Sabahın köründe kalkıp valiz hazırlayan tek salak benimdir sanırım polatın emri üzerine uyandırıldım üstüne abar topar valiz hazırlayıp evden çıkmak üzeri aşağıya ineceğim zaman üstüme baktım ah ne güzel pijama takımı ile yolculuk yapmak da yeni moda oldu odama girip gardolap'dan şık bir takım alıp hazırlandım
Arabanın hava limanına giriş yaptığı esnada telefonumu unuttuğumun farkına vardım herşey için geçti geri dönüp almam imkansız değildi vakit kaybını seven biri olmadığımdan imkansızdı telefonumu geriye dönüp almam şoförün arabanın kapısını açması ile arabadan indim tam karşımda polatın uçağı var dı özel uçakla sehayat ediyor olmam dışında sorun yokdu normal insanlar gibi yaşam sürmek bize göre tehlikeli'di yerimi almış uçağın kalkışını izliyordum herşey mükemmel gidiyordu sabahdan beri umarım bir aksilik olmaz ağzını hayrı aç iç ses ne gibi bir aksilik olabilir ki benim hayatım zaten aksilik ile dolu haklısın bak bunu unutmuşum milen hahaha iç güleceğim yokdu iç ses.
"Balım bensiz nereye alınmaya başlıyacağım bak demedi deme" tam karşımda oturmuş alaylı bir gülüşle beni izliyordu şaşkınlığım tüm vücudumu ele geçirmişti.
" Sen adin ne işin var burda ve ayrıca beni nerden buldun"
"Ah balım takıldığın nokta gerçekten bumu ben sana diyorum ki alınıyorum sense bana burda ne işim olduğunu soruyorsun"
" Evet takıldığım nokta bu ne işin var burda " elini uzatıp yanağımdan bir makas alıp geri arkasına yaslanıp konuştu.
"Balım olmadan hayat bana zehir sen nereye ben oraya güzellik"
Kurduğu cümle yüzümde tebessüm oluşturmaya yetmişti belkide normal bir cümle di ama benim için anlamı farklıydı, gökyüzüne olan yolculuğumuz boyunca ikimizde sustuk uçağın inmeye hazırlandığı zaman ilk konuşan aden oldu
"Seni seviyorum bunu unutma olurmu milen" ilk kez adımla seslenmişti sorun bu değil aslında şaşırmıştım ciddi bir yüz ifadesi ile karşımda bu cümleyi kurmuştu uçaktan inerken sırtım dönük bir şekilde konuştum.
"Unutmama izin verme o zaman adin" uçaktan iner inmez karşımda polat vardı lakin savaşı görememiştim.
"Hoşgeldin ufaklık sorgulayacı gözlerle bakma bana herşeyi anlatcam önce eve geçelim"
"Eve aa doğru senin burda evin vardı unutmuşum savaş nerde"
"Uzatma birşeyi arabaya geç evde konuşcaz Söz" arabaya geçip yol boyu kulaklıktan şarkı dinledim adin' de bizle birlikte gelmişti ne alaka olduğunu bilmiyordum üstelik eve doğru giriş yapıldıktan sonra içeriye geçtik istanbuldaki evimeze kıyasla burası biraz ufak kalıyordu şimdi nerde olduğumu sorarsınız fransa ne alak olduğunu inanın şimdi öğrenicem beyaz L şeklinde olan koltuğa oturdum ve polatın açıklama yapmasını bekledim.
"Sen o gece dayımla Ev den çıktıktan sonra sevkiyat var dı ben şirketle ilgilenirken savaş da sevkiyatla ilgilenicekti ama işlerde bir aksilik olmuş iki tarafda çatışmaya girmiş ve savaşı bana karşı koz olarak fransaya getirmişler"
"Ne sevkiyatı sevgili abicim"
"Yüklü miktarda uyuşturucu ama sandığın gibi değil onları alıp amacımız patlatmakdı ama pılan başarılı olmadı"
Polatın anlattıkları açıkça fazla inandırıcı gelmemişti adin lafa atlayarak konuştu.
"Polat güldürme beni Söz konusu savaşsa sen çoktan bu fransayı yerle bir edip savaşı kurtarmıştın"
kurduğu cümle ile ikimizde ona baktık adin beni bazen şüpheye sokmuyor değildi.
"Adin haklı savaş nerde polat ona ne yaptın"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin Çukuru.
Ficción GeneralSorun çaresizlik değil, isteksizlik... İsteksiziz, çünkü çocuklukta bize uygulanan ilk şey, içimizdeki isteği öldürmektir. Ben çocukluğumu öldüren onu kendi rızamla büyümeye iden kızdım.. Doğum günümde babamın ölüm yıl dönümü olacağını bilseydim o...