Bölüm 9 - Rüzgar

2K 312 112
                                    

   Bölüm 9 - Rüzgar 

                “Kalbimin dört odacığını kapatıp, sana kocaman bir salon açtım. Gel artık… “

                Aklımda kalmıştı gözleri ya da aklım onun gözlerinde kalmıştı. Beynim neler olduğunu algılamaya çalışırken, kalbim onu çoktan sindirmiş ve benimsemişti.

            Her zaman ki gibi hızlı adımlarla yürüdüm, sanki bir toplantıya geç kalmış edasıyla. Böyle yürümek kendimi iyi hissettiriyordu. Diğer insanlardan daha mühim işlerim olduğu izlenimine kapılıyordum. Oysa biran önce eve gitmek istiyorken, söz verdiğimden dolayı Serkan’ın yanına uğrayacaktım. Birkaç dakika daha yürüdükten sonra yeşil parkta bir masaya oturmuş Serkan ve yanında ki iki kızı gördüm uzaktan. Serkan halinden gayet memnun görünüyor bir zafer kazanmış gibi, etrafa sırıtıyordu. Yüz ifademi ciddi ve önemsemez bir şekle bürüyüp yanlarına vardım.

-       “ Selamun aleyküm. “

-       “ Ve aleyküm selam “

Selamı mı alırken bir yandan da ayağa kalktı Serkan. Tokalaştıktan sonra masaya oturduk. Eliyle kızları göstererek “ bu Seda “ dedi, Hafif kıvırcık saçlı kızı göstererek. “ Bu da Rüya ” dedi, sonradan sarışın olduğu çok belli olan kızı göstererek. “ Bende Saki “ diye söze girdim Serkan’a fırsat vermeden. Sıkmam için uzattıkları eli görmezden gelip, elimi kalbimin üzerine koydum memnuniyetimi belli etmek için. Ya da,  kalbim dolu burada size yer yok demek istemiştim beklide, elim ondan başkasının ellerine değerse aşk bana haram olur diye uzatmamıştım elimi ellerine.

            Başka bir yöne meyletmemenin adıydı beklide sevmek. Onun fazlasıyla tamamlanıp, onun eksiği ile yetinmek. Ondan başka doğruların yanlışa bürünmesiydi sevmek.

Çok çabuk sıkılmıştım ortamdan, oysa bugün okulu asmamın sebebi Serkan’ın beni kızlarla tanıştıracak olmasıydı, çokta heyecanlıydım dün. Bizim yaptığımız planların dışındaki planlar bu heyecanı mı sıkıntıya dönüştürmüştü.

            “ Sende bugün bir şeyler var “ diye döndü Serkan yüzüme, “ Sabahta bir gariptin, bir sorun mu var? “ dedi. Bir sorunun olmadığını ve eve gitmemiz gerektiğini söyledim. Kızlar bunun üzerine “ bizim de işimiz var “ diye ayaklandılar. Serkan onları durdurmak isteyerek, “ Durun ya nereye “ diyerek gitmelerine engel olmak istedi. Serkan’ın bu hamlesini boşa çıkaran kızlar, “ Sen arkadaşınla ilgilen biz gidelim “ diye hem laf sokuşturdular hem de gitmek için bahane buldular. Serkan parkın çıkışına kadar onlara eşlik etti bende bir sigara yaktıktan sonra,  aklıma onu da alarak arkalarından kalkıp gittikleri yöne doğru yürüdüm.

        Serkan bineceğimiz servise kadar, parkta yaramazlık yapmış çocuk gibi fırçaladı beni. Ben canım sıkkın olduğunu söyleyip, okula çok devamsızlık yaptığımızı hatırlattım. Beni haklı görerek o da sustu. Serkan yol boyunca kızlardan tekrar nasıl randevu alırım planları yaparken, ben bütün dünyayı onun gözleri ile kaplamış camdan onu izliyordum.

        Onu düşünmek, onunla yaşamanın fragmanı gibi. Ben film senaristi o ilham perisi idi. Servis evimin önüne geldiğinde ara vermiştim filme, belime soktuğum defterleri çıkarıp yatağa atlayana kadar. Önce neler saçmaladığımı düşündüm. Belki de bir daha göremeyeceğim biri için neler düşünüyordum. Bu hiç iyi olmamıştı benim için. Daha ilk günden ertesi günün ders programını hazırlamayarak sorumsuzluğa başlamıştım ama imkansız olsa da onu düşünmek büyük bir keyif veriyordu bana.

        O gece ilk defa şiir yazdım. İlk defa derken ilk defa aşk şiiri yazdım. Daha önce hep vatan, millet adına klasik öğrenci şiirleri yazardım. O gece ilk defa bir kadının zarafeti döküldü kalemimden. Bir çift göz kalemime mürekkep, bir tatlı gülüş bileğime kuvvet olmuştu.

        Birazcık vaktinden çalmak isterim,

        Çok görme bana yanmak isterim,

        Sana birkaç dakika daha dalmak isterim.

        Sensizlik kuyusunda, bırakma ama.

        Kalbime sorsan severim seni,

        Ruhuma sorsan sararım seni,

        Gece gündüz demeden ararım seni,

        Ufkumda açıp da kaybolma ama.

 

        Durdum birden. Yarın görüşürüz demişti o geldi aklıma ama nasıl görüşecektik. Her hangi bir saat söylememişti ki. Heyecanlanmıştım, yazdıklarımı bir kenara bırakıp odanın ortasında elimde kalemle dönmeye başladım. “ Serkan evet Serkan’ı aramalıyım ” dedim. Oysa ne diyeceğimi bile bilmiyordum. O an Serkan’ı aradım, biraz bekledikten sonra açtı telefonu.

-       “ Efendim saki ne oldu bu saatte. “

-       “ Baksana yarın ne yapıyoruz? “

-       “ Okula gideceğiz, öyle anlaşmıştık. ”

-       “ Bak hep sen dedin bu sefer de ben diyorum, yarın okula gitmiyoruz. “

-       “ Hayırdır lan ne oldu. Sen neler karıştırıyorsun oğlum. “

-       “ Ya yok bir şey bak yarın kırıyoruz okulu, tamam mı? “

-       “ Tamam, ama bir şartla.”

-       “ O kızlarla buluşursak, adam akıllı davranacaksın. “

-       “ Tamam bakarız. Hadi ben kapatıyorum. Yarın görüşürüz. “

        Aptal bir mutlulukla kapattım telefonu ve atladım tekrar yatağa. Bir anda bütün hedeflerimi, beklentilerimi unutmuş, bir denizin ortasında nereye gideceği belli olmayan yelkenlerimi açmış galiba gemimi de ateşe vermiştim. En kötüsü de bunlar hiçte önemli değildi içimde delicesine bir mutluluk, heyecan ve neşe vardı. Bunlar bu zamana kadar tatmadığım aşkın kırıntılarıydı. Yarın ne olacağını bilmeden beklilerle kendimi kandırmış, bir umut topağını çoktan koymuştum avuçlarıma

Devamı 10. Bölüm de…

Not:. Görüş ve önerilerinizide bekliyorum. Beğeni ve takiplerinizi de ihmal etmeyiniz. Teşekkür ederim.

isra - Aşk'a YürürkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin