11

17.2K 635 85
                                    

Uğur'un uyanmasını beklerken, kalbinin durması beni öldürmek üzereydi. Ben yan oda da olayın şokuyla bayıldığım için serum takarken, Uğur'un ne halde olduğunu bile bilmiyordum.

Kimse gelip bana haber bile vermiyordu. Cidden kafayı yiyeceğim. Uğur uyandı mı, öldü mü... Bu ihtimaller kalbime bir hançer gibi saplanıyor. Düz çizgi aklıma gelince göz yaşlarımı tutamadım. Ne yapmıştı da, ona bu kadar bağlanmıştım?

Murat aniden odaya girerken, yerimde dikleştim. "Yenge Uğur uyandı!" Duyduğum şeyle göz yaşlarım daha fazla akmaya başlamıştı. "Murat doktora söyle çıkarsın şunu kolumdan ben iyiyim!" Sinirle karışık bir cümle kurmuştum. Sağlıklı düşünemiyordum.

Murat odaya, doktorla birlikte döndüğünde, doktor kolumda ki serumu çıkartmıştı. "Sağlıklı değil Rüya hanım." Gözlerimi devirdim. Sana mı sorduk?! Ben burada Uğur için ölüp dirilirken, bu benim sağlığımdan bahsediyor. Sikmişim sağlığımı.

Hemen ayağa kalkarak, Uğur'un yanına gittim. Uğur'un yanında iki genç kız görmemle durdum. Kim oldukları hakkında fikrim yoktu. Boş kıskançlığa girmedim, kim olduklarını bile bilmiyordum. "Yenge, Uğur'un eski sevgili Melis, ve kardeşi Sena."

Dediği şeyle kulağımda uğultu hissettim. Aynadan baktığımda, eski sevgilisiyle konuşup güldüklerine şahit oldum. "Sarı saçlı olan değil mi?" Evet anlamında kafasını salladı.
"Yenge üç yıl önce birliktelikleri bitti, kafana takma." Kafamı salladım.

"Ben en iyisi sonra geleyim." Ayağa kalkıp çantamı aldım ve merdivenlere yürüdüm." Murat arkamdan seslenirken duymamazlık yaptım. Dolan gözlerimle önümü göremiyordum. Merdivenlerden düşme ihtimalim bile var şu an.

Uğur'dan:

Gözlerimi açtığımda kardeşim ve Melisle karşılaştım. Gözlerim, Rüya'yı arıyordu. Ama görmemiştim. "Uğur kime bakınıyorsun?" Melis'in sesiyle ona çevirdim kafamı. "Kızlı saçlı meleğimi arıyorum." Sena'nın tek kaşı havaya kalkarken, Melis öksürmüştü.

"Kimi?" Şaşırmış bir ses tonuyla konuştu. "Rüya, tanımazsınız." Sena hafif gülümserken, Melis bozulmuştu. Umrumda değildi, şu an yaptıklarına rağmen yüzüne baktığım için şükür namazı kılsın.

Murat alel acele odaya girdiğinde, belimi yatakta dikleştirdim. "Ne oldu Murat?" Murat, Melis ve Sena'ya göz ucu baktı. "Abi yenge gitti, durduramadım."
Dediği şeyle beynime kaynar sular döküldüğünü hissettim. "Sakın düşündüğüm şeyi söyleme!?" Kafasını aşağı eğdi. "Kanka vallaha aniden çıktı ağzımdan." Söylediği şeyle küfür ettim.

Hemen doktoru çağırmasını söyledim. Dört gün olmuştu. Yaramın üstü kapanmıştı. "Efendim Uğur bey." Doktoru içeri girince ayağa kalkmaya çalıştım. "Doktor bey acil taburce olmam gerek." Doktor; "ama bu imkansız" diye söylendi. "İmkansızını bilmem, gitmem gerek." Kaşlarını çatıp düşündü. "Kendinize dikkat etmeniz şartıyla." Kafamı tamam anlamında salladım.

..............

