BURAK

3.1K 113 8
                                    

Siparişler geldi ve yemeye başadılar, konuşuyorlardı
K: ee Almillagil'e nasıl haber vericez
Ş: durun ben ikisinede mesaj atarım şimdi, o kamp mıdır nedir artık ordan çıkınca alırlar telefonlarını görürler.
S: bencede at sen
Şebnem ikisinede kısa bir mesaj attı. Tam kafasını kaldırıyordu ki Selim kafasını kendine çevirip dudaklarına yapıştı, Kainat 'da sandalyeyi onların önüne çekti. Arka masaya Gece gelmişti, Şebnem mesaj yazarken. Eğer Geceyi görürse kötü olurdu, Selim'de görmemesi için öpmüştü, tabi biraz da kendi için. Şebnem ayrıldı Selim'den
Ş: na-napıyosun Selim ya
S: sevgilimi öpemez miyim
Ş: burası yerimi Selim ya herkesin içinde
K: nolcak Şebnem, utanma
Ş: ya utandığımdan falan değil, istediğimi yaparım kimse karışamaz da, sadce böyle ortamlarda öpmesinden hoşlanmıyorum
Şebnem biraz sinirlenmişti, Kainat ise iyice dik oturmuştu, arkasında ki Gece'yi Şebnem'in görmemesini umut ediyorlardı. Şebnem bir ara karşı tarafa baktı, Selim ile Kainat farettiğini düşünüp paniklediler
K: nereye bakıyorsun kuzum
Ş: sanki şu çocuğu gözüm bir yerden ısırıyor
K: burdakilerden hiç birini tanımıyoruz yok, hyır ısıramaz gözün falan
S: bence eve gidelim artık
Ş: tabi ya, ben şimdi gösteririm ona
Diyerek kalktı masadan ve Gece'nin oturduğu masanın yanından geçerek başka bir masaya gitti. Kainat ile Selim derin bir nefes almıştı
K: oh be, kalpten gidiyordum, başka birinin yanına gitti
S: evet ya aynen, onun yan masasındaki oğlanın ya-
Duraksadı, sonra dank etti kafasına ve devam etti
S: oğlan mı, Şebnem'in ynındaki kim, bak birde gülerek konuşuyorlar, ben gidiyorum, sende bu arada geceyle konuş gitsin burdan
Diyerek Şebnem'in olduğu masaya doğru ilerliyordu. Burak, Şebnem'in eski komşusunun oğluydu, öocukluk arkadaşıydı, hatta çocukluk aşkıydı. Selam vererek oturdu ve konulmaya başladılar
Ş: vay hayırsız Burki, nerelerdesin sen, araryıp sorduğunda yok
B: Namı değer Şebnem Gürsoy, seni yeniden görmek çok güzel, istersen önce bir sarılalıö, sonra yaparsın atarını
Ş: olur
Selim onlara yaklaşırken birbirlerine sarıldılar ve geri oturdular. Selim masaya gelip oturdu ve Burak'a elini uzattı, Şebnem hala kızgındı Selim'e
S: merhaba ben Selim, Şebnem'in erkek arkadaşıyım
B: bende Burak, Şebo'nun çocukluk arkadaşıyım
Şebnem girdi araya, başladı konuşmaya
Ş: şimdi konumuza dönersek, insan bir arar demi neden hiç aramadın, bir aralar görüşüyoduk ama sonra tamamen koptuk
B: sen niye aramadın
Ş: beni aramayanı bende aramam canım
B:  ben seni aradım, hemde çok aradım ama hiç açmadın ki, kaç senedir arıyorum ben seni, şu iki üç aydır arayamadım o kadar, yoksa hep aradım, ulaşmaya çalıştım sana ama ne zaman arasam ya başka birisi çıkıyordu, müsait değil diyordu yada çalıp çalıp susuyordu
Ş: o zamanlar müsait değildim gerçekten de, valla hiç kimseyle konuşmuyordum, yaptığım tek şey ağlamak, uyumak, kalmak ağlamak gibi şeylerdi
Diyerek Selim'e baktı, sonra Burak'a geri döndü
B: noldu ki, yakınını falan mı kaybettin
Ş: gibi, neyse ya, ee şimdi napıyosun bakalım
B: ben buralardayım artık, ev arıyorum, şu an otelde kalıyorum
Ş: otel de mi kalıyorsun, olmaz ama darılırım bak, eşyalarını toplayıp hemen bize geliyosun
S: bize mi
Ş: evet
B: ben size rahatsızşık vermiyim
Ş: ne rahatsızlığı canım, orası seninde evin, hala unutmadım bana yaptığın o ev iyiliğini
B: derken
Ş: hani daha dört beş yaşlarındaydık,baban sana bir ev almıştı, büyük oyuncak evlerden, annemden istemiştim bende, almamıştı, bende evden kaçmıştım, ikimiz o evde kalmıştık ya
B: şimdi hatırladım ya hatırlamaz mıyım hiç, sonra da evde köşe kapmaca oynamıştık ama terliklerle, ne günlerdi
Ş: aynen, neyse biz kalkalım, sende eşyalarını alıp direk bize gel bekliyorum bak, gelmesseb darılırım
B: tamam birtanem
Diyerek ayağa kalktı ve sarıldılar, Selim sinirlenmişti, elini sertçe sıktı ve eaki oturdukları masaya doğru gidiyorlardı, Kainat Geceyi ikna edememişti ve masaya dönmüştü. Şebnem yine Gece'nin yanından geçti ve kafeden çıktışar. Bir taksiye atlayıp eve geldiler, Kainat ile Selim derin bir oh çekmişti. Koltuklara yayıdılar
K: Şebo, o konuştuğun çocuk kimdi
Ş: Burak, benim çocukluk arkadaşım, ayrıcada çocukluk aşkımdı
S: çocukluk aşkın mı
Diyerek yattığı yerden doğruldu Selim
Ş: evet
S: bir de buraya çağırdın
K: buraya mı
Ş: biz sana söylemedik demi, ev bulana kadar kalması için ben davet ettim,sorun olur mu senin için
K: olmaz canım kalsın tabi
Ş: bu arada Kainatcım, ayakkabı numarası qu'sundan büyük olan kızla muhattap oolduğunu görmediğimi sanma
K: hangi kız canım
Ş: Gece midir gübdüz müdğr neyse o işte
K: sen gördün mü, biz sen kötü olursun, sinirlenirsin diye göndermek istedik, ondan konuştum
Ş: banane ya ondan
S: şimdi konuyu dağıtmayın, Burakla ne zaman tanıştınız
Ş: doğduğumuzdan beri, yani aynı sene doğmuşuz, evlerimiz yanyana, neredeyse onaltı sene beraberdik sonra babasının işi falan derken, benim anneminde işleri vardı koptuk
S: çok mu severdin
Ş: dedim ya çocukluk aşkımdı diye
S: aranız nasıldı
Ş: gayet iyiydi, genelde beraberdik, geceleri ayrıldık sadece, annem çaşıştığı için genelde bizde kimse olmazdı bize gelirdi, annesi arda bize bakmaya falan gelirdi öyle yani
S: evde yalnız başınıza
Ş: çocuktuk Selim
S: on dört, on beş yaşında da mı çocuktunuz, aranızda bir şey geçti mi, bir el ele tutuşma, bir bakışma, bir öpüşme falan
Ş: yani çok oldu el ele tutuşmamız, bakışmamız ama sadece bir kere öptü
S: yanaktan demi
Ş: hayır
K: ben içeri geçeyim
Ş: hayır Kainat otur lütfen
Şebnem de Selim de yayıldığı yerden kalkmıştı, gözlerini birbirlerine dikmiş konuşuyorlardı, Kainat da onları izliyordu, Selim sesini yükseltmişti ama Şebnem sinirli olmasına rağmen normal ses tonuyla konuşuyordu
Ş: ya sen niye bu kadar taktın ki Burak'a.  Çocukluk aşkımdı dedim, geçmişte kaldı, ven seni seviyorum artık
S: yanaktan mı dedim
Ş: ya ben seni seviyorum diyorum sen daha ne diyosun
S: cevap ver
Ş: dudaktan oldu mu
S: dudaktan mı, gelsin, gelceği varsa göreceğide var
Şebnem de bağırmaya başladı, ayağa kalktı, gözleri sinir dolu Selim'e baktı
Ş: bildiğin tek şey zaten vurmak, kırmak. Daha çok küçüktüm babam bizi terk ettiğinde, annemle yalnız kalmıştık. Babmın gitmeden önce annemle tartışıyorlardı, ayırmak için girdiğimde bana bir tane tokat attı, dudağım kanamıştı, annem hemen yanıma geldi, beni koltuğa oturttu, babam o sırada gitmişti, hemen Burakgil geldi, annem dudağımı temizledi ve beni yatırdı, annesinin yanına indi, Burak'da yanıma geldi. Dudağımı öyle görünce öpeyimde geçsin düşüncesiyle masumca bir öpücük kondurdu, o zaman aşık oldum ben ona, o da bana, daha iki yaşındaydık. Hani kızların ilk aşkları babalarıdırya, benim hiçbir zaman öyle bir babam olmadı Selim. Her gece içer gelincede dayak atardı. Burak hep benim yanımdaydı, beni hiç bırakmadı, babam gibi, senin gibi asla terketmedi Selim, gitmedi, anladın mı
Dedi ve odasına gitti, göz yaşlarını serbest bıraktı, Kainat gelmişti ama konuşmak istemediğini söyledi, Kaibat mutfağa geçti ce akşam yemeği için bir şeyler hazırşamaya başladı, Selim ise söylediklerine pişman olmuştu, Şebnem'in kapısını çaldı ve içeriye girdi ama Şebnem uyumuştu, saçlarını okşayıp yanağına bir buse kondurdu ve Kainat'a yardım etti,  masayı hazırladılar, Burak'ı bekliyorkardı.
