakarak "H-hayır, yok." dedi. Chaeryeong bu ikili arasındaki çekimi fark ettiğinde hafifçe gülümsemişti. Ancak Jeongin, Chaeryeong'un özel olarak Hyunjin'e sormasını yanlış yorumlayarak kendini bile bile kuruntuya düşürdü.

Dersin bitiminde tenefüse çıkmışlar ve dağılmışlardı. Jeongin, Yuna'ya sınıfına kadar eşlik etmek için birlikte yol almıştı.

"Onu hiç sevmedim." dedi Yuna, yalandı. Onun bu kadar samimi ve güzel olması kendisini etkilemişti.

Jeongin de "Hyunjin'e asılıyor olabilir mi?" diye sormuştu. Soruyu çekinerek sorduğunda Yuna hiçbir şey belli etmeden "Sanmam." dedi. Jeongin duygularını saklamayı beceremiyordu. "Neden sordun?" diye devam etti Yuna. Onu rahatsız etmek istemiyordu, ancak kuruntu yapıp kendini yiyip bitirmesini de istemezdi. Jeongin ise "Hiç, saçmaladım sanırım." diyerek hafifçe gülümsedi. Başka bir şey konuşmadılar. Yuna'nın sınıfına geldiklerinde vedalaştılar ve Jeongin de sınıfına doğru ilerledi.

Sınıfa geldiklerinde Felix de oradaydı. Jeongin selam verip "Zil çalacak gitsen iyi olur." demişti. Felix ise gülümsedi, "Artık burası benim sınıfım." demişti. Jeongin şaşkınlıkla gözlerini açtı. "Ciddi misin?" ardından kocaman gülümseyip Felix'e ulaştı ve kollarını ona sardı. "Nasıl oldu bu?" diye sordu kollarını ayırmasının ardından, çok mutlu olmuştu.

"Diğer sınıfımdakilerin benimle sıkıntıları var, çok önemli değil. Ben de böyle daha iyi olur diye müdürle konuştum. O da kabul etti." Jeongin başını onaylar anlamda salladı. "Çok iyi yapmışsın." dedi. Çok geçmeden zil çalmış, herkes yerlerine geçmişti.

Okul saatler sonra son bulduğunda herkes birbiriyle vedalaşmıştı. Jeongin ve Hyunjin ise otobüs durağına sessizce yürüyordu.

"Jeongin." demişti Hyunjin sessizliği bozarak. Jeongin devam etmesini belirtmek için "Hm?" diye mırıldandı.

"Bugün çok az sohbet ettik, bir nedeni var mı?" aslında bir nedeni yoktu. Ancak Jeongin bazı şeyler hakkında çok düşünüyordu ve bu onu bazen doğru bazen de yanlış cevaplara yönlendiriyordu. Bilerek sessiz kalmak gibi bir düşünce hiç aklından geçmemişti.

"Hayır yok." dedi kısaca ve yine sustu.
Kendini aptal gibi hissediyordu. Hyunjin'in kendisinden hoşlandığına ve duygularının karşılıklı olduğuna emindi. Her şeyi çok fazla düşünen ve irdeleyen bir yapısı olduğu için arada olan ufak tefek şeyler yanlış hissetmesine neden olabiliyordu.

"Eğer bir sorun varsa benimle konuşmaktan çekinme. Seni asla yargılamam, istediğin her şeyi bana söyleyebilirsin."

Hyunjin onun neden böyle yaptığını çözemiyordu. Anladığı kadarıyla utandığı için değildi. Aklında bugün için hoş bir plan vardı, ancak Jeongin ona böyle soğuk yaklaşacaksa fikri ortaya atmanın bir anlamı yoktu.

Otobüs geldiğinde Jeongin cam kenarına geçmişti, Hyunjin de yanında yerini aldı. Hyunjin'in aklına saçma sapan düşünceler dolmuştu, canını yakacak türden düşüncelerdi. İçini bir korku kaplıyordu. Kendini güvende hissetmek için Jeongin'in elini nazikçe tuttu. Jeongin ise yoldan gözlerini ayırıp başını yanındaki gence çevirdi. Hyunjin yalnızca başını yere eğmiş, Jeongin'in kemikli parmaklarını okşuyordu.

"Jeongin... benden sıkılmazsın, değil mi?"

Jeongin beklemediği soru ile kaşlarını hafifçe çatmıştı. Hyunjin'in titreyen dudaklarına kaymıştı gözleri. O an fark etti ki en ufak bir davranışı bile Hyunjin'i etkileyebiliyordu. Böyle biri beni nasıl sevmez? diye sordu kendine. Ona güven vermek için gülümsedi kocaman.

"Senden asla sıkılmam Hwang Hyunjin, sen istemesen bile her zaman burnunun ucunda olacağım." dedi ve uzanıp yanağına bir öpücük kondurdu. Hyunjin gözleri ışıl ışıl parlarken bakışlarını Jeongin'e çevirdi. "G-gerçekten mi?" diye sormuştu.

Jeongin gülümsedi ve kollarını Hyunjin'in ona sarılması için açtı, "Gel buraya." dedi. Hyunjin de Jeongin'in kolları arasına girip başını göğsüne yaslamıştı. Dudaklarını Hyunjin'in kulağına doğru yaklaştırarak fısıldarcasına konuştu.

"Özür dilerim, seni korkuttuğum için ve senden bir an emin olamadığım için. Ama artık eminim Hyunjin, ben kimseden hiç bu kadar emin olmamıştım."

Dakikalarca o halde kalmalarının ardından Jeongin'in durağına gelmeleri ile ayrıldılar. Jeongin Hyunjin'e "Yarın görüşürüz." diyerek kalktı koltuktan ve kapıya yöneldi. Hyunjin ise ayaklanmıştı. "Bu akşam 8'de müsait misin?" diye sordu. Jeongin başını aşağı yukarı sallamasının ardından, "O halde hazırlan, seni 8'de almaya geleceğim." Jeongin baş parmağı dışında tüm parmaklarını yumup Hyunjin'e "Tamamdır." diyerek gülümsedi. Ardından otobüsten inmişti. Jeongin'e güzel bir randevu hediye etmek istiyordu.

bi turlu regl olamadim boyle duygusal bi bolum olmicakti uzattim baya bi de agladim hyunjin benden sikilmazsin di mi diyince 😭😭 siz de begenmissinizdir umarim seker bi bolum oldu bence surekli duygusallik bastigim icin dovmeyin beni ben infpyim kendime engel olamiyorum 😞

happier than everHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin