Her şey şimdilik yolunda gidiyordu. Sabah ilk kalkan Şebnem olmuştu, Aras bebeğin mamasını verdi, hazır mama ile besleniyordu daha doğrusu süt ile. Arkasından Selim uyandı
S: günaydın sevgilim erken uyanmışsın
Ş: günaydın, oğlumuz açıkmış ağlıyordu, onu doyurdum
S: hay Allah ben Gülseren annelere haber vercektim
Derken kapı çalındı ve içeriye Can, Kainat ve Gülseren hanım girdi
K: Şebo, uyan mıssın
G: kızım iyi misin bir şeyin var mı, bir yerin acıyormu
C: Şebnem Gürsoy İnan nasıllar bakalım
Diyerek üçüde sarıldı
Ş: iyiyim sağolun, anne sen neden geldin
G: gidiyorum o zaman ben
Ş: ya annecim o anlamda söylemedim biliyorsun
G: e kızım kaza yaptın, ağırdı durumun iki kere ameliyat oldun napsaydım
K: ayyy
Diye bir ses çıkardı Kainat, y harfini yavaşça uzatarak, Aras bebeğe bakıyordu
K: maşallah, nasıl tatlı Can baksana, ellerine bak minicik
C: maşallah aynı ben
S: ne alaka abi, o babası gibi yakışıklı
C: kız halaya oğlan dayıya demişler
S: sen amca oluyosun ama
C: Şebo da benim kardeşim
Ş: her neyse ya ben burdan çok sıkıldım hadi Selim işlemleri yaptırda çıkalım
S: tamam hayatım
Diyerek çıktı, bu sırada hepside toparlanmıştı, Selim'i bekliyorlardı, Selim geldi ve bir taksiye atlayıp eve gittiler
C: abi biz burdan devam edelim
S: girseydik
Ş: gelseydiniz içeriye
K: biz yine geliriz kuzum, şimdi daha yeni çıktın rahatsızlık vermeyelim sonra görüşürüz
Diyerek devam ettiler, Selimgil ise eve girdiler
Ş: evimi özlemişim be
S: evet şimdi ben oğlumu alayım, onu yerine yatırayım, sen de koltuğa uzan, dikişlerini açarsın, bir süre daha fazla hareket etme
Ş: ya ben yatmak istemiyorum
G: Selim haklı kızım
Şebnem Aras'ın başına bir öpücük kondurdu ve Selim'e verdi, içeriye geçip koltuğa uzandı. Selim ise yavaşça yatağa yatırdı, anlına bir öpücük kondurdu, tam odadan çıkıyordu ki Şebnem aşağıdan bağırdı
Ş: telsizi getirneyi unutma Selim
İçeriye girip telsizi de alıp aşağı indi, oturdu yanlarına
S: al bakalım telsiz
Ş: sağol hayatım
Selim'in telefonu titredi, mesaj gelmişti, bilinmeyen bir numaraydı, içinden okudu
Şanslılarmış, ben ölürler diye düşünmüştüm ama oşsun, senin o sırada acıdan kıvranman bile beni gereğinden fazla mutlu etti ama yetmez, ailene dikkat et, Küçük Bey'i de öp benim yerime
Selim'in yüzü değişti
Ş: noldu hayatım, neymiş
Selim yapmacık bir ifade ile gülümsedi
S: kampanya mesajları hayatım, ne olabilir ki, bir alana bir bedavaymış da, yüzde yetmiş indirim varmışta falan filan
Ş: ne, neresiymiş orası, anne ya gidelim mi
Selim içinden mırıldandı
S: Şebnem'e böyle yalan mı söylenir, banka mesajı de kapa işte birde indirim diyosun
Ş: efendim hayatım
S: şey diyorum hayatım hastasın şimdi, bir dahaki indirime gidersin
G: evet kızım
Ş: off, peki
Aras ağlamaya başladı, Şebnem tam kalkıyorsu ki Selim durdurdu
S: dur hayatım ben bakarım
Ş: altına yapmıştır ama değiştirebilecek misin
S: tabi canım, biye değiştiremeyeyim ki
Dedi ve çıktı
Ş: annnecim hazır ol
G: neden kızım
S: Gülseren anne bir bakar mısın
Ş: bunun için
G: geldim oğlum
Diyerek yukarıya çıktı
S: ya ben yaparım dedim ama
G: tamma tamam ben temizlerim şimdi, bak sende öğren
Diyerek temizlemeye bailadı, Selim de iyice öğrenmişti
G: bitti
S: anladım sağol, inelim artık yoksa fırça yiyeceğiz, Küçük Bey de uyusun
Dedi ve aşağı indiler, bu sırada Gülseren hanımın telefonu çaldı
G: efendim
.....
G: ne, naptınız ya, bir işide bensiz halledin
.....
G: kim
....
G: ben ona sormaz mıyım, nasıl böyle bir şey yapar, aklı nerdeymiş
Bağırıyordu ama son söylediği şeyle sakinleşmişti
.....
G: anladım
....
G: sakın işten falan çıkartmayın, söyleyin benden izinli, gitsin karısının yanına, üzerine de gitmeyin,ne ihtiyacı varsa karşılayın, ben bir iki güne gelirim
.....
G: şimdi gelemem iki gün idare edin
....
G: tamam, söylediklerimi unutma
Diyerek kapattı telefonu, yüzü düşmüştü
S: noldu Gülseren annecim
G: bir iş vardı, karşı tarafa para tıransfer edecektik, iki sıfır fazla yazmışlar ve göndereceğimiz paranın neredeyse iki katını göndermişiz, bu da şirketi bir nevi zarara soktu, beni çağırıyorlar
Ş: sen neden hayır dedin annecim
G: seni bu halde nasıl bırakayım, siz benim için daha önemlisiniz
Ş: sende annecim ama biliyosun o şirket diğerkerinden çok farklı, babam genelde o şirkette dururdu, lütfen işleri yoluna koy, sonra gelirsin, yanlış anlama kovmuyorum, öyle gibi oldu ama benim demek istediğim-
G: anladım kızım, bilmem ki napsam
S: gidince ne yapmayı düşünüyorsunuz, bu hata çok büyük, yani bunu yapan-
G: hiç bir şey, izin verdim, karısının yanına gitsin, yakın zamanda kızlarını kaybetmişler, kafası dağınıkmış, böyle bir durumda onu işsiz bırakmak acımasızlık olur
S: çok iyisin Gülseren annecim biliyosun demi
Diyerek sarışdılar
Ş: ben üvey evladım zaten senin oğlun Selim
G: kıskanma kıskanma
Ş: gidince babama söylicem sizi, görürsünüz siz
Dedi ve gülüştüler
Ş: ne yapıcaksın
G: bencede en iyisi gitmek, işlerimi düzelteyim yine gelirim
S: gel ama bak unutma vizi işlere dalıpta
Ş: küseriz bak
G: ven hiç sizi uuturmuyum, yanıma hiç bir şey almadım zaten gelirken, bu üzerimdekiler de senin
Ş: benim mi
S: o kadar çok kıyafet var ki, hepsi aklında değil, faretmemiş
Ş: Seliim
G: ben torunumada bakayım sonra çıkarım
Diyerek yukarıya çıktı, Arasa da bakıp aşağı geldi
Ş: akşam gitseydin bari
G: yok kızım, uçaktan inip bille geçerim şirkete, akşam gitsem yarına kalır
İkisininde yanağına bir buse kondurdu
G: kendine iyi bak kızım
Ş: bakarım annecim sende
S: ben sizi hava alanına kadar götüreyim
G: gerek yok oğlum yalnız bırakma şimdi Şebnem'i
S: o zaman kapıya kadar geçireyim
G: olur
Şebnem'e el salladı ve kapının önünde durdular, Gülseren hanım Selim'e sarıldı
G: ikiside sana emanet
S: gözüm gibi bakıcam ikisinede
G: biliyorum zaten, görüşürüz oğlum
Diyerek çıktı evden. Selim de içeriye geçip Şebnem'in yanına oturdu
S: kaldık mı yine başbaşa
Ş: kaldık valla
Selim arkasına dayanmış Şebnem'e bakıyordu
Ş: napıyosun hayatım
S: seni seviyorum
Ş: ya Seliiim ben de seni
S: ben de seni ne Şebnem, ben de seni ne
Ş: yaa nasıl oluyormuş gördün demi, sen de bana böyle demiştin hatırladın mı, ben de sana ben de ne Selim demiştim-
Selim Şebnem'in dudağına bir buse kondurdu, Selim çekildi
Ş: ben de seni seviyorum
Selim gülümsedi
Ş: çok özlemişim ben seni ya, sanki senelerdir ayrıymışız gibi geliyor
S: bende seni
Ş: bir dudak daha versene
S: bilmem ki
Ş: Selim
S: ya nasıl oluyomuş, yok Selim çok yorgunum, hayatım uykum var, hadi yat selim, hadi birtanem
Ş: alt tarafı masum bir öpücük istedik, tamam sen bilirsin
S: tamam ya şaka yaptım
Ş: trip atardım ama hiç havamda değilim
Diyerek yapıştı Selim'in dudaklarına, Selim'in telefonu çalmaya başladı
Ş: telefon
S: susar şimdi
Diyerek dudaklarını telrar birleştirdi, telefon sustu ve tekrar çalmaya başladı, bir türlü ayıramıyorlardı dudaklarını, Şebnem nefessiz kalmıştı geri çekildi
Ş: telefonuna bak
S: ya sonra bakarım dedim
Ş: hadi canım, bak yaram çok acıdı,nefessiz kalınca
Selim eline aldı telefonu, susmuştu, mesaj geldi
Karınla öpüşmeniz bittiyse eğer kapının önüne çık. Bu arada karını hiç bu kadar yakından görmemiştim, baya güzelmiş, çok da güzel öpüyor herhalde, ayrılamadın, neyse hadi çık
Selim sinirle yerinden kalktı
S: Can çağırıyor, ven iki dakika gidip gelsem
Ş: olur hayatım da sinirlendin mi sen
S: hayır hayatım, sen yat kalkma bak
Diyerek çıktı. Kapının önünde durup etrafa baktı, o sırada telefonu çaldı, yine o bilinmeyen, sinirle açtı
S: kimsin lan sen, ne istiyosun bizden, karımdan ne istiyosun
X: niye sinirlendin şimdi, boşuna etrafına bakma göremezsin beni
S: seni bir elime geçireyim var ya, ne istiyosun çıktım işte
X: sağ tarafına bak, yerde çiçeklerin içinde bir kağıt, kağıtın üstünde de bir adres var, gitmek istersin diye düşündüm, Can'ı da alsan iyi olur, tek başına gidersen sakinleşemessin, bu arada güzel karına selamlar, benim yerime de öp
Diyerek kapattı telefonu, Selim sinirle cebine koydu, ayağını hızlıca yere vurdu
S: lanet olsun
Dedi ve bir taksiye atlayır Cangile gitti, kapıyı Kainat açtı
K: hoşgeldib Selimcim
S: Can nerde
K: içeride de sana-
Sözünü bitirmeden daldı içeriye
C: hoşgeldin abi
S: müsait misiniz, işiniz var mı, bir planınız falan
C: yok televizyon izliyorduk
S: Kainat sen bize gitsene Şebnem tek kalmasın
K: tamam da noldu kavga falan mı ettniz, sen neden sinirlisin
S: bize git Kainat, Şebnem'e de bir şey söyleme, seni özledim geldim de, beni görmedin, tamam mı, Selim nerde falan da dersin
K: tamam da-
S: Kainat hadi
Kainat çantasınıda alıp çıktı, Selim içeride sinirli sinirli dolaşıyordu
C: anlatıcak mıaın abi
Telefonu verdi
S: o nottan sonra vu mesajları gönderdi aradı, kapının önüne çık dedi, bir kağıt var dedi, gitmek istersin diye düşündüm ama tek gitme Canı da al sakinleşemessin falan dedi, bir de karın yakından da güzelmiş, benim yerime öp falan dedi bu kim abi ya, deliricem şimdi
C: sakin ol abi, gel oturda düşünelim bi
S: sakin falan olamam ben
diyerek telefonu aldı, o sırada mesaj geldi, okudu
S: al işte
C: ondn mı ne demiş
S: karını tek mi bıraktın evde, o güzellik yalnız bırakılır mı, ya biri bir şey yaparsa demiş şerefsiz
Diyerek Kainat'ı aradı
S: Kainat eğer bizdeysen çaktırma Şebnem'e ben olduğumu, biz de misin
K: evet Can ben Şebnemgildeyim
S: dikkat edin, eve birisi gelmedi demi
K: hayır Selim seni bekliyordu
S: tamam dikkat edin
K: tamam bekletme canım öptüm, burası bende
Ş: kimmiş
K: Can ya, Selim'in onu beklediğini unutmuş
Ş: Selim onu mu bekliyormuş
K: aa Aras mı ağladı
Ş: hayır
K: dur ben bakayım, istersen getireyim
Ş: olur, özledim
Diyerek yukarıya çıktı Kainat. Selim derin bir nefes aldı
S: Kainat bizdeymiş
C: ee biz napıcaz şimdi
S: adresteki yere gidicez
C: emin misin
S: evet, başka ne yapabiliriz ki
C: hadi o zaman
Diyerek çıktılar, adresi verdiler ve bir saat sonra taksiden parayıda verip indiler. Etrafı ağaçlarla çevriliydi, yeşillikti, ortada ahşaptan bir ev vardı, onun dışında eve rastlamak mümkün değildi. Kocaman bahçe kapısını açıp içeri girdiler, taşlarla yapılmış yoldan ilerleyerek evin kapısının önüne geldiler, Selim Can'a baktı, can kafasını evet anlamında salladı, Selim derin bir nefes aldı ve kapıyı açtı, hava aydınlık olmasıma rağmen içerisi karanlıktı, camlardan içeriye giren güneş ışığının dışında bir şey yoktu, alt katta iki oda vardı, baktılar ama bir şey yoktu, merdivenlerden yukarıya çıkmaya başladılar, tahtalar gacır gucur sesler çıkarıyordu, çatı karına çıktılar, orası oldukça aydınlıktı ve her yer Şebnem'in ve Selim'in fotoğraflarıyla doluydu. Selim'in olduğu her fotoğrafta Selim'in üstü çarpılanmıştı, Şebnem'in tek olduğu fotoğraflarda vardı, bazılarını kalp içine almıştı, hiç boşluksuz her yer fotoğraflarla kaplıydı, Selim fotoğrafları çıkarmaya başladı, sinirle eline geleni çekiyordu
S: Allah kahretsin, kimsin sen, ne istiyosun, benden karımdan ne istiyosun
Diyerek bağırıyordu, Can sakinleştirmeye çalışıyordu ama Selim hiç takmıyordu, ayağını duvara vuruyordu, kimsin diyip duruyordu, Can dayanamadı kolından tutup Selim'i kendisine döndürdü
C: Selim sakin ol
S: bırak beni
Dedi tam kolunu çekiyordu ki Can hızlıca bir tokat attı
C: yeter
Selim bir an duraksadı, sonra yere oturdu, kafasını ellerininin arasına aldı, ağlamaya başladı
S: ya abi neden biz ya, mutlu olamayacak mıyız , tam her şey yoluna girdi diyorum, tamam bu sefer çok mutlu olucaz diyorum, bir şeyler ters gidiyo
Can da yanına oturdu
C: olucaksınız abi, siz birbirinizi çok seviyosunuz, bak artık bir oğlunuz var, bu her kimse onu bulucaz, sonra da hep beraber tatile çıkarız, uzaklaşırız buralardan, hadi şimdi kalk, Şebnem'in ve oğlunun sana ihtiyacı var, hadi abi, bulucaz onuYorumlarınızı bekliyorum, başlıkta bir garip oldu :)(:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM (ŞEBSEL)
RandomYıllar önce terkedilen bir kadındı. Tam eşini bulmuşken yanlış anlaşılmalar sonucunda kaybetmişti. Buna yaşamak denirse yaşıyordu işte.