K: iyi misin Selim
S: saçma sapan şeyşer söyleyip zdüm onu, onu da kendimide, dilimi eşe k arısı somsaydoda söylemeseydim keşke
K: üzme kendini, Şebnem baba  konusunda hassas biliyosun, aklına gelince dayanamadı işte, barışırsınız
Onlar konuşurken kapı çaldı, gelen Burak'tı, Kainat içeriye davet etti. Tanıştılar. Eşyalarını koyduktan sonra içeriye geçti ve Selim ile selamlaşarak oturdu.
B: Şebo yok mu
K: yatıyor
B: hiç şaşırmadım
K: müsadenizle benim mutfakta işlerim vardı, halledip geleyim
B: tabi ki
Kainat mutfağa gitti, Selim'in yüzü düşüktü, Burak'ın farketmesi uzun sürmedi
B: ben rahatsızşık verdiysem eğer kalkabilirim
S: yok abi ne rahatsızlığı, sen bizimde arkadaşımızsın artık
B: biraz üzgün gözüküyorsun da
S: Şebnele tartıştık biraz
B: gerçekten anlatmaya bilirsin, ben anlatman için söylemedim, özelse
S: özel değil, birazda seninle ilgili, venim yüzümden üzdüm onuda
Selim ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Aslında çok ağlayan birisi değildi Selim ama Şebnem'e karşı çok hassastı, kendini tutuyordu
S: senin ile ilgili bir kaç soru sordum, çocukluk aşkıymışsınız falan, sonra biraz tartıştık, konu babasına geldi, çok bahsetmemişti babasından, bugün söylediklerinden nasıl üzüldüğünü anladım, bir zamanlar vende onu terketmiştim, zaten bir iki ay oldu olmadı barışalı
Daha fazla gözyaşlarını tutamadı
S: babam gibi gittin sende dedi
Burak Selim'in yanına geçti ve elini omzuna koydu
B: Şevnem babası konusunda çok hassas, ne yaşadığımı en iyi ben bilirim. Şebnem babasından sonra venim dışımdaki erkeklere güvenini kaybetmişti ama bak şu an seninle, Şebnem çok kolay sevem, birilerine çok bağlanan birisi değildir Selim. Onu üzme lütfen, onun için ağladığına göre sende çok seviyorsun
S: sağol, çok sağol, ben onu üzmek istemem, üzmemeye çalışıcaö, çok seviyorum be abi, o gülüşünün sebebi olmak için her şeyimi veririm, o balışı, dudakları, sesi, sağol
Diyerek sarıldılar, Selim Şebnem'in babasını merak ediyordu, Burak'a sordu
S: babası nasıl birisiydi, onları terkettiğini söylemişti ama bu kadar, başka bir şey söylemedi, bahsetmekten hoşlanmıyordu
B: küçüktük, pek hatırlamıyorum ama annemin anlattığına göre her gece içip içip dövermiş annesini ve Şebnem'i, babası çok zenginmiş, iflas ettiği için böyle olmuş, yani uzatmayayım, bunları başka bir kadın için terkedip gitmiş, şimdi ise annesi sayılı zenginlerden biriyle evli ve çok mutlu, Şebnem'de üvey babasına çok düşkün, zaten onunda çocuğu olmadığı için öz kızı gibi sever Şebnem'i.
