Bölüm 10 -

1.7K 262 97
                                    

                Bölüm10 –

Ya sen güzelliğin ötesine sahipsin, ya da güzel olan benim görüşlerim. Ya sen varsın sadece, ya da bende sendenim. ”

Geceden son hatırladığım, derinlerinde kana bulandığım gözleriydi. Onu düşünerek uyumuş ve yine onu düşünerek uyanmış olmanın verdiği, tatlı bir sarhoş sersemliği ile açtım yeni bir güne gözlerimi.

Aşkın testisine dokunanlar bilir. İçmeden başlayan sarhoşluğun testinin içine girmeden geçmeyeceği gibi neye susadığınızı bilmek, susuzluğunuzu dindirmenin ilk adımıdır. Aşkı hayatımıza bir dekor olarak taşımaya çalıştığımız şu zamanlar, acı kaybımız olmuştur aşk. Oysa bilseydik değerini kalbimizin en güzel manzarası, hayata en güzel bakış açımız, farklı notalardan çıkan nadide şarkımız olacaktı aşk.

Ben aşka açtığım gözlerimi ovuştururken, umutlarımın imkânsızlıklara dokunacağından habersiz. Annemin “ hayırlı dersler “ dileği ile koyulmuştum yola. Ah annem bilmiyordu ki oğlu gelecek zamanını, şimdiki zamanına sığdırmaya çalıyor.

Dün gece yazmış olduğum şiiri cebimden çıkarıp bir daha baktım. Bugün sabahtan akşama kadar internetin başında oturup onun gelmesini bekleyecek, geldiğinde de her şeyi anlatacaktım. Hatta soracaktım ona sen ne yaptın da ben böyle oldum diye. Her şeyi kafamda bir bir hazırlıyordum. Onu etkilemek için elimden geleni yapacak aynı duyguları onunda hissetmesini sağlayacaktım. Sahi nasıl etkilenirdi bir kız? Hiç bilmemekle beraber  elimde ona verebileceğim bir şeyde yoktu, kendimden başka.

Her zaman ki klasik servis yolcuğunda bu sefer ben yok gibiydim. Konuşmalar, şakalaşmalar, küfürler, sesleri bir biriyle yarışan telefonlar. Duyu organlarımla algılayabildiğim şeyleri ruhuma indirgeyemiyordum. Gözlerim Serkan’ ı arıyordu ama göremiyordum. Acaba okula mı gitmek istemişti veya farklı bir servise mi bindi. Diğer servistedir düşüncesiyle servisten indikten sonra biraz bekleyecektim onu gelmez ise kendim asacaktım okulu. Aslında içim de beni yiyip yutan bir endişe de vardı. Saçmaladığımı söyleyen, bana ideallerimi hatırlatıp gelecek endişesini fısıldayan iç sesim. Serkan’ın geldiğini görünce kayıp bir eşyamı bulmuş gibi sevindim. Bana ciddi bir tavırla;

-          “ Ne oldu kanka neden asıyoruz okulu. Bir durum mu var? “ diye sordu.

-          “ Yürü anlatacağım. “ diyip kolundan çekiştirdim yolun karşı şeridine doğru.

Aslında anlatmayı düşünüyordum ama o an vazgeçtim, benimle dalga geçer düşüncesiyle. Çünkü ben zamanında dalga geçtiğim için bu durumlarla onunda geçebileceğini düşündüm. Aklıma gelen ilk yalanı, sanki sorun çok büyükmüş gibi yapıştırdım;

-          “ Bugün meslek dersimizin ödevi vardı. Onu yapmadım. Geçen haftada yapmamıştım. Girmeyelim bugün derslere öğleden sonra gireriz belki.              “ diye atlatmıştım o an durumu.

-           “ Tamam, girmeyelim benim canıma minnet.  Ben dün söyleyecektim sana da kabul etmezsin diye söylemedim.  Eee ne yapacağız peki?“ diye sordu.

Sanki bir planım varmış gibi. Aslında vardı akşama kadar cafe de onu beklemek ama şimdi bunu ona söylemenin sırası değildi. Hem ne olacağı da belli de değildi. Belki o beni kabul etmeyecekti sonra iyiden iyiye dalga konusu olurdum. Birkaç saniye sustuktan sonra cevap verdim.

-          “ Bu saatte ne yapabiliriz. Önce internet cafeye gidelim, biraz orada takılalım sonra duruma göre ayarlarız bir şeyler. ”

isra - Aşk'a YürürkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin