"Akhilleus ne demek?" diye sordu peşimden sakin bir sesle.
Arkamı dönüp inceleyerek ona baktım. Kabullenmemesi, olanları merak etmemesi anlamına gelmiyordu. Hem de yıllarca imgeler görüp merak etmemesi garip olurdu.
"Akhilleus sensin." dedim tane tane.
"Ben neyim?" diye sordu yüzünü buruşturup.
"Sen Akhilleus'sun benim savaşçım." dedim biraz daha açıp.
"Bu duyduğum en saçma şey." dedi tükürür gibi.
"Siz Akhilleus'a Aşil diyorsunuz." dedim onu duymazdan gelip.
"Şu zayıf noktası sol topuğu olan savaşçı." deyip dalga geçer gibi acı acı güldü.
"Onlar bir tür benzetme. Akhilleus en büyük savaşçıdır ve zayıf noktası Monoark'ıdır." dedim öğretmen edasıyla.
"Benim Monoark'ım da sen misin yoksa?" deyip alaycı bir bakışla baktı.
"Öyle olduğunu biliyorsun." dedim kızmaya başlayıp.
"Sen tam olarak nesin?" diye sordu yine yüzünü buruşturup.
Etrafa dikkatle kimse olup olmadığına baktım. Ajax rahatlamam için başını iki yana salladı.
"Gerçek adım Agapios. Yeni Monoark'ım. 12 ırkın yeni kraliçesiyim." dedim dik duruşumla.
"Kraliçeysen burada işin ne?" diye sordu kaşlarını çatıp.
"Bunun cevabını biliyorsun." dedim başımı sallayıp.
"Tüm bunları istemiyorum. Kabul etmezsem ne olur?" diye sordu yavaş yavaş.
Bunları uzun süre düşünmüş olmalıydı.
"Kabul etmeme gibi bir seçeneğinin olmadığını söylemiştim. Bir Monoark olarak Akhilleus'uma ihtiyacım var. Eğer direnirsen bu bağ içten içe seni öldürür. Ortadan kalktığında doğa başka bir Akhilleus ortaya çıkartır ve onu aramaya koyulurum." dedim düz bir sesle.
"Nasıl seçme hakkım olmaz!" diye bağırdı tekrar hiddetlenip.
Sesini yükselttiğinde kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Seçim hakkın var ama Akhilleus olup olmamakla ilgili değil. Nasıl bir Akhilleus olmanla ilgili." dedim bunu balkondan aşağı fısıldayarak konuşmaktan rahatsız olup.
"Peki bunu kabul etmezsem sana ne olur?" diye sordu gözlerini kısıp.
"Ben senin gibi bağ tarafından ölmem. Bağ ikimiz için farklı çalışıyor. Kabul etmediğin sürece ikimiz de 4 yıldır gördüğümüz rüyaları görmeye devam ederiz. Benim için sorun peşimdeki diğer ırklar. Onlar beni bulduğunda tehlikeye girerim." dedim durumun ciddiyetini anlaması için.
"Irk deyip durduğun şey ne?" dedi hoşnut olmayan yüz ifadesiyle.
"Dünyada 12 ırk var ve hepsi Monoark'ın kendi ırkından çıkmasını istiyor. Her ne kadar Monoark seçildiysem de henüz Akhilleus'umu bulmadığım için ilan edemem. İlan etmediğim sürece de tehlikedeyim." dedim gökyüzüne bakıp.
"Peki, sen 12 ırktan hangisisin?" diye sordu beni inceleyip.
"Sence?" diye sorup gülümsedim.
"Peri?" diye tahminde bulundu sürekli yaptığı gibi yüzünü buruşturup.
"Yanlış tahmin. Cadı." dedim gökyüzüne bakmaya devam edip, saçma tahmini yüzünden gülmemeye çalışıyordum.
"Beni beklememelisin. Ölsem bile bunu kabul etmeyeceğim. Bu deli saçmasının içine gireceğime ölürüm daha iyi. Güvenli bir yere gidip saklan.." dedi durup dururken sinirlenip.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Monoark
ParanormalReşit olmama 19 gün kala Monoark dövmelerimin sancılı oluşum sürecinin başlamasıyla bizim kaçışımız da başlamış oldu. 4 yıl süren Akhilleus'u arama çabalarımız henüz sonuç vermemişti. Ben sıradaki 846. Monoark olarak savaşçımı yani Akhilleus'u bulma...