S: anlıyorum
Sonra Kainat geldi içeriye, hadi bakalım masaya gelin, Şebnem'i uyandırayım bende
B: ben kaldırsam, tabi sorun olmazsa
Diyerek Selim'e baktı. Selim ise konuşmalarındn sonra çok sevmişti Burak'ı, önyargılı davrandığı için pişman olmuştu
S: tabiki, sorun olmaz
Kainat ile Selim masaya oturdu, Burak ise yavaşca Şebnem'in yanına girdi, yanına oturdu, gıdıklamaya başladı. Şebnem'in en sinir olduğu şeydi öyle uyandırılmak, uyanmıştı, gülüyordu,i ama kızmıştı, bir süre sonra durdu Burak, Şevnem kalktı
Ş: ya öyle uyandırılır mı hiç, sinir olduğumu biliyosun
B: hoşbuldum
Ş: Burak sen misin, bende Selim sandım
B: benim tabi, hadi masa hazır
Ş: gidelim bakalım
Burak Şebnem'i kolunun altına aldı ve içeriye geçtiler, masaya oturdular, Selim'in yüzü düşüktü hala, konuşmaya çalışıyordu, Şebnem farketmişti ama hiç pas vermiyordu.
B: ellerine sağlık, süper olmuş bunlar, ne zamandır ev yemekleri yemiyordum
K: afiyet olsun
Ş: Kainat böyle şeylerden çok iyi anlar
B: bu arada Filiz anne nasıl
Ş: annem mi, iyi o da napsın işte, Mehmet babamla geçinip gidiyorlar, bende ne zamandır görmüyorum, özledimde
S: gideriz hayatım, istediğin zaman
Ş: bakarız, ee sizinkiler napıyo
B: onlrda aynı valla, seni özlemişler, başımın etini yiyorlardı bulamadın mı diye
Ş: canlarım ya, onlara da gideyim, gezecek yerler de çıktı
Sohbet muhabbet derken yemek faslı bitmişti. Koltuklara geçmişlerdi, Burk Şebnem ile konuşmak istedi
B: müsaadeniz olursa Şebnem ile biraz yalnız konuşabilir miyiz
S: tabiki Burak, hadi Kainat kahve yapalım biz
Şebnem şaşırmıştı, Kainat'da. Hem Burakla konuşmalarına izin verdiği için, hemde kendi isteğiyle kahve yapmaya gittiği için
K: ta-tamam
Kainat ile mutfağa gittiler.
K: çok mu yedin sen
S: normal
K: kafanada bir şey düşmedi, tövbee, noluyo sana yalnız bıraktın Şeboyla Burak'ı
S: yok ya Burak iyi çocuk, biz konuştıuk onunla
K: anladın yani
S: evet, sence nasıl birisi
K: bilmem, iyi birisi gibi, bu arada yakışıklı da
S: alalım mı sana
K: ya Selim sanki tişört alıyoruz sende, Şebnem'in yanında dura dura nolcak tabi, ayrıca hadi kızım ver şu bardağı
S: kızım derken
K: kız myiuhabbeti yaptık ya
Ş: tamam ya yap hadi kahveleri
K: peki peki
Şebnem ile Burak oturuyorlardı, Burak söze girdi
B: ee nasılsın bakalım Şebnem Gürsoy
Ş: gördüğün gibi, yuvarlanıp gidiyoz
B: ya biliyorum sen birine öyle koay kolay bağlanamassın, çok seviyorsun demi Selim'i
Ş: hemde çok ama tartıştık  biraz
B: biliyorum
Ş: derken
B: anlattı, konuştuk biraz
Ş: Selim ile sen, konuştunuz, hadi canım
B: evet, bana seni nasıl sevdiğini anlattı
Ş: uzak dur falan da demiştir, her şeyi yanlış anlıyor zaten
B: hayır Şebnem, gayet sakindi, hatta sende gittin demen onu çok kırmış olacak ki ağladı bile. Bilirsin biz erkekler çok ağlayan varlıklar değilizdir. Ailemiz ve gerçekten sevdiğimiz kadin dışındakiler için ağlamayız, o da seni çok seviyor. Seni kırmış tamam ama o da kırılmış, hadi git gönlünü al, biz arkadaş bile olduk onunla
Ş: birtanesin
Diyerek Burak'a sarıldı ve yavaşça mutfağa gitti, Selim'in arkası dönüktü, Kainat Şebnem'i farketti, Şebnem el işaretiyle gel diyince Kainat mutfaktan çıktı
Ş: sen içeriye geç, biz getiririz balım
K: tamam kuzu, göreyim seni
Diyerek içeri geçti, Burakla sohbet etmeye başladılar. Şebnem ise mutfağa girdi, Selim Kainat'ı çağırıyordu
S: Kainat baksana bi
Ş: Şebnem baksa
Diyerek yanağına bir öpücük kondurdu. Selim Şebnem'i görünce şaşırdı
S: o-olur
Şebnem ellerini Selim'in yanağına koydu ve ve kendine çekip dudağına uzun bir öpücük kondurdu, çekildi
Ş: ee kahveler hazır mı
S: hazır,  şey ben ö-
Ş: hayır hayatım asıl ben özür dilerim, özür öpücüğünüde aldığına göre şimdi içeri geçelim
S: geçelim
Diyerek güldü Selim, elinde ki kahvelerle içeriye geçtiler, Kainat ile Burak hala konuşuyorlardı, gülüyorlardı. Şebnem ses çıkarınca geldiklerini farkettiler, kahvelerini aldılar, Kainat ile Burak yine başladılar konuşmaya. Çok iyi anlaşmış gözüküyorlardı. Konuşmalarını bozan Şebnem oldu
Ş: hani diyorum, hep beraber konuşsak diyorum, bizi dışladınız diyorum, ben kime diyorum
K: kıskanma kıskanma
Ş: ay ne kıskanıcam, bende sevgilimle konuşurum
B: tamam tamam, atar yapma hemen
Ş: ben mi, atar yapmak mı, ilk defa duyuyorum
B: tabi canım, Selim bu varya bu, bir kere bu yüzden kafasını dolaba çarptı
Dedi ve gülmeye başladı, Şebnem ise yanındaki yastığı alıp fırlattı Burak'a
Ş: bakma sen ona hayatım
B: benimle oynamıyorsun diye atar yapıyordu, saçımı attırıcam diue kafasını çevirmesiyle dolaba vurması bir oldu, öyle çok ağladı ki
Hepside gülüyorlardı
Ş: ama çok acımıştı
S: oyy kıyamam
Diyerek başına bir öpücük kondurdu
Ş: bana diyor ama bu da bir kıza aşık olmuştu, kızda buna yüz vermemiş, yanıma geldi, başladı ağlamaya
K: ne güzel işte sevdiği kız için ağlamış
B: aynen
S: bencede
Ş: ya Selim sen bari yapma
S: aa bir kız için ağlanır mı
Ş: yani sen benim için ağlamaz mısın
S: ağlarımda sen dedin ya, bari sen yapma diye ben ondan söyledim
Ş: doğru
O sırada kapı çaldı, kapıyı Kainat açtı, kapıdakini görünce bağırmaya başladı
K: ne işin var senin burada
C: özür dilerim Kainat
K: git burdan ya
Hepside sesi duyup kapıya gelmişti, selim görünce sinirlendi
S: ne işin var senin burda
C: sanane lan, ben Kainat için geldim
K: bir dakika Selim, hangi yüzle ha, hangi yüzle, ya sen benim en yakın arkadaşıma, kız kardeşime, kendi kardeşinin sevgilisine yan gözle bakan adamsın, adamsında lafın gelişi sen adam bile değilsin,  şimdi defol
Diyerek kapıyı çarptı, içeriye geçti, oturdu ve hüngür hüngür ağlamaya başladı, Şebnem sakinleştirmeye çalışıyordu ama daha çok ağlıyordu. Sonra Şebnem'in telefonu çaldı, arayıp hastaneye çağırdılar, birisini getirmişler, o da en son Şebnem ile konuşmuş, aile bilgileri için çağırıyorlarmış.
Ş: hataneye çağırıyorlar, Hale kaza yapmış herhaşde aile bilgilerini istiyorlar, Kainat gitsem sprun olur mu
K: ha-hayır
S: sen yalnız gitme, gece gece, beraber gidelim, Burak Kainat-
B: ben burdayım, siz bakın işinize

Uzun yazmaya çalıştım, nasıl olmuş yorumlarınızı bekliyorum :)))






KÖRDÜĞÜM (ŞEBSEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin