Ayaklarım su birikintilerine çarpıp bacaklarıma su ve çamur sıçratsa da koşmaya devam ettim. Kitapçının önüne vardığımda çoktan tüm bedenim ıslanmıştı ve üşüyordum. Kapıdan içeri girmeden ayakkabılarımı ileri geri sürterek paspasa sildim ve kapıyı açtığım anda zilin sesi kulaklarıma doldu.
Girişteki masada kasaya bakan Gravis'e görünmeyi hiç istemesem de gözleri çoktan beni bulmuştu. "Geç kaldın."
"Farkındayım." Amacım onu uyuz etmek değildi ama sinirlenmişe benziyordu.
Gravis bana tersçe baktı. "Roman'ın bundan haberi olacağına emin olabilirsin." Roman'ın bunu asla umursamayacağını bildiğimden kafamı sallayıp gözlerimi devirdim. "Bir daha gözlerini öyle yapma dememiş miydim ben sana?" Ona dönüp yanlış gördüğüyle ilgili yalanlar söyleyecekken durmadan söylenmeye devam ederek konuşmama izin vermedi. "Çatı katındaki tüm kitapları düzenleyeceksin," dedi bana verdiği görevden haz alarak. "Bu akşam bitmiş olacak."
Ağzımdan kötü bir söz çıkmaması için dişlerimi sıktım ve zorlukla gülümsedim. "Peki." dedim dişlerimin arasından. "Yaparım." Haince sırıtıp önüne döndü ve bir şeylerle ilgileniyormuş gibi yapmaya başladı. Ben de sinirle nefesimi verip çatı katına giden merdivenlere yöneldim.
Ayak bastığım her merdiven basamağı gıcırdıyordu. Fazla ses çıkmaması için sarf ettiğim çaba yetersizdi. Aşağıdaki insanların rahatsız olup olmamasını çok umursamamaya çalıştım. Çatı katına açılan tahta kapıya geldiğimde hafifçe ittirdim fakat yeterli olmadı, büyük ihtimalle uzun zamandır girilmiyordu. Her yerin örümcek ağıyla kaplı olması da bu düşüncemi doğruluyordu. Birkaç kere omzumla sertçe kapıya baskı uyguladım. En sonunda güçlü bir şekilde çatı katı kapısını ittirdiğimde rahatsız edici bir gıcırtıyla açıldı. Kapıyı sonuna kadar açıp kafamı içeri sokmaya çalışırken kapı bu sefer büyük bir gürültüyle döşemeye çarptı. Etrafım tozla kaplanmıştı. Sertçe yüzümü buruşturdum ve birkaç kere sertçe öksürdüm. O sırada Roman'ın bana seslenen boğuk sesini duydum. "Her şey yolunda mı?"
Birkaç basamak aşağıya inip hırıltılı sesimle cevap verdim. "Evet, sorun yok!"
"Onların acelesi yok," diye seslendi yine Roman. "İstiyorsan daha sonra halledebilirsin."
Kafamı hayır dercesine iki yana salladım. Şimdi yanıma gelmiş merdivenlerin başından bana bakıyordu. Ona Gravis'in bana ceza niyetine bu işi verdiğinden bahsetmeyecektim. "Yarına bırakmak istemiyorum," dedim. "Bugün halledeceğim."
"Ah," dedi Roman, yeni aklına gelmişti. "Doğru ya, yarın büyük karnaval var. Unutmuşum."
Ona gülümseyerek omuzlarımı silktim. "Sen gelecek misin?" diye sorduğumda heyecanımı saklayamıyordum. Karnaval her senenin ortasında kurulurdu ve kırk gün sürerdi. En kalabalık olduğu günler ilk gün ve son gün olurdu ama en eğlenceli şeyler de o zaman olurdu. Buna rağmen kırk gün boyunca azımsanmayacak kadar çok insanla dolardı. Yılda bir gün de olsa karnaval tüm senemin yorgunluğunu ve üzüntüsünü gideriyordu, heyecanlanmamak elimde değildi.
"Bunun için çok yaşlıyım evlat." Roman, ellili yaşlarının sonlarında olmasına rağmen oldukça dinçti. Son zamanlarda onu çok düşünceli görüyor ve nedenini merak ediyordum. "Sen git ve eğlenmene bak." dedi samimiyetle.
Kafamla onaylamakla yetindim onu ve o da gülümseyerek yaşına göre oldukça seri adımlarla uzaklaştı.
Basamakları çıkıp çatı katına girdiğimde düşündüğümden daha tozlu bir yerle karşılaştım. Çatı katının küçük üçgen penceresine yönelip çekmeye çalıştım ve bunun için biraz fazla çaba sarf etmem gerekti, içeriye biraz daha temiz hava girdiğinde kendimi daha iyi hissettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Kanatlar Serisi
FantasyDışlanmış Bölge'de yaşayan Vita karnavalda kardeşinin kaçırılmasına şahit olur ama tek kaçırılan kardeşi değildir. Sarı saçlı ve mavi gözlü tüm kız çocukları kayıptır. Vita hayatını kardeşini bulmaya adar ama bu sırada çözmesi gereken bir bilmece va...