"Çok güzel olmuşsun Agapios." deyip annem gözleri parlayarak bana baktı.
"Çünkü senin kızınım." deyip saçımı bozmamaya dikkat ederek ona sarıldım.
"Tabiki öylesin." deyip bana göz kırptı.
"Alexander birazdan gelir. Bu etekle o gelene kadar ancak inerim." deyip dış kapıyı açtım.
"Dikkatli ol Agapios." deyip kapıyı peşimden örttü.
Merdivenlerden inmek düşündüğümden de zordu. Eteklerim bir yerlere takılıp duruyordu. Ajax benim için eteğimi takılan yerden kurtarınca başımı kaldırıp ona baktım. Onun bahçede olduğunun bile farkında değildim.
"Seninle gelmemi ister misin? Bu etekle rahat etmen zor olacaktır." derken cevabı bildiği için yüzünde zoraki bir gülümseme vardı.
"Hemen döneceğim." deyip aşağı inince topukluların el verdiği kadar parmak ucuma kalkıp ona sarıldım.
"İçimde kötü bir his var. Çabuk dön." deyip iç çekince biraz geri çekilip onu öpüp, baş parmağımla gülümseyerek kalan ruju temizledim.
"Çok güzelsin." dedi gözlerini kısıp beni incelerken.
"Beğendin mi?" diye sorarken gülümsemem daha da büyüdü.
"Sen zaten güzelsin." deyip saçımla oynadı.
"O zaman bal kabağına dönüşmeden dönmeliyim." deyip güldüğümde, Ajax kaşlarını kaldırarak bana bakarken gülmemeye çalışıyordu.
"Rüyalarımda gördüğüm kıza ne yaptın?" diye sorup işaret parmağıyla burnuma vururken gülümsemesini daha fazla bastıramadı.
Ben cevap vermek üzereyken bahçenin kapısı açılıp smokinini giyip geceye hazırlanan Alexander içeri girdi. İçeri girerken yüzünde olan tebüssüm ikimizi görünce yavaşça silindi. Alexander girdiğinde Ajax'dan biraz uzaklaşmaya çalışıp ona gülümsedim.
"Hazırsan gidelim." dedi Alexander lafı dolandırmadan.
"Hazırım." deyip son kez kendimi kontrol ettim.
Gitmek için adım atarken Ajax beni belimden tutup kendine çekti. Sanki son öpücüğüymüş gibi öptüğünden nefessiz kalmıştım. Geri çekildiğinde yaptığının şaşkınlığıyla gözlerimi kocaman açmış ona bakarken nefesimi düzene sokmaya çalışıyordum.
"Onu bana, bıraktığım gibi geri getir." dedi omzumun üzerinden Alexander'a bakarken.
Şaşkınlığımı üzerimden atınca Alexander'ın varlığını hatırlayıp geri çekildim.
"Geç kalacağız." deyince hiç bir şey demeden küçük ve hızlı adımlarla bahçeden çıktım.
Alexander beni almaya büyük ve güzel bir limuzin ile gelmişti. Ortamın güzelliğine rağmen Alexander'ın hala yerine gelmeyen rengi ve kızgınlığını gizleyemediği yüzü yüzünden rahat edemiyordum.
"Ajax adına ben özür dilerim. Ne yapacağını kestirmesi zor." dedim varmamıza az kaldığından sorunu çözmek için.
"Anlıyorum. O yüzden bunu aklım almıyor. Nasıl onun gibi biriyle olursun?" deyip iç çekerek başını iki yana salladı.
"Bunu sonra konuşsak. Bu güzel geceyi böyle geçirmeyelim." deyip gülümsemeye çalıştım.
Buraya Alexander'a borcumu ödemek için geldiysem layıkıyla yerine getirecektim.
"Haklısın." deyip gülümsemeye çalıştığında bir nebze olsun rahatladım.
Arabadan indikten sonrası benim için tam bir karmaşaydı. Etkinlik sahibi Alexander'ın ailesi olduğu ve tanılan bir ailenin bekar oğlu olduğu için tüm gözler bize çevrilmişti. Daha mekana girmeden sayamayacağım kadar çok kişiyle tanışmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monoark
ParanormalReşit olmama 19 gün kala Monoark dövmelerimin sancılı oluşum sürecinin başlamasıyla bizim kaçışımız da başlamış oldu. 4 yıl süren Akhilleus'u arama çabalarımız henüz sonuç vermemişti. Ben sıradaki 846. Monoark olarak savaşçımı yani Akhilleus'u bulma...