Bölüm 10

876 65 12
                                    

Kasaya gidip bir kağıt ve kalem alıp bir şeyler yazdı. Merakla peşinden gittiğimde doğrulup kağıdı bana uzattı. Kağıdı alıp okunaklı yazısına baktım.

Ben Ajax Anderson, Helen Nikolaidis diğer bir deyişle Agapios'un bir isteğini şartsız yerine getireceğim.

"Buna uymak zorundasın." dedim imzasını işaret edip.

"İsteğin ne olursa olsun uyacağım." deyip başını salladı.

Küçük ama değerli kağıdı kaybetmemek için katlayıp cüzdanıma koydum.

"Kahvaltı ettin mi?" diye sordum dikkatle beni izleyen Ajax'a.

"Uyanır uyanmaz kahvaltı edemiyorum. Kahveyle bir süre idare ederim." deyip masasındaki bardağı aldı.

"Siz insanlar bu sıvıyı çok fazla tüketiyorsunuz." diye söylenip arka tarafa geçtim.

Cacia başına kalp desenli bir bone geçirmiş ocağın başında kremayı karıştırıyordu. 

"İkiniz aranızdaki sorunu hallettiyseniz buraya gelip bana yardım eder misiniz?" diye söylendi kızarmış yüzüyle.

"İstersen onu ben yapabilirim."  deyip yanına gidip normalden çok fazla ağır olan kepçeyi elinden aldım.

Daha birkaç sefer karıştırmıştım ki Ajax arkamdan gelip kepçeyi tuttu.

"Bunu bana bırak." dediğinde nefesi ensemi gıdıkladığından ürperdim.

Arkadaki kıkırtıyı duyunca Cacia'nın varlığını hatırlayıp kepçeyi bıraktım.

"Seni böyle istekli görmek beni duygulandırıyor Ajax." deyip gülmeye devam etti.

"Sen de akşama siparişleri yetiştirecek biri için fazla isteksizsin." dedi  karıştırmaya konsantre olup.

"Ajax bone takar mısın?" diye bağırdı Cacia çırpıcıların birinin başında bir şeyler yaparken.

"Bunu karıştırırken nasıl takabilirim?" diye sordu kızgın bir şekilde Cacia'ya bakıp.

"Sakin olun. Ben hallederim." dedim ellerimi kaldırıp.

Önlüklerin olduğu dolaptan düz yeşil renk bir boneyi alıp Ajax'ın yanına gittim.

"Biraz eğil." deyip kollarımı kaldırdım.

Dediğimi yapıp bacaklarımı iki yana açıp biraz eğildi. Saçlarını düzelterek bonenin içine soktum. Saçları düşündüğümden çok daha yumuşaktı. Saatlerle saçlarını okşayabilirdim.

Duraksadığımı fark edince başını kaldırıp bana baktı. Gözleri her zamankinden daha anlamlı bakıyordu. İkimizde kıpırdamadan durup birbirmize baktık.

"Ajax krema yanarsa öldün." deyince Cacia Ajax bana bakarak karıştırmaya devam etti.

Biraz daha yaklaşıp bonenin bağcıklarını bağladım. Parfümünün kokusunun üzerime sinmesi için yeteri kadar yakındım. Boneyi takıp geri çekildim.

"Bu çok zor." diye inlediğinde gülerek yanından uzaklaştım.

Cacia işini yaparken arada başını kaldırıp bizi kontrol etmeyi de ihmal etmiyordu. Cacia'nın dediği gibi diğer çırpıcı da keki çırparken yüzümde silemediğim bir gülümseme vardı. Malzemeleri içine koyarken arada Ajax'a bakıyordum. Ajax benim gibi çekinmeden baktığından yakalanıyordum. 

Yakalandığımda gözlerimi kaçırıp işime devam ediyordum. Ajax ise gülümseyerek beni izliyordu. Yaptığı işten çok bana baktığı için elini hafifçe yakmıştı.

MonoarkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin