3. "KAYIP KIZLAR"

1.9K 86 16
                                    

Kanatları olmayan bir melek kayboldu. Sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Kimse nerede olduğunu bilmiyordu. Tüm bunların sebebi neydi? Henüz gerçekleşmemiş bir lanetin parçası olabilir miydi?

..........

"Kimsin sen?"

"Hiç kimseyim."

"Kimsesiz misin yani?"

"Hayır, beni seven biri olduğuna göre kimsesiz değilim."

"Kimmiş bu?"

"Sensin."

Angela. Uyan!

Kafamı beton zeminden kaldırdığımda bir süreliğine kendimden geçmiş olmalıydım. Yanağım sızladığında elimi oraya götürdüm ve elime kan bulaştı. Büyük ihtimalle beton zemine sürtüp çizmiştim. Yutkunduğumda ise ağzımdaki kan tadı midemi bulandırdı. Düştüğüm yerden kalkmaya çalışırken bacaklarım titriyordu.

İleride annemin yere diz çökmüş halde ağladığını gördüğümde neler olduğunu hatırladım ve etrafıma bakındım. Etraf neredeyse sessizdi. Bazıları gitmiş, bazıları hala bir şey bekliyormuşçasına yere oturmuş ağlıyordu. Benim ne yapmam gerekiyordu? Tüm gücümle bağırasım vardı ama uyuşmuş gibiydim, kendi bedenimin hareketlerini bile kontrol edemiyor gibiydim.

Güçlükle annemin yanına gittiğimde beni fark etmesi için omzunda dokundum.

"Dokunma bana." Gözleri kıpkırmızı olmuştu, bana baktığında oradaki öfkeyle beni yakıp kül edebileceğini düşündüm. "Senin yüzünden."

Bir adım gerilememe neden olan bu söz kalbimin hiç bilmediğim yerlerini bile sızlatırken nedenini anlayamadım. Senin yüzünden.

Annem ayağa kalkarak beni itekledi ve topallaya topallaya yürümeye başladı. Arkasından bakarak bir süre olduğum yerde donakaldım. Sonra peşinden giderek, "Neden aldılar onu?" diye sordum.

"Nereden bileyim ben?" diye haykırdığında ağlamamak için yapabileceğim hiçbir şey yoktu. "Sen bu aptal karnavala gitmek için onu heveslendirmeseydin şu an yanımda olacaktı. Senin yüzünden oldu bu!"

İşte yine o söz. Senin yüzünden.

"Ben bir şey yapmadım, anne." dedim titreyen sesimle. "Nereden bilebilirdim?"

"Sakın bana anne deme," diyerek yine yüzüme doğru bağırdı. Etraftaki insanların şimdi merakla kafalarını çevirmiş bize doğru baktıklarını görebiliyordum. Anneme ulaşmaya çalışarak arkasından yürümeye devam ettim ama annem bana dönüp, "Peşimden de gelme, suratını görmek istemiyorum." diye haykırdı. Gözlerimdeki yıllanmış acıyı görmesine rağmen beni umursamadı ve dönüp gitti.

Sözünü dinleyerek olduğum yerde durdum. "Onu bulacağım." dedim ama dönüp bakmadı. Onu bulacağım ama nasıl yapacağımı bilmiyorum.

Bir süre karnavalın içinde oradan oraya dolaştım. Hala olanlara inanamadığımdan duygudan yoksun bir halde kalakalmıştım. Ne yapacağımı, ne yöne gideceğimi bilemiyordum. Angela'nın gitmiş olduğunu hazmetmem uzun bir zaman aldı ve bunu idrak ettiğimde kendimi beton zemine bırakıp saatlerce gelen bir süre boyunca durmaksızın ağladım. En son ne zaman bu kadar çaresiz hissettiğimi bilmiyordum. Ya da bu duyguyu hiç bu kadar derinden hissetmiş miydim, emin değilim.

Eve gitmeye karar verdiğimde gökyüzünde yıldızlar belirmişti ve dışarıda neredeyse kimse kalmamıştı. Evin önüne gittiğimde dış kapı açıktı, hiç garipsemeden içeri girdim. Babamın anneme sarılıp teselli etmeye çalıştığını gördüğümde beni kim teselli edecek, diye düşündüm. Muhtemelen hiç kimseydi. Dünyada en değer verdiğim insan hiç düşünmediğim bir anda gitmişti. Onu annemin yanına göndermemiş olsaydım şu an burada olur muydu acaba, diye düşündüğümde suçluluk duygusu tüm bedenimi sararak beni boğmaya başladı.

Kayıp Kanatlar SerisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin