MUTFAK

1.8K 90 9
                                    

C: abi neden bu kadar sık kavga etmeye başladınız, gitme artık şu kızın üstüne
S: bilmiyorum, üstüne gitmiyorum, gitmemeye çalışıyorum ama, neyse ya
Şeben çıkınca direk mezarlığa babasına gitti, mezarın içine girip yanına yattı, bir eliyle yüksek toprağa sarıldı, eliyle okşuyordu, ağlamaya başladı
Ş: babacım, ben geldim, çok özledim seni, niye sensiz bıraktın beni, gelmek istedim yanına, cabıma kıymak istedim ama olmadı be babacım, kızdın biliyorum, söz veriyorum bir daha yakmicam canımı. Zaten bana güvenen bir sen bir annem vardı, sen gittin, anneminde işleri var ama hergün konuşuyoruz, bu arada mektubunuda buldum. Seni hiç unutur muyum aşkım, şimdi çıksan bu toprağın altından, yine aşkım deyip sarılsan, o kokunu içime çekebilsem, sana çok ihtiyacım var, Selim ile aramız iyi değil, kavga edip duruyoruz ama sen rahat uyu babacım, bak ben senin yanındayım, ağlamıyorum da
Diyerek sildi gözyaşlarını, sonra uyuya kaldı, uyandığında neredeyse akşam olmuştu, kalktı yattığı yerden
Ş: babacım uyukalmışım neden uyandırmadın, her tarafım da toprak olmuş, olsun be babacım, senin yanında uyanmayı, uyumayı çok özlemişim, bizimkilerde aramış, mesaj atmış, merak etmişlerdir, şimdi gitmem lazım, yine gelicem aşkım, huzurlu uyu sen birtanem
Diyerek öpücük kondurdu ve bir taksiye atlayıp geldi, Kainatgil ise çok merak etmişlerdi, arayıp mesaj atmışlardı ama Şebnem cevap vermemişti, Şebnem içeriye girdi
Ş: ben geldim
Selim kalktı ve sarıldı, Şebnem elini bile kaldırmamıştı, sarılmamıştı, Selim geri çekildi
S: nerdeydin hayatım, çok merak ettim
Diyerek ellerini iki yanağına koydu, Kainat devam etti
K: üstün başın ne oldu kuzum
C: savaştan mı çıktın Şebo
Ş: ya üstümü başımı değiştirip geleyim, çok acıktım ama ben
Diyerek bir adım geriye çekildi
K: ben masayı hazırlıyım, sen de değiştir gel
Dedi ve Şebnem yukarıya çıktı. Kainat da masayı hazırlamaya başladı
S: galiba mezarlığa gitmiş
C: büyük ihtimal
Sonra Şebnem indi, masaya oturdular.
K: ee nerdeydin bakalım, kaç saat oldu
Ş: babamın yanındaydım, bir ara uyuya kalmışım
C: naptın yere mi yattın
Ş: hee, yanına yattım
S: bir daha haber ver merak ettik
Ş: inşallah
Bileği kabamaya başladı
K: Şebnem bileğin kanıyor
Ş: of ya bende bundan bıktım, iki fe bir kanayıp duruyor, neyse birazdan durur, hiç uğraşamicam
S: bak çok sık kanıyor, saol kanamıyor ama sağ sürekli kanıyor, doktora gidelim mi
Ş: olmaz bir şey, ellerine sağlık kuzum
Diyerek kalktı, koltuğa geçti, diğerleride yemeklerini bitirdi ve koltuğa geçti. Şebnem bileğine yeni sargı bezi sardı, Kainat mısır patlattı, hem yiyorlar hem de film izliyorlardı.
Ş: ayy çok güzel ya
K: neresi güzel be, ıyy
Ş: şuna baksanıza kıpkırmızı, nasıl içiyorlar, keşke vampir olsaydık
C: neyin kanını içicektin acaba
S: hayvanların kanını içerdi
Ş: hayır canım insanlarınkini içerdim, koskoca Şebnem Gürsoy hayvan kanı mı içiyor dedirticem, kötü insanların daha doğrusu adamların kanını içerdim
S: niye adam da kadın değil, hani kadın erkek eşitti
Ş: yoo, kadınlar her zaman üstündür
C: tabi canım
Ş: kapı çalıyor
K: çalmıyo
Ş: dinle bak
C: o filmde çalıyo
Ş: haha biliyodum sizi denedim
K: tabi canım
Ş: bakın bugün uyumayalım, sabaha kadar oturalım ne dersiniz
S: sen mi uyumican
Ş: ben sabah uyudum, sizde uyumazsanız
K: tamam merak etme sen uyumazsan biz hiç uyumayız
Filme geri döndüler Şebnem kısa sürede uyudu, kafası Selim'in omzuna düştü, Selim eliyle yanağındaki saçları kulağının arkasına attı
S: bizim iş yattı
C: aynen, güya sabaha kadar oturacaktık, hanımefendi hemen uyudu
K: susun ya, yoruldu benim kuzum, hadi bizde yatalım, Selim sende odasına çıkarsana
S: tamam
Dedi ve Kainat ile Can yatmaya gitti, Selim Şebnem'i kucağına aldı, yatağına yatırdı, dudağına bir buse kondurdu
S: iyi geceler prenses
Dedi ve odasına gidip yattı. Sabah ilk kalkan Kainat oldu, masayı hazırladı, diğerleride uyandı ve güzel bir kahvaltının ardından koltuklarına geçtiler.
C: hadi canım çıkalım biz
K: tamam hayatım
Ş: aa nereye
K: işimiz var
S: bir bitmedi işleriniz, ne yapıyosanız artık
Dedi imalı imalı
C: çüş abi, yavaş gel
S: ne dedim ben şimdi, utanma abi, isterseniz biz çıkalım, siz evde-
Ş: sapıklaşmasan diyorum
S: aman ya bir şey demedim ne yaparsanız yapın
Ş: deme zaten
K: yürü çıkalım biz hayatım, bakma sen buna
Dedi ve çıktılar.
Ş: evet sapıkcım, biraz uzaklaşta ayaklarımı uzatayım
S: bir sapık olmadığım kalmıştı, hem ne alaka sapıklıkla
Ş: ay tamam yok bir şey hadi uzaklaş
S: aman iyi be, hemen de kız
Ş: söylediklerini hala unutmadım canım
S: tamam ya özür dilerim, bir daha olmicak, ayrıca canını yaktığım için de özür dilerim, çok pişman şebeğin, affet onu
Ş: hadi bu seferlik öyle olsun
Demesiyle Selim'in Şebnem'in dudağına yapışması bir oldu, Şebnem çekilmeye çalıştı ama Selim izin vermedi, daha çok çekti kendine, elini beline doladı, ayırdı dudaklarını
S: seni seviyorum
Dedi, tam tekrar öpücekti ki Şebnem elini Selim'in dudaklarına bastırdı
Ş: her şeyi abartmakta üstüne yok biliyosun demi, bir kere öptün, tamam
S: sende her şeyi en zevkli yerinde bölmek zorunda mısın
Ş: diyorum işte sapıksın
S: tamam ya şaka yaptım
Ş: ya benim canım çok çikolata çekti
S: alıp geleyim
Ş: yok ya ben alıp gelirim
S: ikimiz gidelim
Ş: sağol şebek ama ben gidebilirim
S: çabuk gel ama özlerim
Ş: tamam
Dedi ve gülerek çıktı, sonra yüzü düştü çünkü karşısında Tekin bey vardı
T: vende sana geliyordum
Ş: gördüğün gibi evde değilim, şu an dışarıdayım
T: bir kere dinlesen
Ş: ya daha kaç kere dinlicem
Tekin bey aslında seviyordu kızını, biraz da babasından kalan mirastan yararlanmak için affetmesini istiyordu, tamam ihtiyacı şu an için yoktu ama işleri hiç yolunda gitmiyordu, iflas edebilirlerdi, bunu önlemek için de Şebnem'in parasına ihtiyacı vardı, önceliği paraydı yani
T: daha kaç kere özür dilemem gerekiyor, hep o Selim denen karıştırıyor demi kafanı
Ş: ben yetişkin bir bireyim gördüğün gibi, çocuk muyumda kafamı karıştırıcak, ayrıca Selim seni ilgilendirmez
T: o çocuğu gözüm hiç tutmadı bunu bil
Ş: ne yapayım yani sen sevmedin diye ayrılayım mı, hadi işim var benim tutma beni, gelme bir daha da
T: beni affetmen gerek, affediceksin ya ben senin babanım
İkiside bağırarak konuşuyordu
Ş: ne baba ama, şimdi mi alına geldi
T: yeter artık, senin baban benim bunu aklına sok, Hakan senin üvey baban,ben öz babanım, anladın mı, hem Hakan öldü, o yok artık, o biricik aşkın yok, sana aşkım diyen bir baban yok
Ş: o hala benim aşkım, o benim babam, biyolojik olmasada o benim babam, ölsede yanımda, hissediyorum ben, bırak artık babama laf atmayı, bırakta huzurlu uyusun
Selim sesleri duyunca bahçeye çıktı, baktı Şebnemle Tekin bey kavga ediyır, hemen yanlarına gitti
S: Şebnem ne oluyor
T: sahte prensimizde geldi
S: doğru konuş
T: konuşmazsam nolur
S: dua et Şebnem'in babasısın
Ş: babam falan değil ya neden anlanıyorsunuz
T: babanım
Ş: değilsin
T: babanım
Ş: değilsin dedim
T: bir atar, bir tirip, ne oluyo sana ya, Hakan seni fazla şımartmış herhalde, en başta ben senin büyüğünüm ama doğru kendi ne ki büyüttüğü kız ne olsun
Ş: ya seni bir daha uyarmicam babam hakkında düzgün konuş, ayrıca babam bana her şeyin en doğrusunu, en güzelini öğretti, şimdi git burdan, gelme artık ya, defol git
Tekin bey tam elini kaldırdı Şebnem'e vurucaktı ki Selim tuttu
S: sen kime el kaldırıyosun
Dedi ve gömdü kafayı, Şebnem hemen Selim'i çekti
Ş: yapma hayatım, lütfen, değmez, gel içeriye girelim
Tekin bey yerden zoran kalktı
T: bunun hesabıbı vericeksin
Diyerek uzaklaştı, Şebnem ile Selim içeriye girdi
Ş: kafan acıdı mı
S: hayır, sen iyi misin, bir şey yapmadı demi
Ş: ne yapabilir ki, saçmaladı saçmaladı gitti işte, Allah'ından bulsun, boşver, unut gitsin
S: senin çikolata da arada kaynadı, dur ben alıp geleyim
Ş: hala beni düşünürmüş, yerim ya ama gitme, ben Kaainata mesaj atayım gelirken alsınlar
S: nasıl istersen
Şebnem Kainat'a mesaj attı, Selim televizyon izliyordu, bir iki kere dürtükledi
Ş: Seliiim, hayatııım
S: efendim birtanem
Ş: ya benim canım inanılmaz bir şekilde börek çekti
S: hayatım bir şey söylicem ama doğru söyle
Ş: tamam gönder gelsin
S: hamile falan değilsin demi
Şebnem'in yüzü düştü, Selim tekrarladı
S: hamile değilsin demi
Ş: daha fazla saklamayacağım Selim, evet
S: evet mi, biz hiç beraber olmadık ki, o zaman, bu çocuk kimden Şebnem
Şebnem gülmeye başladı
Ş: şaka yaptım be ne hamilesi
S: hah biliyodum zaten, tamam ya gülme
Ş: ilk duyduğunda suratında oluşan ifadeyi görsen sende gülerdin, kimden diyosun bir de ya
S: ne biliyim birden şey zannettim, neyse hadi gel mutfağa gidelim
Ş: yapabiliriz inşallah, bebeğim çok acıktı, babası da ortada yok
S: Şebnem uzatma
Ş: tamam şebeğim kızma hemen
Dedi ve mutfağa gitti, tezgahın üstüne yağı, maden suyunu, sütü, ve yoğurdu çıkarttılar.
