Kocaman bir ormanın içindeydik karşımda bir sürü adamlar vardı onları daha önce hiç görmemiştim bir adamın elinde silah vardı silahın namlusu babamı nişan alıyordu babamın haykırışını duyuyordum gözlerini bana dikti önce gülümsedi sonra bir kaç cümle kurdu..
" milen prensesim korkma sen benim kızımsın azat demirin kızısın benim prensesim babasının en güçlü kızı."
Korku dolu gözlerle ona bakıyordum o ise bana cesaretle bakıyordu nefeslerim birbirine karışmıştı.
" baba bu adam neden sana silah dayadı korkuyorum yanıma gel sensiz ben yaşayamam."
"Öyle deme prensesim bensiz de yaşarsın sen çok güçlüsün tıpkı annen gibi."
Annem ben çok küçükken evimize saldırı olduğu esnada hayata gözlerini yummuştu onun yokluğunda babam bizi büyütüp tüm sevgiyi, eksikliği kapatmıştı. Adamın hazır ol diye komut vermesini işittim babamın ağızından çıkan kelimeyle ona döndüm..
"Milen savaş ve polat sana emanet sen onların bir arada kalmasının tek nedenisin ailene sahip çık prensesim sen güneş ve azat demirin kızısın güçlü durmak zorundasın."
" Ben güçlü durmak istemiyorum seni ailemizi istiyorum baba."
Babamın gözlerindeki ışıltıyı gördüm bana gülerek yanıt verdi.
" seni seviyorum prensesim ailene iyi bak..."
Babamın son sözlerini kulaklarım işitmeden silahın namlusundan çıkan tek kurşun gözlerimin önün'den babamın kafasına saplandı kocaman bedeni yere yığıldı çaresizlik tüm bedeni'mi ele geçirdi babam gibi olduğum yere yığıldım gözleri açıktı bana bakıyordu ama ses yokdu " baba uyan baba " bana cevap vermedi öyle gözlerimiz birbirine kilitlendi küçük bedenim irkilmeye başladı gözlerim karartı babam yok oldu ben yok oldum sahi nerdeydim ben..?
Gözlerim hafif bulanıklaştı görüşüm
netleşmeye başladığı an odamda olduğumu anladım her şey rüyamaydı yani? babam yaşıyor muydu? Eğer yaşıyor'sa gördüğüm resim neydi? Rüyalarda gerçeklik payına sahiptir buda gerçekmi? Düşüncelere daldığım sıra esnasında odamın kapısı açıldı içeriğe giren polat'dı bana çaresiz gözlerle bakıyordu yanıma oturdu kendine doğru çekip sımsıkı sarıldı derinden nefesler alıp vermeye başladı şaşırmıştım polat bana karşı hep mesafeli biriydi bunu savaş yapsa şaşırmazdım çünkü her zaman sarılırdı o bana sarılmayı bıraktığı zaman şaşkın gözlerle onu izliyordum bir kaç kere öksürtü sesini temizleyip konuşmak için söze girdi.." hazırsan gidelim milen aşağıda bizi bekliyorlar."
"Neden babam nerde abi rüyamda onu gördüm ve " sözümü tamamlamama izin bile vermeden kolumdan tuttuğu gibi evin çıkış kapısına kadar çekiştirmeye başladı son sözüm onu bir anda duraksattı ve hafifçe bana döndü.
" Babam yaşıyor mu abi"
" soruna yanıt vermem için benimle gelmen şart yetişmemiz gereken bir yer var."
Kafamı sallamakla yetindim onunla birlikte evden ayrıldık yol boyu arabanın sessizliğini kimse bozmadı bir kaç dönüş sonrası araba durdu ilk inen polat oldu sonra benim elimden tutup indirdi..
"Burayı hatırlatın'mı milen"
"Hıhı annemizin mezarlığı burda"
"Şimdi uslu bir kız olup annemize birini vericez ağlamak yok anlaştık mı "
Temessüm ile karşılık verdim daha sonra onunla birlikte mezarlığa doğru ilerledik annemin mezarlığının yanında başka birini daha gömmek için bir mezar kazıyorlardı gözlerim savaşa takıldı kürek elinde mezarlığı kazıyordu hemen ardından babamı aradım gözlerimle ama sadece çerçeve halindeki resmini gördüm..
"Milen annemizin yanında kal gelicem hemen."
Polatın yanımdan ayrılıp savaşın yanına doğru ilerlediğini gördüm hemen artından bir kaç kişi ile tabuttan cansız bir beden çıkarıp kazılı toprağa yerleştirdiler özenle her şeyi yaptılar son olarak savaş ve polat birer kürek toprak atıp yere bıraktılar kürekleri tüm herkez ellerini açıp dua ettiler.Ardından herkez uzaklaşmaya başladılar hepsinin ağzından başınız sağolsun cümlesi yankılandı savaşın gözleri beni bulunca aniden polata döndü.
" milenin ne işi var burda daha küçük o onu getirme diye söyledim lan sana."
Polat savaşın ani çakışması üzerine bana baktı sanki bana cevap veriyor gibi konuya giriş yaptı
"Biz neyiz lan çokmu büyüyüz o çocuk da biz neyiz olum?"
"Büyümeye zorunlu bırakılan kişilerdik biz polat, milen mecbur bırakılmıcak o çocuk anladın mı..."
"Üzgünüm savaş bu saatten sonra oda mecbur bırakılcak bizim gibi olmayı öğrenicek ."
"O bizim gibi olmuyacak mecbur değil."
"Babamız öldü lan bizim annemiz gibi oda öldü daha neyin mecburundan söz ediyon."
Polatın ilk sözü nefes almamı duraksattı bedenim uyuştu onların tartışması benim cümlemle yarıda kaldı.
" annemize verdiğimiz kişi babam'mıydı."
Savaşın korku dolu gözleri beni izledi polatın çaresizliği benim lafımın cevabının evet olarak geri dönüşü oldu ikiside yanıma yaklaştılar.
" ben dua bilmiyorum baba anneme sevgilerimi iletmem de dua olarak geçerli demiştin senin için de geçerlimi."
Gözlerim savaş ve polata baktı ikiside kollarını bana dolamıştı.
" geçerli tabiki prenses."
Babam gibi cevap vermişti polat şimdi karşımda sadece annem değil babamda yatıyordu sevgi dolu duamı ettik den sonra savaşın sesi ile olduğum yerde buz kestim.
"Milen ağla durma öyle açını içinden yaşama"
Bana ufaklık dememişti sanırım çocukluğuma veda etmemin ilk başlangıcını savaş atmamı sağlamıştı
" Ağlama milen acını kimseye gösterme yoksa düşmanların bundan zevk alır."
Polatın söylediği cümle ikinci adım oldu çocukluğuma veda etmem için...
Biz kocaman aileydik ilk kayıp annemiz oldu ikinci kayıp babamız oldu üçüncü kayıp bizim çocukluğumuz oldu biz üç küçük çocuktuk yaşlarımız 18'in altında büyümeye itilen üç küçük çocuktuk polat 17 , savaş 15 , ben 9 bugün büyümeye attığım ilk adımlar babamın ölümü benim çocukluğumun ölüm yılıydı 9 Aralık hayatımızın yeniden şekillendiği gündü...
BÖLÜM SONU...
Selammm ikinci bölümden sevgiler küçük kızımız milen artık Büyümenin sorumluluğunu tatıcak asi abi polat ve ılımlı olan abi savaş ikisi arasında girdaba giren milen.
Bakalım diğer bölümde bizim ufaklık hangi yolu izlicek görücez yorumlarda görüşmek üzeri :))

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Çukuru.
Ficción GeneralSorun çaresizlik değil, isteksizlik... İsteksiziz, çünkü çocuklukta bize uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir. Ben çocukluğumu öldüren onu kendi rızamla büyümeye iden kızdım.. Doğum günümde babamın ölüm yıl dönümü olacağını bilseydim o...