İyi geceler diyip odalarına çıktılar, Şebnem bağdaş kurmuş oturuyordu, rahat edemedi üzerine pijamalarını giyip geldi, yine bağdaş kurdu, kucağınada bir kase dolusu mısır aldı, hem yiyor hem izliyordu derken bir süre sonra uyudu. Sabah ilk kalkan Selim oldu, şaka şaka Selim burda değilki, neyse sabah ilk kalkan tabiki Özgür oldu, aşağı indi, kahvaltıyı hazırladı, içeriye geçti, Şebnem'in burada uyuduğunu farketti. Uyandırmak için parmağıyla koluna dürtmeye başladı
Ö: Şebneem, Şebneem
Şebnem uyanmıştı ama çaktırmıyordu. Özgür elini bir iki kere kaldırıp bıraktı, telaşlanmaya başladı, elini nabzına koyup hemen çekti, yanlış yere koyduğu için atmıyor sanmıştı, iyice yaklaştı, kulağını ağzına doğru yaklaştırdı, nefes alıyor mu diye kontrol ediyordu ki Şebnem
Ş: Özgür
Diye bağırınca yerinden sıçrayıp çığlık attı
Ö: aaaa
Uyyyanlarıda uyandırmıştı, aşağıya indiler
K: noluyo be
A: noldu Özgür neden bağırdım canım
Şebnem ise kahkahalara boğulmuştu, konuşamıyordu
Ö: öldü sansım ya, nefesini dinliyim diye yaklaştım, bağırınca korktum, kalbine iniyodu Şebnem ya
A: Allah korusun ya
K: hayır da şimdi niye öldü sandın ki
Ö: ne biliyim ya, hadi kahvaltı yapalım ama bunu ödiceksin Şebnem
Ş: he he
Dedi hala gülüyordu, sonra masaya geçtiler, kahvaltılarını yaptılar, üzerlerinide değiştirip yine koltuktaki yerlerini aldılar
Ş: off bir şeyler mi yapsak
K: iyi olur valla, sen nedersin aşkım
C: olur Kainat güzelim
Aralarında konuşurken kapı açıldı, elinde iki bavulla Selim gözüktü karşılarında, hepside çok şaşırmıştı, Selim sırıtarak bakıyordu
S: ben geldim
Hiç biride cevap vermemişti, Şebnem onu görünce donmultu zaten, sonra Can konuştu
C: hoşgeldin abi, kenara bırak gel bavulları
Selim bavulları kenara çektikten sonra oturdu
S: ee nsılsınız bakalım
K: iyi valla, bıraktığın gibiyiz
S: ilk dakikadan başladık diyosun
A: yani
S: hadi ama gördüğüme göre Şebnem'de gayet iyi, o da bıraktığım gibi
Diyip güldü ama onun aksine diğerlerinin yüzünde sinir ifadesi vardı, Şebnem hariç. Çünkü onda hiç bir tepki yoktu.
S: tamam ya o öldürücü bakışlarınızı üstümden çeker misiniz, ona artık kızgın değilim, umarım hala arkadaşızdır
Şebnem de tepki yoktu, Can devam etti
C: abi sen yorhunsundur dinlen istersen, odanın yerini biliyosun
S: çok iyi olur valla, akşam görüşürüz
Dedi ve bavullarıda alıp odasına çıktı. Şebnem'e sesleniyorlardı, Kainat yanına gidip sarsyçtı, anca kendine gelmişti, Can da yanına oturdu, o sadece Can'ı dinlerdi çünkü
C: Şebnem dinliyorsun demi
Ş: evet
C: döndü, tamam ama kendini kaptırmak yok, arkadaşız dedi duydun demi, arkadaşız dedi
Ş: duydum, arkadaşız dedi
C: yakın davranmakta yok ona göre, o sana yakın davransada arana mesafe koy
Ş: tamam koyarım, şimdi bir çekilip rahat bıraksanız, yerlerinize otursanız çok güzel olurdu hani
Can ve Kainat yerine geçti. Selim ise odanın kapısından girer girmez Şebnem'in kokusunu almıştı, peki neden bu oda Şebnem gibi kokuyor diye düşünmeden edemedi, etkilenmedi desem yalan olur, aldattığını düşünsede, gitsede, hatta evlensede Şebnem'i çok seviyordu ama artık onunla olmak gibi bir seçeneğinin olmadığını düşünüyordu. Kıyafetlerini dolaba yerleştirdi, dolabında kalan kıyafetler gayet düzenliydi, bıraktığı gibiydi, sadece yatağın üzerinde bir tane tişörtü vardı, eline aldı, olamaz buna da sinmişti kokusu, bir süre içine çekti, sonra ne yaptığını anladı ve hemen dolabına koydu. Çok yorgundu, yatağa uzandı, boynuna kadar çekti yorganı, kahretsinki odadaki her şey Şebnem gibi kokuyordu, acaba özlediğim için mi bana öyle geliyor diye düşündü bir an, ama gerçektende Şebnem'in o güzel, naif, şeker tadındaki kokusu yatağa sinmişti, yatakta döndü durdu, uyuyamadı, sonunda kalktı ve aşağı indi, oturuyorlardı. Yanlarına oturdu
Ö: noldu sen niye uyumadın, dinlenseydin
S: uyuyamadım
A: neden
S: bilmem, aslında uykumda var ama neyse ya, uyurum, sizi çok özlemişim zaten
K: hani dışarı çıkacaktık
C: hayatım Selim yeni gekdi, hem yorgun
S: yok ya gayet iyiyim ben hadi çıkalım o zaman
Dedi ve hepside hazırlanıp bir kafeye gitti, bir yandan kahvelerini yudumluyor, diğer yandan konuşuyorlardı. Almilla Özgürle, Kainat Şebnemle, Selim ise Canla konuşuyordu. Almillagil yine birbirlerine iltifat edip duruyorlardı, Kainat ile Şebnem de artık ne kobuşuyorsa çok gülüyorlardı, karınları ağrımıştı resmen, Selim ise kendini Şebnem'i izlerken buldu, gülüşünü özlemişti
C: sen beni dinlemiyor musun
S: efendim
C: nereye bakıyorsun sen
S: hi-hiç bir yere
C: Şebnem'i kesiyon deminden beri farketmedim sanma
S: ya abi kızda hiç bir farklılık yok, şuna baksana nasıl gülüyor, tamam gülsün zaten ama-
C: hiçbir şey bilmiyorsun Selim
S: sadece gördüklerimi söyledim
C: daha düne kadar perişandı bu kız, be taptıysak ne dediysek unutturamadık seni, gittiğin gün odana bir girdi, giriş o giriş çıkmadı bir daha. Kıyafetlerini giyiyor, yatağında uyuyordu. Ağlamaktan perişan olmuştu derken dün bir rüya görmüş, sen dönüyomussun falan, sonra uyuyamadı aşağı geldi, konuşuyorduk, ben gitti, gelmicek, seni sevmiyor falan dedim, sinirlendi, bağırmaya başladı, seviyor, gelecek diye sayıklamaya başladı, delirmiş gibiydi, tokat attım kendine geldi, sonra hepimiz kobuştuk falan, artık eski Şebnem Gürsoy oldu, söz de verdi ağlamak yok bir daha
S: ben ne diyeceğimi bilmiyorum
C: boşver bir şey söylemene gerek yok, geçti zaten, ben bugünde konuştum, söyledim ona arkadaş olduğunuzu, kabullendi
Konuşmalarını Şebnem böldü
Ş: Can
C: efendim
Ş: telefonunu verir misin
C: neden
K: karıştırıcaz, ya ne yapabiliriz bir şeye bakmamız gerekiyor
C: kendi telefonunuzdan bakın
Ş: Can yoksa telefonundan Kainattan fizledipin şeyler mi var
K: Can dedi
Dedi cevap beklercesine
C: ya Şebo kızdırma benim sevgilimi, benim hiç ondan gizlim saklım olur mu
K: ayy Cann
Ş: bitti mi
K: tamam ya ne kızıyon
Can ile Selim telefonla ne yaptıklarına bakıyorlardı, Özgür ile Almilla ise kendi aralarında takıldıkları için diğerlerinden haberleri yoktu. Şebnem kendilerin ebaktıklarını farketti
Ş: neye bakıyonuz acaba
C: size
Ş: ya siz devam etsenize konuşmanıza, hem bak Selim geldi bir hasret giderin, hadi Can'cım
S: biz sonrada kobuşuryz sorun olmaz
Ş: peki
Dedi sırıtarak, Can akttan ayağıyla vurdu, Şebnem'in yüzü hemen eski haline döndü. Can Selim'i de çok severdi ama Şebnem'in yeri ayrıydı. Şebnem Kainatla telefonu oynuyorlardı, bir şey arıyorlardı sanki, sonra bulmuş olucakları telefonu geri verdiler
K: al hayatım
C: ver birtanem
K: canım benim
C: kainat güzelim
Ş: ayy lütfen daha fazla dayanamayacağım
K: kıskanma kıskanma
Ş: ne kıskanıcam be, vıcık vıcık
Şebnem'in aklına gördüğü rüya gelmişti, Selim'in abisinin olup olmadığını merak etmişti, sormakla sormamak arasında kaldı ve sonunda sordu
Ş: Selim
S: efendim
Ş: senin abin var mı yada var mıydı
S: yok ben tek çocuğum biliyorsun, noldu, neden sordun
Ş: neyse ya, ben çok sıkıldım
K: eve mi gitsek artık
Ş: olur valla
S: benim de çok uykum geldi, bencede olur
C: heey çifte kumrular hadi gidiyoruz
Ö: siz gidin ya biz Almilloşumla daha gezicez
K: siz bilirsiniz
Dediler ve dördü de çıktı, eve geldiklerinde kendilerini koltuğa attılar
Ş: sonunda evdeyiz, dışarı çıkmakta çok iyi geldi
K: ee ne zamandır evde olunca, yanımıza zor iniyodun, dört duvar arasında
Şebnem Kainata yavaşça tekme attı, sonrada gülerek
Ş: hahahah şu iddia meselesi
Dedi, Selim'in yanlış bir şey düşünmesini istemiyordu, onun için ağlayıp üzüldüğünü düşünmesini istemiyordu.
S: müsaadenizle ben de yatayım, tabii uguyabilirsem
Diyerek çıktı yukarı, ama uyumak ne mümkün, her yerde Şebnem'in kokusu, aslında kapıyı pencereyi bir süre açık bıraksa dağılacaktı ama istemiyordu kokusunun gitmesini. Bu kokuya hasret kalmıştı, uyuyamasada o koku odadan çıkmamalıydı. Uyuyamayınca tekrar aşağı indi ve oturdu
C: noldu yine
S: uyuyamıyorum ya
K: neden
S: bilmemem
Şebnem'in aklına onun odasında yattığı günler gelmişti, kendi kokusu sindiysebelki ondan uyuyamamıştır diye düşünğyordu. Eskiden olsa onun kokusunu içine çekmek için her boşluğu fırsat bilen adamın, şuan o kokudan rahatsız olduğunu düşünmüştü, canı yanmıştı ama belli etmedi
Ş: ben biliyorum
C: sen nerden biliyosun acaba
K: nerden bilcek, o odadan çık-
Ş: ayy Kainatcım
Diyerek koluna farlettirmeden çimdik attı.
Ş: gelirseniz görürsünüz
Dedi ve önden çıktı odaya, oda gerçekten Şebnem gibi kokuyordu, farketti üçüde
Ş: kokudan o kokudan
Dedi sinirle. Camları açtı, kapıyı açtı, yatağa yaklaştı, gülüyordu ama sinirli olduğu her halinden belliydi
Ş: şu çarşaflarıda değiştirelim çok rahat uyuyacaksın
S: gerek yok ya, hem kokıylada alakası yok
Ş: vardır vardır
Dedi çarşafları çıkarıp yenilerini serdi, koku gitmişti, pencereleri kapattı, kapının önüne geçtiler, Şebnem ellerini önünde bağladı
Ş: şimdi çok rahat uyursun eminim, ben çıkayım, sonra uyuyamıyor kokudan, kötü kokuyırsam demek, hadi Can, Kainat çıkalımda uyusun
S: ya ben öyle bir şey mi dedim şimdi, nerden çıkardın
Ş: iyi uykular Selimcim
Dedi ve kapıyı kapattı, aşağı indiler. Selim yatağa uzandı, etraf artık sıradan kokuyordu, Şebnem'in kokusu yoktu, yorgunluğundan olsa gerek hemen uykuya daldı.Sizce bu bölüm nasıldı, sizin için arka arkaya iki bölüm, inşallah beğenirsiniz, biraz kısalar ama :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÖRDÜĞÜM (ŞEBSEL)
RandomYıllar önce terkedilen bir kadındı. Tam eşini bulmuşken yanlış anlaşılmalar sonucunda kaybetmişti. Buna yaşamak denirse yaşıyordu işte.