Ş: evet bunları karıştırıp yufkayla malzemenin arasına koyucaz, ordan iki, yada sen dört tane olsun, yumurta versene
S: hemen geliyor
Dedi ve getirirken birini düşürdü
Ş: bir işide düzgün yap, tamam üç olsun, şurdaki önlüğüde tak, üzerin kirlenmesin
Selim önlüğü taktı, tepsinin en altına ilk yufkayı serdiler, iç maşzemeyide hazırladır, arasına süreceklerini hazırlamaya başladılar, hepsinden göz kararı kattılar ve sürdüler, üstüne iç harcı koydular, böyle böyle, altı yufkayı yaptılar ve fırına pişirmek üzere koydular
Ş: elimize sağlın güzel oldu bence
S: yiyelim sonra karar veririz
Diyerek elini una batırdı ve Şebnem'in burnuna bir nokta koydu, Şebnem bu altta kalır mı avuçladı unu serpti saçına
S: saçlarıma aklar düştü
Diyerek güldü, o da avuçlayıp Şevnem'e attı. Sonra ellerine geleni atmaya başladılar, domatesler, yumurtalar, biberler, en çokta un havada uçuştu, her yerde tabak, kaşık, çatal vardı, mutfak aşırı derece dağılmıştı, buzdolabının üstünde yumurta vardı, çamaşır makünası domates gelince kırmızı olmuştu, kebdileri ise bembeyaz olmuşlardı, sadece gözleri ve dudakları gözüküyordu, Selim'in kafasında yumurtanın sarısı , Şebnem'in ise biberle domates vardı, birbirlerine bakıp gülüyorlardı
Ş: çok komik gözüküyorsun, tam Şebek olmuşsun
S: sende unlu prenses olmuşsun, resmen kafanda salata olmuş
Ş: Kainat görse varya biz biteriz
Demesiyle karşısında Kainat'ı görmesi bir oldu, her in mutfak savaş alanı gibiydi, Kainat ile Can kapıdan bakıyordu, Kainat mutfağı görünce dondu, Şebnem en masum ifadesini takındı, süt dökmüş kedi yavrusu gibi konuşmaya başladı
Ş: Kainatcım, erken geldiniz
Mutfak Kainat'ın ikinci odası gibiydi, yemek yapmaktan büyük zevk alırdı ve şu an Selim ile Şebnem Kainat'in kapsama alanına girmişlerdi, Selim Şebnem'e döndü
S: üç diyince, bir, üç
Dedi ve Kaünat'ın yanından koşarak kaçtılar, kendilerini direk banyoya attılar, Kainat ise arkalarından bağırdı
K: Şebneeeeem, Seliiiim
C: sakin ol hayatım
K: ne sakini şuranın haline bak, resmen savaş çıkmış
C: şimdi ikiniz toplarız
Dedi ve Kainat'ı sakinleştirdi, neredeyse üç saatte topladılar mutfağı, böreğide çıkarmışlardı fırından, kendilerine koltuğa attılar, Şebnem ve Selim de indi
Ş: kızmican demi geliyoz
K: hiç halim yok, bunun hesabını sorna sorucam ikinize
S: sadece börek yapmak istemiştik
K: söylesrniz ben yapardım, hem dışardan alsaydınız ya, börek yapmakla kalmamış, savaş yapmışsınız resmen
Ş: biz niye dışarıdan almadık ki, hiç aklımıza gelmedi
K: gelmez tabi, sizin aklınız anca böyle şeylere çalışıyor
Ş: tamam bak yaptığımız börekle affediceksin bizi, ben koyup geliyim
K: aman aman, siz bir süre mutfağa girmeyin, hayatımla belimiz koptu temizlicez diye, ben koyup gelirim dedi ve koyup geldi, yemeye başladılar
C: vaayy ellerinize sağlık
K: süper olmuş, cezanızı hafifetiyorum o yüzden
Ş: bu da bir şey
S: yani
Diyerek bitirdiler, hepside koltuğa yayılıp televizyon izlemeye başladı.

Yorumlarınızı bekliyorum, yorum yapanlarada ayrıca teşekkür ediyorum, iyi geceler :))

KÖRDÜĞÜM (ŞEBSEL)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin