"Tanrımm, lanet olsun. Mingyu üzgünüm ama eve uğrayabilir miyiz? Üstümü değiştirdikten sonra muhabbet etmeye devam edebiliriz, ya da direkt beni eve de bırakabilirsin zaten seni yeteri kadar yordum." dedim.
Gülmeye başladı, ki haklıydı da. Off acayip rezil oldum ya!
"Sorun yok Minji, size gideriz, üstünü değişirsin. Daha sonra da eğer sen de istiyorsan bir yerlerde oturabiliriz." dedi. İstiyordum, saçma bir şekilde onunla yan yana olmak istiyordum.
Olur anlamında mırıltılar çıkarttım ve eve gitmek için arabaya bindik.
Eve geldik ve üstümü değiştirdim.
Bu günü etek günüm olarak falan adamıştım herhalde. Ayna karşısında kendimi son bir kez daha kontrol edip aşağıda beni bekleyen Mingyu'nun yanına indim.
"Çok bekletmedim umarım?" diye sordum. Gülümsedi ve "Hayır çok bekletmedin sevgilim." diyip güldü.
"Yaa kaç defa daha özür dileyeceğim dalga geçme iştee." diye yakındım. "Tamam tamam kızma, ya da kız.." dedi. Garip ve anlamaz bir ifade ile yüzüne doğru baktım ve cümlesinin devamını getirdi, "...kızınca çok tatlı oluyorsun çünkü." dedi.
KALBİM AZ YAVAŞ AT
"Efendim?" dedim. Kulaklarım yanlış duymuş da olabilirdi çünkü. "Hiiç sadece tatlı oluyorsun dedim. Neyse nereye gidiyoruz?" diye sordu.
Ben de kafana göre dedim ve acıktığını söyleyerek yemek yemek için bir restoranta sürmeye başladı.
Arabanın durduğunu fark edince geldiğimizi anladım ve arabadan indim. Bir masaya oturduk ve siparişlerimizi verdik. Beklerken Mingyu konuşmaya başladı, "Seni uzun zamandır etek ile görmüyordum, çok yakıştığını hatırladım Minji." dedi.
YANAKLARIM KIZARDI OF..
"Ah teşekkür ederim." dedim. Gülümsedi ve o sırada sipariş ettiğimiz yemekler gelince konuşmamız sona erdi.
Yemekler çok güzeldi maşallah nasıl bir yere getirdiyse çocuk. Ve burayı da ilk defa görüyorum he. "Burası ne zaman açıldı? İlk defa görüyorum da." dedim.
"Ah yeni açıldı. Yemekleri güzel mi?" diye sordu ve ben de evet anlamında mırıltılar çıkartıp başımı aşağı-yukarı salladım.
Yemekler de bitince kalktık ve Mingyu beni eve bırakmak için evime doğru arabayı sürmeye başladı.
Arabayı kullanırken Mingyu'yu biri aradı, numara kayıtlı değildi."Bu kim acaba bu saatte?" dedi, cevap vermedim çünkü kendi kendine konuştuğu belliydi.
Telefonu açtı ve 'OPPPAAA!!!' diye bir kadın ciyaklama sesi duydum.
"Efendim Emma?" dedi. Emma da kimdi?! Kardeşi olmadığını biliyordum. Kuzeni olsa adını en az bir kere duymam gerekirdi, ayırca Emma yabancı bir isim. Ve ben bu kadının adını ilk defa duyuyordum!
Devamında İngilizce konuştular ve ben de hiçbir şey anlamadım tabiiki.
Sadece Mingyu genellikle gülüyor ve gülümsüyordu. Ayrıca konuşmalarında bir kaç kez adımın geçtiğine de emindim, tabi Minji diye İngilizce bir kelime yoksa!
Mingyu telefonu kapattı ve arabayı kullanmaya devam etti. "Ah kız, sevgilin sanırsam?." dedim merakıma yenik düşerek. Gülümsedi ve "Neden sorma gereği duydun Minji?" diye sordu.
Nasıl diyeyim kıskandım diye. Eee, ne cevap vereceğim ben şimdi!?
"Ah üzgünüm özelin bu değil mi? Sormamalıydım haklısın. Hatta ne yapalım biliyor musun sen ben bunu sormadım say. Ve biz d.." diye hızlı hızlı bir şeyler sıralıyordum. O kadar telaşa kapılmıştım ki, Mingyu'nun "Minji sakin ol çok hızlı konuşuyorsun, susar mısın bi'? Minji sus yoksa ben susturacağım." demesini bile duymadan, "..biz de az önce yaşanmamış gibi davranalı-" diye konuşmaya devam ettim.
Ta ki dudaklarımın üstüne bir çift dudak gelene kadar.
AY AY OPUSTULER YES BEĞ
SONUNDA AGA
SONUNDA
-
yaşadığım son sevinç duygusu da bu zamanmış galiba
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my love - kkh ✓
Fiksi PenggemarYurin: Siz ciddi misiniz?? Cinsiyet farketmeksizin derken sayın bang? . :: txt au :: :: +yeonbin, +taegyu ::