Sabahın ilk ışıkları yüzüme vururken gözlerimi açmakta zorlansamda açmaya iden çığlıkları duymamla küçük bedenimi yataktan kaldırıp odamdan salonu gören merdivene doğru ilerledim içerisi olduğundan kalabalık gürültülüydü savaşın seslerini duydum milen duymasın o daha çok küçük diyordu polat'sa sanki duymam için daha çok haykırıyordu beni fark ettikleri zaman sustular bir kaç saat öyle birbirimize bakınıp durduk sessizliği bozan ben oldum.
"Noluyor bu sesler telaş da ne ne duymamam gerek abi"
Tereddütte kalmış gibilerdi savaş yutkunarak yanıma yaklaştı saçlarımı okşayıp söze girdi.
"Unuttun mu ufaklık bugün senin doğum günün onun için bu telaş" öyle derinden bir sesle dile getirmiştiki bugün benim doğum günümmüydü gerçekten bir hışımla odama koştum duvarda asılı olan takvime baktım 9 Aralık bugün gerçekten benim doğum günümdü..
"Savaş, polat abi bugün benim doğum günüm gerçekten unutmuşum bak takvime babamla işarat koymuştuk unutmamam için"
"Sakin ol ufaklık gördüm hadi odana git hazırlan bende polat abinle hazırlıklara başlayalım."
" Savaş haklı milen ayak altında dolanmaman lazım işimizi zorlaştırma. "
Savaş'ın polata ters bakışlar attığını gördüm polatsa solana doğru merdivenlerden inmeye başladı polat asil duruşlu kimseye acımaz özellikle sevgiye uzak biriydi savaş'sa onun aksine onda olmayan tüm herşeye sahipti ama ben yinede her ikisini de seviyordum polat beni sevmesede benim sevgim ikimize yeterdi..
"ufaklık nereye daldın polata bakma sen her zamanki hali o "
" sorun değil alıştım odamdayım babam gelinçe beni çağırmayı unutma abi."
Arkama bakmadan odama doğru koşturdum savaşın arkamdan dikkatli ol diye seslenmesini duymazlıktan geldim odama girer girmez babamın bana aldığı elsa kostümünü hemen üstüme geçirdim saçlarımı özenle örmeye çalıştım aynanın karşısına geçtim son dokunuşları yapmak için işte şimdi hazırdım bencerimin yanındaki pembe koltuğuma oturdum içimden saymaya başladım dışarıdan gelen korna seslerini duyar duymaz odamdan çıkmak için koşturdum babam gelmiş olmalıydı her doğum günü pastamı o alır ve onunla üflerdik onun heycanı ile kendimi salona inen merdivende buldum ortalıkta kimse yoktu acaba nerdeler dış kapıya doğru ilerledim görüş alanıma polat girdi onun yanında savaş var dı çok şık görünüyorlardı doğum günüm için baya iyi hazırlık yapılmış diye düşünürken savaşın yanıma doğru yaklaştığını gördüm saçlarımı okşayıp bana sımsıkı sarıldı genelde evde bir sorun olduğu zaman bana bu şekilde yaklaşırdı ben üzülmeyeyim diye...
"Ufaklık odan'dan çıkmaman için anlaşmıştık odana geri dön ben gelene kadar çıkma."
Dudaklarından dökülen sözler öyle derinden çıkmıştıki sanki hazırlık dedikleri benim için değilmiş gibi..
"Olmaz herşey hazır sende hazırsın artık kutlayalım doğum günümü"
"Niye zorluk çıkarıyorsun ben hazır olunca gelicem yanına söz abiş sözü."
" off tamam çabuk ol sen çağırma babam çağırsın beni."
Zoraki cümlelerini seçtiğini anlaya biliyordum surat ifadesi olduğundan farklıydı gülmüyordu kafasını sallamakla yetindi bende aynı şekilde karşılık verince arkamı döndüm içeriye doğru girdigim sırada aklıma o kalabalığın neden olduğu ile ilgili düşünmeye başladım sonra savaşa sormak için geri döndüm dış kapıya çıktığım zaman karşımda beliren çerçevedeki resme gözlerim takılı kaldı o an savaşın ve polatın sesleri ilişti kulağıma savaş kızıyordu bana ilk tafa kızdığına tanık olmuştum resimle olan görüş izama polat eğilerek önüne geçti ses tınası çok zarif çıkmıştı uğultuları duyuyordum " milen beni duyuyor musun " uğultular gittikçe beni ele geçirmeye başlamıştı gözlerim karanlığın esiri olurken küçük bedenim polatın kolları arasına yıkıldı...
Merhaba sevgili okurlarım söze nasıl başlasam diye düşünüp durdum birinci bölüme girişim bu şekilde oldu ilerleyen bölümlerde savaşın dediği gibi ufaklık olan milen neler yaşıcak hep baraber tanık olmaya hazır mıyız...
BÖLÜM SONU...
Yorumlarda görüşmek üzeri hepinizden güzel yorumlar bekliyor olucam diğer bölümde görüşmek üzeri.. :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Çukuru.
Ficção GeralSorun çaresizlik değil, isteksizlik... İsteksiziz, çünkü çocuklukta bize uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir. Ben çocukluğumu öldüren onu kendi rızamla büyümeye iden kızdım.. Doğum günümde babamın ölüm yıl dönümü olacağını bilseydim o...