Ona yabancı olan bu sokaklarda, belkide ne haldeydi şimdi miniğim. Kalbime saplanan acıyla bir kez daha etrafa bakındım. Sokakları Muratla gezmiş, minik kızılı arıyorduk. "Uğur yok işte karakola gidelim." Dediği şeyle elimi yumruk yaptım. "Kendini siktirtme Murat! Kendimizde bir polisiz ama ne işe yarıyoruz şu an!?" Murat oflayarak banka oturdu. "Haklısın."

Parkın önündeki marketten çıkan kadına takıldı gözüm. Kızıl saçlıydı. Evet evet, bu benim kızılım. "Murat kalk bulduk, Rüya'mı." Murat sırıtarak ayağa kalktı. "Rüya yenge!" Diye bağırdı. Yüzünü biz tarafa çevirince, Murat'ın deli gibi koşmasıyla bir an korkup kaçacak sandım.

"Lan mal öleceksin yavaş ol!" Rüya'nın bağırmasıyla sırıttım. Rüya yolu geçerek parka geldiğinde, elindeki poşete uzandı. İçinden dört tane çikolatalı sit çıkarttı. "Kedilers bunu versek bir şey olmaz değil mi?" Bana değilde Murat'a sordu. Bana bakmıyordu bile. Ah be kızılım, senin için dünyaları feda edeceğimi bilsen, beni Melis'den asla kıskanmazsın.

"Yok be yenge, verelim gel." Poşetten kedi mamaları da çıkartınca gülümsedim. "Yenge kedi maması varmış zaten süt ne alaka?" Rüya gözlerini devirdi. "Yavru kediler için."
Murat 'hee' diye bir ses çıkarttı.
Bende bankta oturup iki deliyi izlemeye başladım. "Yenge kediyi utanmasan yatağa atacaksın, namus kalmadı kedide." Umursamadan kediyi öpmeye devam etti Rüya.

"Hadi geç oldu, Rüya kalk gidelim." Rüya ilk defa yüzüme baktı. "Nereye?" Ayağa kalkarak ellerimi cebime koydum. "Eve nereye olacak?" Gözlerini devirdi. "Melis'i götür sen evine." Dediği şeyle gülümsedim. "Ben sevdiğim kadını eve götürmek istiyorum, Melis'i değil."

Murat gözlerini kapattı. "Başka yerde sapıkça şeyler yapın, benim psikolojim bozuluyor." Salak bu çocuk. Bir koyacağım suratına, sapıkça şeylerin anlamını unutacak. "Murat sen gitsene." Dediğim şeyle ellerini cebine attı. Araba anahtarını çıkartıp söylendi. "İyi be, alın parkınızda sizin olsun." Murat giderken ben kafamı, Rüya'ya çevirdim.

"Hadi soğuk oldu hava." Ayağa kalkarken, Rüya kafasını olumsuz anlamda salladı. "Ben otelde kalırım, git sen." Söylediği şeyle elini tuttum. Tanımadığı koskoca şehirde onu nasıl yalnız bırakayım ben? "Rüya, ikiletme sözümü."

Elinden tutup çekiştirdim. "Uğur, olmaz senin evin olmaz." Dediği şeyle yüzüne baktım. Güvenmiyor mu? Cidden bunu nasıl düşünemedim. Gündemde olan o kadar kadın cinayeti, taciz tecavüz olayları. Korkması veya güvenmemesi çok normal. "Rüya, şu an ne hissettiğini anlıyorum, ama sana zarar gelse dünyayı yakarım nasıl sana bir şey yapacağımı düşünüyorsun."

Mahçupça kafasını eğdi. "Uğur yıllar önce yaşadıklarımı bilmiyorsun, lütfen zorlama." Dediği şeyle gözlerimin yandığını hissettim. "Rüya lütfen beni darda bırakma, gel evime gidelim, istersen ben başka bir yerde kalayım ama yeter ki gel gidelim." Başına bir şey gelecek korkusuyla ölüp bitiyordum. Nasıl yalnız başına tanımadığı şehirde onu bırakayım?

"Tamam." Kabul ettiğini anladım. Gülümseyerek saçlarına öpücük bıraktım. Elimi sıkıca tutarak yürümeye başladık. Arabaya binince bende önden dolanıp sürücü koltuğuna oturdum. Rüya'ya baktığımda çokta uyuyordu.

Polis Bey Uğur | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin